Elbette bakacaklar bunda rahatsız olacak ne var çünkü görüyorlar.
Yeterki bu güzellikte giyinenler ve kaçınılmaz olarak bu güzelliği görenler evet bakanlar iki yüzlü olmasın.
Ayrıca dekolte giyinenlerin yüksek özgüvenide saygıya değer bir durum.
Birde göz estetiği diye birşey var nereye nasıl baktığın.
kadınların giyiniş tarzına vs karışanlara kızan taraftayımdır.kadın tabiki de özgür olmalı,istediğini giyebilmeli.sokağa çıkarken '' aman bunu giymeyeyim laf atarlar,taciz ederler'' korkusu ile çıkmamalı dışarı.
ammaaaaaa şimdi bazı kadınlar görüyorum;
-göğsünün arasındaki dövme görünsün diye full dekolte giyen
-göt yanaklarının az altına dövme yaptırmış.o dövme görünsün,bakılsın diye minicik şortlar giyen kadınlar kusura bakmayın baktırmak için giyiniyor zaten.
-ha tamam hayvan olan erkeklerimiz var. köpeğe bile kerkinen orospu cocukları var.fakat erkeklerin hayvanlıklarını konuşurken kadınların da zihinlerinin çok temiz oldugunu söyleyemem.
-hergün ayna karşısında götünü gösteren,göbek piercingini göstersin diye ölüp biten kadınların amacı zaten belli.sonra kendilerine bakılınca ağlamasınlar.
Bu açık giyinmek kavramı görecelidir arkadaşlar. Afganistan’da gözün bile görünse açıksın arabistan’da saçının teli gözükse açıksın. Bazı afrika kabilelerinde çıplaklık çok normal kimse dönüp bakmıyor keza bazı avrupa ülkelerinde de durum böyle. Bakmayan bakmıyor işte bu tamamen kültür meselesi.
istanbul’da esenyurt ve beylikdüzü ilçeleri arasında 1 durak var bakışların farkı o kısa mesafede bile o kadar bariz ki. Yani öküz, medeniyet yoksunu, görmemiş abazanlar hayvan gibi bakıyor eleştirilen de budur.
Bir kadın olarak ben yerine göre giyinmek taraftarıyım sokakta yürüyeceksen plajda gibi giyinmenin manası yok. Ama herkesin kişisel tercihidir kadınlar kıyafetlerini etraftaki erkeklere göre seçmek zorunda değil.
fahiş giyinen bayana bakarlar. net. kimi görür ama edebinden başını çevirir, kimi bir iki bakar tenezzül etmez, kimi çaktırmadan kaçamak izler, kimi süzer, kimi dikizler, kimi döner döner bakar. kimi de hayvan gibi yiyecekmiş gibi bakar. ama hepsi görür. daha 100 metreden başını öne eğip sanki o kadın orada hiç yokmuşcasına hareket edenleri de gördü bu gözler. böylesi binde birdir. çok az, nadir. bunlar kelaynak kuşlarıdır. kıymetlidir..
bu lafı söyleyen kadın, açık erkek görse, o abazan erkeğin fahiş kadına baktığının 10 misli katı daha fazla bakar erkeğe. hiç yalan konuşmasın. hatta ağzı sulanır bakarken..
Rahatsız eden bakış, tek seferlik bir bakış değildir. Gözünü ayırmadan, yiyecekmiş gibi hatta bazılarının açık saçık bir filmi izler gibi bakışıdır. Belki ilk bakış kontrol edilemeyebilir. Lakin insan kontrol sahibi olmak üzere donatılmış yetkin bir canlıdır. Sonraki bakışlarını rahatsızlık vermemek üzere bilinçli olarak çekmek bu kadar zor mudur?
bir erkek olarak...
açık giyinen kadın ise "evet" denilecek durum. hele ki herkese göre değişen ama özünde güzel olarak tanımlanan kritere uygun biriyse; bakarken de çay kahve içip seyretmek insanı cennette hissettirir.
bırakın bir kadının açık dekolte giyimine erkeğin bakmasını, kadın bile böyle giyinen kendi hemcinsine bakar. üstelik kadının bakışı yanında erkeğin kadına bakışının lafı bile olmaz.
kadının kadına bakışı için tabir-i caiz ise avamda söylenen "ulan deveye böyle baksan deve çatlar" denilen bir bakıştır.
hele öyleleri var ki...
bunlara bakmamak için ya kör ya peygamber olmalı insan.
hem açık giyinen ve sevaba giren...
sevap mı?
evet, açık giyinen bilmeden sevaba da girer bazen, nasıl mı?
bakıp imana da gelen var.
bu kulaklar neler duydu.
yaşanmıştır...
ergenlik yılları, köşe başı bekliyoruz.
geleni gideni kesip ergen muhabbeti yapıyoruz. bu sırada mahallemizde "çıkar şu üstündekileri, ne dediğin anlaşılmıyor" diyerek en büyük yemini "bak! şurdan şuraya sevişmek nasip olmasın ki..." diye yemin eden saldıray tipli kayseri'li bir abimiz var.
saldıray tipli derken hem tip-vücut, hem konuşma, hem amsalaklık konusunda saldırayın kopyası lavuk.
neyse, akşam güneşi ufukta ve sıcak bir yaz günü. iş çıkışı insanlar evlerine dönüyor.. köşe başında çaylar elimizde 3-4 ergen geçen kızları kadınları kesip kendi aramızda +15 muhabbet ediyoruz.
istiklal caddesinde vakko mağazasında çalışan mahellemizin bir dul kadını vardı. ahmet muhip dranas'ın fahriye abla şiirinin vücut bulmuş haliydi. çok defa köşede onu iş çıkışı görmek için köşe başı beklemişliğimiz vardı.
güneş arkasında ve caddenin yukarısından gelmekte... beyazlar içinde keten bir çeket, boynunda gökkuşağı fular-eşarp türü bir şey, açık pembe bluz içinde ve ayağında beyaz keten bol pantolon, 5-6cm topuklu açık bağcıklı sandalet tipi ayakkabı.
güneş arkasında olduğundan keten pantolon içinde bacaklar sülün gibi belli biz tek sıra olmuş, hemen güneş gözlükleri takmış (baktığımız belli olmasın) tören geçidinde baş ile takip yapıyor bu muazzam manzarayı kaçamak bakışlarla kesiyoruz.
saldıray abimiz yanımıza geldi, derin bir iç çekişle "eeey allah'ım! böyle güzellikleri görüp de sana inanmayan kulunun ta damınakoyum" demez mi?
ona dönüp "kadının haberi yok. birini imana getirdiği için kesinlikle cennete gidecek. istersen gidip müjdeyi yengemize verelim" dedim.
enseme tokat atıp "sus lan manzaranın tadın limon sıkma" dedi.
önümüzden geçip gitti fahriye ablamız. her sefer tam önümüze geldiğinde dudağının kenarında çok ince pek belli olmayan şeytani bir tebessüm olurdu.
--spoiler--
yo zorunda değilim ama bakmamak zorunda olduğumu da sanmıyorum.
tabi yanında bir erkek varsa bakmam. mazallah çeker vurur bıçaklar falan neme lazım.
--spoiler
-o erkek muhtemelen boynuzludur bakılmasından gurrurrrr duyar cehennem odunu.
