sözümüz var çünkü. sene bilmem kaç. biraz zorlarsam saatiyle beraber hatırlarım da, gerek yok. lise yılları, antalya'ya okul gezisi düzenledik. kepez belediyesi önünde indik, bizim grup diğerlerinden ayrıldı; hedef konyaaltı. şehrin kalabalık olduğu bir yerde, iki kişi olarak grubu kaybettik. cüzdanlarımız, telefonlarımız gruptan bir kişinin sırt çantasının içinde, sikko gibi kalakaldık. bende sadece bir kutu kibrit var, başka hiçbir şeyimiz yok.
yana döne grubu arıyoruz ama koskoca şehirde nereden bulacaksın? mümkün değil. can sıkıntısından kibriti farklı şekillerde yakmaya uğraşırken, yanımdakinin ''oğlum, ateş isteyen biri çıkar; biz de ondan sigara isteriz. harcama koyduğumun kibritini!'' dediğini hatırlıyorum. o derece yokluk içindeyiz. hiçbir yeri bilmiyoruz, kimseyi tanımıyoruz, para yok, telefon yok. düşünün işte halimizi.
derken harbiden biri ateş istedi. biz de sigara istedik, verdi. muhabbete başladık. adam kafayı sıyırmış, kendisini çok zengin tanıtıyor. barı varmış kemer'de. balaban adında. ünlüler fink atıyormuş, girenin, çıkanın haddi hesabı yokmuş falan filan. bir sürü zırva. epeyce kendisini dinledikten sonra, kendi derdimizi anlattık. çıkarıp 50 tl para verdi bize. o parayla taksi tutup kepez belediyesi'ne geri döndük.
olayı anlattık bizimkilere. o an 10-15 kişi birbirimize bir söz verdik. bir gün içimizden birisi bar açarsa, adı ''balaban'' olacak. şu ana kadar bar açan olmadı, ama düşünüyorum ilerde.