utanır bazen insan ağlamaktan; en savunmasız olduğu andır çünkü. kabuk değiştirirken düşmanlarına karşı güçsüz ve çaresiz olduklarında derinliklere, kayalara saklanan istakozlar gibi insanlar da kabuklarından sıyrılırken, kimselere görünmek istemezler, ağlarlar...
bünyenin en az eglenmek kadar sevdigi eylem. güzel bir şarkı duyarız, aglarız. bir film izler duygulanır aglarız. aslında insan hep aglamak ister, fakat bahane bulamaz. bahane buldugu anda gözlerinden yaşlar boşalır.
ağlamak...
-balık burcu kadının nedensiz yere her an herşeye hiç beklenmedik bir anda göstermiş olduğu istemdışı bir tepkidir.
-bazıları için kaçış noktasıdır.
-insanın içini dökmesine yarar.
acı ya da üzüntü hissedilen durumlarda, vücudun verdiği doğal bir tepki mekanizmasıdır. gözden yaş gelmesi, acının daha az hissedilmesine neden olmaktadır.
Duygunun gozyasi damlalari halinde disa vurulmus seklidir. Karsi cinsin(f) sikca uyguladigi bir durum olarakta nitelendirilebilinir.
Erkekler aglamaz(yalan...!)
Erkek adam ağlar mı ?
Ağlamaz mı ?
Ağlamak yanlınca kadınlara has bir duygu mu ?
Yani onun anası, öbürünün anası ağlasın ..
Benim anam da diğerlerine göre yabancı bir anne o zaman o da ağlasın ..
Erkek ağlamaz, gözyaşlarını sil !
Yok ya, ben ağlıyorum !
Merhameti olan hangi insan ağlamaz ?
Hayvanlar bile merhametleri nispetince ağlarken erkekler ağlamayacak ..
Ağlamamak erkeklik midir, yoksa zalimlik midir ?
Yahut canilik midir ?
Bence an gelir zalim ve cahiller de ağlar ..
Siz hiç ağlamayan birine rastladınız mı ?
"Muhakkak rastlamışsınızdır çünkü herkes sizin yanınızda ağlamak zorunda değildir" latifesini es geçip sorumu şöyle sorayım;
Yak inen tanıdığınız insanların içinde ağlamayanını duydunuz mu ?
Ben kendi çevremde görmedim.
Feodal bir yanının sert görünümlü insanları içinde doğup büyüdüm.
Babam çok otoriter bir insan.
Ama babamın gözyaşlarına çok şahid oldum.
Ve otoriter olduklarına inandığım başka insanların da
Cezaevi hayatında ağlayan sayısız insan gördüm.
Katilinden, hırsızından, arsızından ... sayısızcasını gece battaniyelerinin altında ağlarken gördüm.
Görüş günlerinde gözyaşlarına hakim olamayan zalimliği ile meşhur, cehaleti ile namlı bir çok insan gördüm.
Hiç ağlamayanını görmedin mi ? diye sorarsanız.
Birini gördüm, daha doğrusu şahid oldum
Oğluyla beraber yatan ihtiyar biri vardı.
Oğlu torununu öldürmüştü.
ihtiyar da başka bir torununu yaralamaktan yatıyordu.
Bu iki mahkumu bizim koğuşa verdiler.
ihtiyara yaş itibariyle fazla hürmet gösteriyordum.
Namaz da kılıyordu.
ibadet etmesi ona olan saygımı artırmıştı.
Bir süre sonra oğluyla tartışmaya başladılar.
Olayların gerçek nedenini istemeyerekte olsa öğrenmiştim.
Geçen zamanla ihtiyarın gamsızlığı beni üzmeye başladı.
Günün birinde daha önce konuştuğumuz bir konu hakkında kendisine bir ayet okudum.
Ayete uymayacağını söyledi.
Üzerine gitmedim.
Zaman geçtikçe bir çok kötü huyuna şahid oldum
Ve hukukumu ihtiyarla epey kıstım.
Duruşmaları devam ederken ihtiyarın aklı fikri tahliyedeydi.
Öldürülen ve yaralanan torunu ...
Paramparça olmuş ailesi ...
Hiç bir şey ama hiç bir şey umurunda değildi.
Ve bir gün olsun bu insanı ağlarken görmedim.
Oysa onların başına gelenler hem beni, hem de diğer arkadaşlarımı hüzne boğmuş, oldukça üzülmüştük ...
Erkek ağlar mı ?
Erkekler ağlar diyorum.
Ama gamsızlar ağlamaz.
Erkek veya kadın olması önemli değil ..
Cahil ve zalim bile ağlar ama gamsızlar ağlamaz.
Allahu Teâlâ'ya hamd ve şükürler olsun ki bizleri merhametli olan kullarından eyledi.
Bu arada gamsızların geç yaşlandıklarını, uzun yaşadıklarını falan zaman zaman duyuyoruz.
Bence bir damla göz yaşı gamsız bir ömürden daha hayırlıdır.
Hay biye bir yaşam ...
Angarya bir anlayış ...
Gamsızların işi dünyada güzel olsa da öteler de zor gibi ...
Duyarlı, seviyeli, merhamet gözyaşlarının aktığı güzel bir yaşamı; herkese gönülden temenni ediyorum.
Anlamak istemeyen kendi bilir.
Lokman HAMiTOĞLU *
ağlamak ağlamak, beyin eriyene kadar
secdeden kalkmamak, alın çürüyene kadar.
...
bant tiyatroları arasında okunan ezgilerden biri öylece aklımda kalmış.
çok eski zamanlardı o zamanlar tabi, irtica felan hortluyodu arada bir.
kızıl renge düşmandık, yeşile mesafeli durmak gerekir di.
en güzeli renksiz veya her rengi alabilmek ti.
kızlar ya orospu idi yada sıkma baş, erkekler ya kızıl komnist ti ya da faşist. ve tabi bir de tanımlanamayanlar taraf olmayanlar vardı.
her neyse güzel günlerdi. biz mmoskova radyosu felan dinlerdik *