aç kapıyı bezirganbaşı

    18.
  1. sonu öfke ile biten terkerlemeleri seviyorum. ne de olsa insanım ve kapıları suratıma kapattırmak/çarptırmak benim asli görevim. işte bu yüzden öfkeli tekerlemeler sayıklıyorum gayet bilinçli bir şekilde, bir kapının önünde. öfke/kapı... ne büyük ironi! hangisini çarparsanız çarpın surata aynı etkiyi verir emin olun.

    bir kapı bulmalıyım aynı zamanda açtıracak birini. öfkemi toprağa gömmeliyim. ne asil bir davranış. sanırım kızılderililere öykünüyorum kapının ardında. oysa tüm o duvarlar içimi saran/boşluğu saran/duygularımı saran o duvarların bir kapısı yok. kapının ardındaki öykünüşlerim bir anlama karşılık gelmiyor. içimi açmalıyım neden anlamak istemiyor/buradan çıkmalıyım neden kapı açılmıyor.

    tüm o rafine edilmiş cümleler bir işe yaramıyor biliyorum. kapı. şems kuyuda. kuyuda. ben duvarların ardındayım/kapısı bile olmayan duvarların. kapı. boğuluyorum oysa kuyuda olan ben bile değilim. kapı.

    aç kapıyı bezirganbaşı. aç kapıyı bezirganbaşı. aç kapıyı bezirganbaşı.
    açıl susam açıl. açıl susam açıl. açıl susam açıl.

    şems çeker çıkarır kitabı havuzdan;kuru
    ertan alsana şu tüfeği duvardan benim ellerim ıslak.
    4 ...
  2. 28.
  3. kapı hakkı ne verirsin? ne verirsin? diye devam eden çocukluk türkülerinden.

    ahmet hamdi tanpınar'ın huzur isimli romanında da geçer.

    "yalnız şehitlerin bulunduğu yerde meydanımsı bir şey genişliyordu. iki katlı, fakat o küçük spor otomobilleri gibi, neredeyse mukavvadan zannedilecek fakir bir evin penceresinden bir tango sesi geliyor, yol ortasında toza bulanmış kız çocukları oyun oynuyorlardı. mümtaz, onların türküsünü dinledi:

    aç kapıyı bezirganbaşı, bezirganbaşı
    kapı hakkı ne verirsin? ne verirsin?

    çocukların hepsi gürbüz ve güzeldi. fakat, üstleri başları perişandı. bir zamanlar hekimoğlu ali paşa'nın konağı bulunan bir mahallede bu hayat döküntüsü evler, bu fakir kıyafet, bu türkü ona garip düşünceler veriyordu. nuran, çocukluğunda bu oyunu muhakkak oynamıştı. ondan evvel annesi, annesinin annesi de aynı türküyü söylemişler ve aynı oyunu oynamışlardı."

    diye bir bölümde.
    3 ...
  4. 1.
  5. yanyana sıralanıp, bir yuvarlak oluşturan çocukların etrafında şarkı söyleyerek dönen ebe. ebenin şarkının sonlarına doğru elindeki mendili bir çocuğun arkasına koyması, arkasına mendil konulan çocuğun ebeyi yakalamasıyla oynanan bir çocuk oyunu.
    2 ...
  6. .
  7. bir sıçan,
    iki sıçan,
    üçte kapan..

    diyerek biten oyun.
    3 ...
  8. 17.
  9. -Aç kapıyı bezirgan başı
    -- ! ! !
    -Açsana kapıyı bezirgan başı
    -- ! ! !
    -açıl susam açıl
    -- ! ! !
    - kırın a.k.
    2 ...
  10. 10.
  11. ana okulu yıllarında genellikle kızların önderliğinde oynanan oyundur. çok duygusal, insanı erken yaşta alkol batağına sürükleyebilecek bir şarkıya sahiptir.
    (bkz: hüzünlendiren oyunlar)
    1 ...
  12. 30.
  13. Geçmişte, ülkenin her şehrinde bilinen ve keyifle oynanan çocuk oyunuydu.
    Çocukların, sokaklarda, özgürce oynadığı, salçalı ekmeklerle karın doyurdukları, terliyken su içmenin sorun olmadığı, paylaşımın ve dostluğun önemli olduğu o güzel dönemlerde oynanırdı.
    Mutlu çocukların olduğu dönemde...
    1 ...
  14. 5.
  15. devamında 1 sıçan 2 sıçan diye sayıyorduk (tuhafmıs yahu)(fare dir kast edilen)
    1 ...
  16. 3.
  17. eskilerden bir oyun. kalabalık bir grupla oynandığını ve çocukluk aşkının ellerinden tutmak için hoş bir fırsat olduğunu hatırlıyorum. hey gidi heyyy bir de kukalı vardı..neyse..bezirgan başı'nın içli mi içli şarkısının sözleri de şöyle:

    Aç kapıyı bezirgan başı
    Bezirgan başı....
    Kapı hakkın ne verirsin?
    Ne verirsin?
    Arkamdaki yadigar olsun
    Yadigar olsun

    *
    3 ...
  18. 12.
  19. geçen arkadaşlarla tekerlemesini hatırladığımız ama nasıl oynandığını ve mantığını bi türlü hatırlayamadığımız ve sonuçta bize küçükken amma salakmışız len ne biçim oyunmuş diye düşündüren acaip oyun!
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük