kazandığı ödülleri hazineye bağışlayacak ve saflarında durduğu solu keskin bir dille eleştirebilecek kadar namuslu bir aydındır.
nesin vakfı'nı kurucusudur. vakfın, inşaatında çalışmıştır. mezarı, vasiyeti üzerine üzerine, vakfın bahçesinde rastgele bir yere gömülmüştür. vakıfta yaşayan çocuklar yattığı yerde oyun oynasınlar istemiştir.
görüsleri bir yana kitaplari okullarda dahi okutulmasi gereken,zübükve pasazadeadli eserleri yillar öncesinde yazilmasina ragmen bugün bile güncelligini koruyan dünya capinda yazar.
mizah denilince , karamizah denilince ilk akla gelen büyük insan. oğullarından birisi şöyle demişti babası için : " türkiyenin yüzde 60'ı aptaldır yerine yüzde 40'ı akıllıdır deseydi bu kadar eleştirilmezdi"
haklıdır bak. ama aziz nesin dolambaçlı yolları romanına saklasa da bir gerçeği dile getirme endişesiyle direkt olarak eleştirisini de yapar.
turkiyede ki yozlasan insan iliskilerini,cikarciligi,kisacasi sistemsizligin ve duzensizligin duzen haline geldigi turkiyeyi eserlerinde cok iyi islemis.oldukten sonra da vakfi sayesinde cocuklara okuma sansi veren,degeri bilinememis,anlasilamamis yazarimiz...
babası atatürk' ü sevmeyen, kendisi de kemalizme bir zaman uzak durmuş ve ilerde pişman olduğunu belirtmiştir. uğur mumcu ile köy enstitüleri konuşmasına da katılması bu bağlamda dikkat çeker. çok kaliteli bir yazarımızdır. yargılanma çarkına takılanlardandır. (bkz: zübük)
öldüğü zaman mezar yerinin gizliliği konusunda ali nesin büyük itina göstermiştir. gömüleceği gün vakfın bahçesinde 5 ayrı yere mezar kazılmıştır fakat naaşı bunların hiçbirine gömülmeyip sadece bahçıvan ve ali nesin in bildiği başka bir yere gömülmüştür.
Mapus dami bana çok sey ögretti
Ama en çok sabretmeyi
Yalnizken kalabalik olmayi
Kalabaliktayken de kendimle kalmayi
Ve sürekli kavga edip
Durmadan kendimle barismayi
Hiç göcünüp yüksünmeden
Ihanetlere katlanmayi
Bes metrede besbin metreyi yürümeyi
Ve duvarlarin darliginda
Dünyalari dolasmayi
Ve hepsinden de çok
Bütün yuvarlaklari yüregimde bileyip sivriltmeyi
Insan olmayi insan olmayi...
Aziz Nesin (Sondan Basa)
Adam Yayinlari
Üsküdar 1949
Yine yalniz degilim her zamanki gibi
Bu Uzakdogu gecesinde yoklugunlayim,
Aramizda yirmibesbin kilometre
Sen kistasin ben yazdayim
Sen bir yarisinda dünyanin
Ben öte yarisindayim
Yine de birakmiyor ellerimi yoklugun
Daha da bir gönlümcesin
Varligindan bin kat güzel
O yalimsal çiplakligin yalaz yalaz
Ve en gizlerden konusurken ellerin
Içimden gelmiyor mektup yazmak demeden
Sevisiyoruz yirmibesbin kilometreden
Yanyana geldikçe daha uzak
Birlikteyken daha kimsesiz
Bir agri sizim sizim yeri belirsiz
O da yalniz
Ben de yalniz
Acilar tutuyor bacamizdan
Görünmeyen tas duvarlar örmüsüz
Duvar olduk kendimize kendimiz
Ne yana dönsek
Kendimize çarpariz
Aziz Nesin - Sondan Basa - Adam Yayinlari
Feneryolu
17 Ocak 1979
Uslanma hiç hep deli kal
Büyüme sakın çocuk kal
Es deli deli böyle kal
Son harmaninda sevdanın
Tüken toz toz savrula kal
Suçüstü bulmalı ölüm
ölürken de sevdali kal ...
tek vasiyeti cesedinin kadavra olarak kullanılmasını istemiş fakat imkan bulamamiş, vasiyet olarakta mezarının bilinmemesini istemiş ama kan emici medya tarafından bu vasiyetine saygı gösterilmemiş insan.
ülkemizde aydın olarak tanımlanacak nadir insanlardan birisi. inanmasa bile yattığı yerde huzur bulsun.
özlenen kişi.
ömrü boyunca yüzde atmışı aptal olan türk halkı için çalışmış aydındır. kayıtlardan da görülmektedir ki sıvas'taki olaylarda yangın merdiveninde iken yanında itfiaye eri önce onu aşağı itmiş ardından vicdanı sızlamış olacak ki tekrar tutmuş ve kurtarmıştır nesin'i.
"türk halkının %60ı aptaldır" tezini destekleyenlerin, kendisini o %60in icinde görmemeleri ayri bir aptalliktir kanimca... hepimiz aptaliz bir tek siz akillisiniz.
turkiye'de aydın tanimlamasina sonuna kadar hakeden adamdir. kendisi kusaklar boyunca bir cok kişiyi etkilemiştir. hayata bakışini degismesine sebeb vermiştir.
ama hep dini inanclari, ideolojik inanclari ve vakfi ile gözönünde bulunmasina rağmen hep es gecilen bir tarafi vardir.
aziz nesin fevkalade huzunlu ve yalniz bir insandir. dunyaya uyumsuzlugundan dolayi ve benzeri sebebiyetlerden dolayi aci ceken ve isyanin mizahini yapmiştir.
ama ne bileyim 'askım dinimdir' kitabi olsun, mizahi huzunlu hikayeleri olsun az ama tumtuturakli yazdiği şiirleri insani drank diye vurur.
ondan dolayi aziz nesin'i anlayabilmek için mum hala kitabini okumak temel görevdir.
belki dogru duzgun bir ülkede yasasak kendisi bu tip konulara daha cok egilecek ve sulu zirtlak olmayan hissi ve didaktik edebiyatimizin öncüsü olacakti.
ama olmadi olamadi kisir siyasi cekişmeler ve baskilara ugradi.
hatalari var midir? tabiki vardir. ama ne bileyim aziz nesin bu ulke için bir sanstir. ve cogunluk ona önyargili yaklasiyor... anlayamiyor...
herkesçe,her yaştan insanca okunabilen usta yazardır.sadece zamanla okunanlardan çıkarılan anlamlar farklılaşır,öykülerin sadece gülmek-güldürmek için olmadığını anlarsın.yaptığı tespitlerin hala geçerli ve doğru olması %60 konuunda çok da haksız olmadığını düşündür.
ayrıca 'seviye on kala ölüme beş' adlı şiiri kesinlikle okunmalıdır.çok güzeldir ama iç acıtır.
kitaplarını okurken, bu dünyadan koptuğunuz, o kitabın okuru değil, birebir yaşayanı ya da tanığı olduğunuzu hissettiren, gerçek bir kalem ustası. katılta katılta güldürdüğü gibi. katılta katılta ağlatan yazar. çocukluğunda, elinde kova, üzerinde entari, çeşmeye su doldurmaya gittiğini okurken, siz o çocuksunuzdur. evin kehribar rengi taşlarını anlatırken, o taşları siz ovalayıp parlatmışsınızdır. yağmur, satmaya götürdüğü battaniyesinin üzerindeki gazete kağıdını ıslatıp yırttığında, suyla ıslanıp ağırlaşan o battaniyeyi taşıyan sizsinizdir. okurken, siz o sokağın başındasınızdır, o eski evin içindesinizdir, o trendesinizdir. kitap bitince "neredeyim ben?" dersiniz. "bitmesin bu kitap, bitmesin" dedirtir. sık sık, korkuyla bakılır, kaç sayfa kaldığına. okurken cimrilik etmek isteyip, edemezsiniz. 500 sayfalık kitap, en fazla birbuçuk günde bitmiştir. kitaplarını okumanın en zor tarafı, bittikten sonra kapağını kapatmaktır.