hugo gibi "kara bahtlı kem talihli bir kahraman"dan bile daha şanssız, daha acınası ve buna rağmen gerçekten trajikomik çocuğunun ta kendisidir. bazı karakteristik özellkleri vardır bu bebenin. genelde çarşıda pazarda çıkar karşınıza, anne sol eliyle çocuğun sağ elinden tutmuştur kesin! neden? sağ eli boşta olacak ve şamarı onunla yapıştıracak! bizim çocuk muhtemelen sağdan soldan bir şey görür ve ister. alınmaz tabi! imkansız! sonra ağlar ve en haşin silahını kullanmış olur! duygu sömürüsü!!! ama anne çoklu antibiyotik direnci olan bakteriler gibi, hiç etkilenmez. etkilenmediği gibi "en iyi savunma saldırıdır" felsefesini benimser hemen. iki dudağın birleşim yeri ve kulak arasındaki bölgeye şaplağı bir yapıştırır, sesini evden duyarsın! 50 desibelde ağlayan çocuk 100 desibelde ağlamaya başlar. otokrinik bir yapısı vardır. yani kendi kendini indükler, aktive eder. 100 desibelde ağlamak demek, daha çok şamar yemek demektir, 150 desibel demektir, 500 e kadar yolu var demektir... * yani sözün özü, çocuk en sonunda dayak arsızı olur, siz de yanından geçerken gülsem mi ağlasam mı bilemezsiniz ama ben genelde gülüyorum. komik lan... düşününce bile komik...
ateşi söndürmek için üzerine benzin dökmeye benzer. dayağa yönelmek yerine, çocuğun ellerini tutuP, "kızgınsın ama bunu konuşarak anlatabilirsin." demek gereklidir... Böylece, çocuğun gerçek duygularını anlayışla karşılamış olunacağı için onun kişiliğini olumsuz yöne itmeden saldırganlığını önlemiş olabiliriz.
daha çok yemesi normaldir.tokadı yedikçe hühhehehe amuha koyam senin der.bir süre sonra tamam abi bidaha yapmayacam ayağını öpem der fakat saldırgan uzaklaştığı anda ibne gösterecem ben sana diye devam ettiği için bi türlü eşek sudan gelmez.
Acınası bir durumdur.
ebeveyn tarafından çocuğa;
-ağlama döverim.
Benzer durumlarda düşen bir çocuğu;
-bir daha düşme döverim.
dendiğinede şahit olmuşumdur.