daha evvel de dile getirilen ancak medyaya uygulanan baskı nedeniyle, yayılmasının önü kesilen bir gerçeğin tekrar günyüzüne çıkmasıdır.
olayımız şu;
aziz yıldırım, ali şen'den sadece fb başkanlığını değil, hemen hemen tüm ortadoğunun silah muhimmat sevkiyatını kontrol eden kartelin başkanligini da devralmistir. bir bölümü yasal olan bu silah ticaretinde dönen para yanında, ayakkabi kutusundan çıkanlar bozukluk kalır. elbette ortada böylesine büyük bir rant varken, birileri de bundan pay almak isteyecektir.
3 temmuz süreci olarak anılan şike operasyonu da bu rantın paylasimindan kaynaklı sıkıntılar sonucu gerçekleşmiştir.
hemen hemen tüm gelir kapılarını kendisine bağlayan iktidar sahipleri, böylesine büyük bir pastayı da ortada bırakmayacaktı elbette.
bugün tirlar Dolusu muhimmat, devletin kaynakları ile taşınmaktadır. ama her acemi esnaf gibi bunlar da strateji hataları yapıyorlar. bir kaç tırı feda etmektense, istihbarat servisini buna alet etmeyi tercih ettiler. kısmetim adlı gemiyi hatırlayanlar bilir. gemi battı ve soruşturma da yattı. o gemi batmasa, batırılmasa idi, elbet bir koseden devlete bulaşacaktı. maldan vazgecildi ama bir çok itibar kurtarıldı. para o kadar tatli gelmis ki bunlara, devletin itibarını yerle bir etmekten cekinmediler.
tirlar büyük bir organizasyon ile tasinmakta. ama hâlâ bu işin içinde eski gruptan elemanlar var. bu yüzden ihbarlar bitmeyecek.
yıldırım ıçerden şartlı çıkmıştı. bu ticareti devretmesi karşılığı özgür kalacaktı. lakin şartlar değişti. hükümet cemaatle bir savaşa girdi ve güç kaybetti. bunu fırsat bilen yıldırım lobisi işi geri almak için düğmeye bastı. rakibin tüm mallarını ihbar etti. ancak gözünü iyice karartan yeni patronlar, tahmin bile edilemeyecek şeyler pahasina, bu resti gordu ve hamlesini yaptı.
neyse, az daha yazarsam ben bile inanacam nerdeyse. bir başka komploda görüşmek üzere.