neden hepimiz bukadar mutsuz, ağzı bozuk ve yalancıyız. kimse kimseye güvenemez oldu. bakın bu gün okulda neoldu;
ahmet: arda senin en iyi arkadaşın kim?
ben: yok öyle biri, hiçde olmadı!!!
kardeş olarak bellediğim insanların bile büyük yalanlarına mağruz kaldım. sebepsiz yere söylüyoruz yalanı. kendi kendimize söylüyoruz hatta. sevdiğim kız bana bikere bile öylesine bakınca '' bak ulan bana baktı, seviyodur büyük ihtimal.'' diye kendimizi kandırmıyomuyuz ? oku oku devamını bu entry'nin sıkılmayacaksın !
bana şuana kadar sadece bişey yalan söylemedi. bişey diyorum, fakat o ' bişey ' dediğim çoğu birinden daha doğru ve açık sözlüydü. onlar benim hislerim. çok konuşmazlar. nadir konuşurlar fakat hep doğruyu söylerler. bu günde o hislerimin bana yalan söylemediğini bir kez daha ispatladım ...
okulda sıradan bir gün. tek farkı matematik sınavı olması. allah'tan iyi geçti sınav. normalde mutlu olmam lazımdı. ama içimde bir boşluk vardı. hadi hayırlısı dedik ve güne devam ettik. hemen hemen hiç bir farkı olmayan bir gündü. fakat ne olduysa o andan itibaren oldu.
5.dersin sonlarına doğru midemle pankreasım karışmıştı. başım ağrıyordu ve dizlerim yanıyordu. o an neden olduğunu anlamamıştım. fakat sonra anladım. bunlar benim ' açık sözlük hislerim ' di. kötü bişey olaağını haber veriyolardı. ağzımda tuhaf bir tat oluştu. uyuşmaya başladım. ve zil çaldı. tenefüse girdik. yanıma sırtlan misali gelen dostların konuşmaları çok yoruyodu beni. her tenefüs olduğu gibi sınıfta büyük bir gürültü vardı. her saniye kendimi daha kötü hissediyordum. neler oluyodu anlamıyordum. hastamı oluyodum acaba?
kulağıma kulaklığımı taktım. sınıftaki bu iğrenç uğultuyu bitek müzik bastırabilirdi. kafamı sıraya koydum. kollarımla yastık yaptım ve gözümü kapadım. fakat birden öyle çığlık sesleri gelmeye başladıki müzik bile durduramadı. bende sesi açabildiğimce açtım. son sese getirdiğim halde bu çığlıklar, haykırışlar ve anırma seslerini duyuyordum. artık yeter dememe sebep oldu bu olay !
kafamı kaldırıp neler olduğuna bakacaktım. kaldırdım kafamı. fakat bişey anlamam mümkün değildi. hâlen kendimi kötü hissediyordum. tek görebildiğim sınıftaki herkezin ortada toplandığı ve tezahürat yaptığı idi. cehennem zebanilerinin sesini aratmayan bu çığlıklar sinirlerimi fecii derecede bozuyordu. fakat her saniye kendimi daha kötü hissediyordum. arkamda oturan uğur adındaki arkadaşıma '' burda ne bok oluyo? ne s**me bukadar çok bağırıyo bunlar !? '' dedim. uğur'un yüzünde aptal bir gülümseme. ama sadece uğur'da değil. bütün sınıf gülüyordu. içimdeki kötü hissin yanılmadığını anlamıştım. eğer bütün sınıf bişeye gülüp tezahurat yapıyosa bu işte bi bok vardır.
uğur'a tekrar neler olduğunu sordum. bana sevdiğim kıza sınıfımızdaki bir arkadaşın çıkma teklifi ettiğini söyledi. benim boğaz alevlendi. boğazımdan sanki buhar çıkıyordu. kendimi okadar kötü hissetmeye başlamıştım. artık herşey daha kötü oluyodu. başım dönmeye başlamıştı. fakat uğur'dan daha fazla bilgi gelmedi. ben yine eski pozisyonuma geri döndüm ve daha iyi olmaya çalıştım. ama boğazım yanıyodu. ağzım tamamen kurumuştu. artık bu hislerim çekilmez bi hâl almıştı. gözlerim dolmuştu. ne yapabilirdim.
birden murat adındaki arkadaşım yanıma geldi. inanın bana ilk dediği şeyleri hiç hatırlamıyorum. ama konuşmanın asıl önemli kısmını hatırlıyorum.
'' seni seviyorum dedi, fakat kız kabul etmedi. şimdide çocuk arka bahçeye kaçtı. '' dedi murat adındaki burnu tuhaf olan arkadaş. tabii sonuna '' ve ben çok hareketliyim. '' demeyi unutmadı.
fakat neler olduğunu ilk sorduğumda bana '' kıza seni seviyorum dedi. '' deyince, sol gözümden yaş gelmişti. allah'tan kimse fark etmedi. yoksa cümle âleme rezil olmuştuk.
tabii geçermi içimdeki kötü his. iyice büyüdü. beni bildiğin dürtüyordu. sonra tabii zil çaldı ve derse girdik. kendime gelmek için bütün ders boyunca kalem çevirmeye çalıştım. tabii kalem durmadan etrafa fırladı ya neyse... keyfim çok kaçmıştı. yarı ölü gibiydim. benim keyfimi tek yerine getirebilen güzey adındaki arkadaşımın çıkışta hocaları taklit etmesiydi. kızla göz göze geldik birden. ve ben yine bir tuhaf oldum.
hislerimin beni bukadar ağır derecede uyarması beni korkuttu. ya daha kötüsü olursa? ya bir gün kız birinin teklifini kabul ederse? ozaman yaşayabilmem söz konusu olamaz! ne gerçek hayattaki arda, nede sözlükteki surarda. benim kendimi öldürmeme fırsat kalmadan ruhum direk çıkar herhalde.
durumum bukadar kötüyken beni tek ayakta tutan şu söz '' Nefes alıyorsak umut var demektir! '' . bende umudumu kesmeyeceğim. ondan olan umut bile yaşamama değer ! bir bakışıyla bile umutlanıyorsam ne mutlu bana. yine yalan söylüyorum kendi kendime. ama şuan gerçekten iyi hissediyorum. yazdıkça rahatlıyorum. hislerimin beni hafifletmesi dileğiyle;