Herkesten farklı olduğunu, daha zeki olduğunu hissettirme çabasıdır.
Etrafınızda herkesin beğendiği bir filmi, kitabı, elektronik bir aygıtı, arabayı kısacası hemen her şeyi eleştiren, kendince olgunun önemsiz, basit ve iyi olmadığı noktasında delilleri bulunan insanlar görmüşsünüzdür.
Bu tip insanlar, kendisi de bizzat beğense dahi topluluk içinde herkesin beğendiğini şeyleri beğenmeyerek farklı olma ya çalışır. Bu davranışın altında herkesten daha zeki olduğunu hissettirme, daha farklı olduğunu dışa vurmaya çabası yatar. Kolay kolay kimsenin anlayamayacağı şeyleri ancak kendisinin anladığını düşünür. Yeni aldığınız bir saate Kaça aldın? Çok para vermişsin, Eminönünde şu kadara satıyorlar. diyen tipler de bu sınıfta yer alır. Bu tip insanların azınlıkta kalmaktan müthiş bir keyif aldıklarını görürsünüz, onlar için mevcuda muhalif olmaktır farklı olmak. Zekânın göstergesidir. Aklın yolu onlar için bir değildir. Kimsenin beğenmediğini beğenmek, herkesin beğendiğini basit, sıradan görmektir genel davranış eğilimleri.
Bu tip davranışların münferiden sergilenebildiği gibi topluluk halinde de sergilenmesi mümkündür. Bireysel olarak azınlık sendromu eğilimi olmayan insanların kendilerini ait hissettikleri grubun düşünce yapısının azınlıkta kalması sonucu, bir savunma mekanizması olarak kendini çoğunluktan daha akıllı görme eğilimi oluşur. Böylece mevcut düzen içerisinde kendi düşünceleri itibar görmese de zaten çoğunluk kendi düşüncelerini anlayacak kadar zeki (!) olmadığından, düşüncesinin kıymeti anlaşılamamış, yeterince değeri bilinememiştir. Kendini uçtuğu için idam edilen Hezarfen Ahmet Çelebi gibi görür. Zira etrafındakiler ne büyük işleri düşündüğünü yıllar sonra ancak anlayacaklardır.
Özellikle siyaset eksenli ayrışmalarda sıkça karşımıza çıkar bu davranış tipi. Kendi düşünce yapısının ülkenin %20 si tarafından paylaşıldığını görmek seçmeni savunma mekanizması olarak azınlık sendromuna iter. Böylece azınlık olmakla birlikte ülkenin çoğunluğundan daha zeki ve ileri görüşlü olduğu konusunda kendini ikna eder. Bununla da kalmaz, çoğunluk olarak bir partiye oy vermiş insanları ülkesini düşünmemek hatta ülkesini satmakla suçlar. Neticede eğer çoğunlukta olan seçmenler de kendisi gibi düşünecek kadar akıllı olsalardı kendi partisinin birinci gelmesi gerektiğini düşünür.
Ülkemizde özellikle CHP seçmeninin azınlık sendromu eğiliminde olduğunu görürüz. AKPye oy veren insanların da kendi hür iradeleri, kendi zekâları olduğunu kabul etmez, bunun altında kömür, bulgur makarna arar. AKPnin %50 oy almasının hiçbir önemi yoktur. Hatta o %50 içinde kendisinden kat be kat daha zeki insanların, akademik kariyer sahiplerinin, bilim adamlarının, iş adamlarının, sanatçıların olması da sonucu değiştirmez. Bütün o oylar kömür ve makarnadan devşirilir.