Yeniçeri ağasının maiyeti ile birlikte yaşadığı ve resmi kabullerini gerçekleştirdiği Süleymaniye'deki ahşap yapılar grubunun ismi. Ağa kapısı olarak adlandırılan bu binalar 1826'da yeniçeri ocağı kaldırıldıktan sonra Osmanlı imparatorluğu'Nda ilmiye sınıflarının başı olan Şeyhülislamların kullanımına verilmiş ve o tarihten sonra "Bab-ı Meşihat" olarak anılmıştır.
istanbul'un en güzel mekanıdır.*size sunulan istanbul'u hangi yükseklikten bakıp çay keyfi yapmayı istersiniz sorusunun karşılığıdır.giriş kattan itibaren hasta olunur bu yere.kışın giriş kat yazın teras katta huzur bulmanızı sağlar. istanbul'dan kaçmak isteyip geldiğiniz ama yine istanbul'u izlemek için kaçıp geldiniğiz mekandır aynı zamanda.
istanbul'un en güzel mekanlarından biri.
duymadığınız, ilk kez tatma şansı yakalayacağınız özel çayları vardır.
terasına çıkın, ligarda çayınızı yudumlarken manzarayı seyredin. huzur budur.
'ağa kapısı, istanbul ve aşk...birbirine en ziyade yakışan üç kelime.'
1826 yılına kadar yeniçeri ağası'nın resmi makamı olan binadır.
süleymaniye'de istanbul müftülüğü ile istanbul üniversitesi'nin botanik enstitüsü olarak kullanılan yerinde idi. ağa kapısı evvelce çarşıkapı'da iken xvii. yüzyıl ortalarında buraya taşındı.
1826 yılında yeniçeri ocağı'nm kaldırılışına kadar yeniçerilerin en büyük subayı olan yeniçeri ağası burada çalışırdı. burası, yeniçeri ağası'nın komutanlık makamı idi. yanında ağanın lojmanı ve haremlik kısmı da vardır. osmanlılarda "kapı" sözcüğü resmi daire anlamına geldiği için buraya ağa kapısı, ağa dairesi de denmiştir.
ii. osman, ayaklanan zorbalardan kaçarak 1622 yılında ağa kapısına sığınmıştır.
birçok defa yanan bu bina her seferinde yeniden selamlık ve haremlik kısımları ile bir saray gibi yapıldı. 1659 yılında istanbul'un dörtte üçünü yakan yangında ağa kapısı harabeye döndü. 1749'da küçükpazar yangınından sonra da yanan ağa sarayı yeniden inşa edilirken kargir kule yerine bir ahşap yangın kulesi yapıldı. fakat 1774 yılındaki cibali yangınında saray ve kule yine yandı. emiri efendi kütüphanesi'nde, ali emiri efendi'nin kitapları arasındaki bir yazma risalede, h. 1196 (m.1774) cibali yangınına dair geniş bilgi vardır. istanbul'u kasıp kavuran bu yangının ağa kapısı bölümüne de değinilmiştir.
ağa kapısı binası yeniçeri ocağı'nın kaldırılmasından sonra yeniden yapılırcasına tamir edildi. tamirden sonra binanın bab-ı meşihat (şeyhülislam kapısı) olarak kullanılmasına karar verildi. şeyhülislamlık buraya taşınacağı zaman hocapaşa yangını çıktı. serasker bahçesinde çadırlarda bulunan sadrazam ve maiyeti, babıali yangını dolayısıyla babıali'ye taşınamadıkları için bu binaya yerleştiler. buranın adı bir süre serasker kapısı oldu.
serasker dairesi, şimdiki istanbul üniversitesi binasının yerinde bulunan eski saraya geçince de buraya meşihat dairesi taşındı. bahçedeki yanmış olan ahşap yangın kulesi 1849 yılında kargir olarak (bayezid kulesi) yeniden yapıldı. saltanatın kaldırılışına kadar bina şeyhülislam dairesi olarak kullanıldı.
cumhuriyet döneminde bina bir süre istanbul kız lisesine verildi. kız lisesi iken çıkan bir yangın sonunda bina tamamen yandı. sadece, şimdiki müftülük binası olarak kullanılmakta olan fetvahane binası kurtarılabildi. yanan yere de son yıllarda botanik enstitüsü için bir bina yapılmıştır.
ef-sa-ne manzarası olan istanbul üniversitesi'nin (hukuk kampüsü) orada bir cafe. abidik gubidik çayları var onları tercih etmedim gerçi de. balkonda yer bulabilirseniz istanbulun en mükemmel manzarası oradadır.
an itibariyle bulunduğum kafedir. Güzel manzarası ve tamamen bitkisel ürünleri vardır tamamını henüz deneyemedim ama Osmanlı çayı ve melengic kahvesi çok hostur, tavsiye edilir.
Pizzası güzel mekan. Manzarasına da doyum olmuyor. Hani bir de o duman kokuları gelmeseydi tadından yenmeyecekti. Bir de bir garsonu var adına yakışmak için mi bilinmez ağa gibi giyiniyor * hali tavrı da öyle. Ama gidiniz çayını içiniz efenim siz yinede.
beyazıdda süleymaniye caminin arkasında kalan mükemmel cafe.
manzarası mükemmel. nargilesini önermiyorum.
çay her zaman aynı kalitede.
fiyatları uygun. yolunuz düşerse mutlaka uğrayın.
yol üstünde bir mekan olmamasından mütevellit daha ziyade arkadaş tavsiyesi ile gidilebilecek, kendine has şerbetleri ve çayları, fonda çalan ney ve kanun taksimleri, harika manzarası ile eski istanbul'u kısa bir süreliğine de olsa iliklerinize kadar işleten, içinde kadın-erkek mescitleri ve kur'an-ı kerimin de dahil olduğu bir kitaplık barındıran mekân-ı istanbul.
ab-ı hayat ve brownissa şerbetleri, porselen demlikte gelen iki kişilik osmanlı çayı ve içinde gerçekten damla sakızı bulunan türk kahvesi farklı lezzetler denemek isteyenler için tercih edilebilir. mekanın yemekleri hakkında bir fikrim yok fakat sipariş için sürekli garsonların yolunu gözlemeniz, üşüdüyseniz ve kahveniz ile birlikte sıcak olan bir alt kata geçmek isterseniz her katın fincanı ayrı diyerek baştan itiraz edip sonra tamam demeleri eksi yönlerinden bazıları.