dünyamızda her yedi insandan biri açlık sınırının altında yaşam mücadelesi vermektedir. bu insanların yüzde 99'u 3. dünya ülkesi olarak nitelenen afrika ve asya ülkelerinde yaşamaktadırlar.
amerika, wfp(dünya gıda proğramı) kapsamında 3.3 milyon metrik ton csb olarak adlandırılan soya ile zenginleştirilmiş gıda ile afrikada 4 milyon insanı beslemektedir. bahsedilen gıda tahıllarla ve soya ile zenginleştirilmiş ve su ile lapa kıvamına getirilerek, hiçbir tat alma duyusuna hitap etmeyen, sadece yaşatan bir besindir.
aynı zamanda aynı amerikanın deniz piyadelerinin eğitim sonrasında yediği gıdalar incelendiğinde ki bu rakamları kendileri ordularını ve tüketim kültürlerini ifşa ederken dile getirmektedirler; 900 kilo tavuk, 800 kilo inek eti ve yanında 1,5 ton çeşitli sebze ve patatesdir ve bu gıdayı sadece 1000 asker tek bir öğünde tüketmektedirler.
yine aynı amerika 25 yıldır sürdürdüğü foodbank uygulaması ile ülkesindeki ihtiyaç sahibi vatandaşlarına sadece newyorkta bir foodbank şubesinde 85 ton yani 2.500 porsiyon sıcak yemek ve 13.500 yemeklik gıdayı ücretsiz olarak dağıtmaktadır.
tüm dünyanın tüketim kültürünün bir sonucu olarak günde milyonlarca metrik tonluk gıda maddesini çöpe attığı düşünüldüğünde, tek suçu 3. dünya ülkelerinde geleceği olmayan bir hayata gözlerini açmak olan milyonlarca insana, sırf vijdan rahatlatmak ve kendini aklamak adına tadı tuzu olmayan bir lapayı layık gören kapitalist sistemin, tüm kavramlara olduğu gibi açlığada rakamlarla bakması gayet olağan bir durumdur.
kaynaklarımızı egolarımız uğruna tükettiğimiz 2010 yılının dünyasında bunca teknoloji ve övünmeye rağmen milyonlarca aç insan olduğunu bilmek, insanlık olarak, insan sıfatını ne kadar hekettiğimizi düşünmemizi gerektirmektedir.