youtube'a erişimin yasaklanması marifetinden(!) sonra beynimde ve müteakiben sırtımda bir ağrı hissettim; kalktım, yerin dibindeki evimin penceresine gidip önce istanbul için oldukça geniş sayılacak apartman bahçemizdeki ağaçlara, sonra güneşe baktım; güneşe bakamadım; ama o oradaydı, eğdim ince boynumu; 'off milletim off' dedim, bir şeyler ilham oldu o an zayıf benliğime; 'aziz nesin haklı'...
hadi vatankurtaran süper milliyetçiler(!) turktube'u kurmaya; batsın youtube, 'be(t)ter' olsun, sizler 'bihter' olun yeter ki...
nereye kadar ah; evimize mi...
ak parti tam olarak %40 oranında oy alırsa gerçekliği kesinleşecek önerme. ama daha fazla alacağına göre sevgili aziz nesin'e +5 -5 hata payı öngörebiliriz.
hakikatten aziz baba büyüksün diyerek yürekten hatta yüreğimin en derininden hak veriyorum. ne oldu şimdi? bağnazlık katmer katmer arttı mı ülkemizde? şu an daha bir körelmiş gözler daha önce sadece katarakt mıydı?
aziz nesin gibi ölmek isteyenlerin söylemidir, demek aynen aziz nesin haklidir demek gibidir, yani, sen sacmalama ki baskalarida sacmalamasin, neme lazim bu sicakta yanarsin falan.
kendi seçmeni oy kullanabilsin diye düzen kuran bir partinin böbürlene böbürlene biz çoğunluğuz işte bakın Türkiye diyeceği, her türlü hatalarının sonuçlarına katlanma zorunluluğu yaşayacağımız hükümetin kurulmasının ilk aşamasıdır.
sevgili aziz nesin,düşünmeden,yorumlamadan,her denilene kanan insan aptaldır demişti..işte bu sebeple türk halkının %60 ı aptaldır demişti..bu lafına karşı çıkılınca,itirazlar olunca az söyledim %90 ı demiştir..darbecilere,hizipçilere karşı çıkan bu halk artık düşünmeden iyice araştırmadan kimseye oyunu vermeyeceğini ispatlamıştır..
halkı yıllardır bu kadar aptal yerine koyarsanız, uyutursanız, eğitim sisteminiz yaratıcılık yerine ezberciliği dayatırsa tabi halk da aptallaşır. insanlara ne verirseniz, sonucunda da onu alırsınız.
bize doğumdan ölene kadar dayatılan nedir?
totaliter bir rejim, darbeler, ayrımcılık ve linç kültürü, popüler kültür, sürekli dezenformasyon yapan bir medya...emek sömürüsü, okumayan bir toplum...böyle bir ortamda insanların sağlıklı bireyler olmalarını nasıl beklersiniz ki? hiç kimse populizm yapmasın, gerçekler acıtır. siyasilerimizin de siyasetimizin de artık değişmeleri gerek. kurmuşlar sömürü düzenlerini, hallerinden memnun gidiyorlar. sonra da halkı birbirine düşürüp köşelerinden izliyorlar. bunu göremeyenler kimlerse onlar aptaldır, yüzdesini bilemeyeceğim...
ama pardon! bize bilim ve sanat veriliyor, sorgulayan bireyler olarak yetiştiriliyorsak o da benim cahilliğim, görmedim daha.
son günlerin msn şeysi
neydi
< Kişisel bir ileti girin >
türk milleti gariptir, her lafı kaldırmaz, ibne dersin kızar da sikersin aldırmaz - Neyzen TEVFiK
girdi mi ?
kaynak sourtimes.org top10 hit
not: bu yazı bana ait değildir. malesef kime ait olduğunuda bilmiyorum. ama bu düşüncelerin tamamı benim düşüncelerime ve yaptıklarıma uyduğu için ısrarla paylaşmak istedim. eğer bu yazıyı yazan arkadaşın ismini bilseydim altını çizerek paylaşacaktım ismini.
bu yazıyı onaylayan herkes, bu yazıyı paylaşmalı. paylaşmadan önce iyi idrak etmeli. önce kendisi bu yazılanları uygulamalı. kendi reklamınızı yapmak için değil, insanları bilinçlendirmek için paylaşınız. kişisel reklamımızı yapmaya çalıştığımız için bu haldeyiz zaten. bu sosyal bir mesajdır. kendimizle yüzleşmek için okumalıyız. evet belki herkesin kendisine göre bir doğrusu olabilir ama asıl doğru budur;
...............
hemen türk bayraklarını profillerimize koyarak, "bir torba kömür için vatanı sattınız!" diyerek, aziz nesin'i anıp salaklık iması yaparak, "size müstahaktır kör cahiller!" diye küçümseyerek, "herkes hak ettiği şekilde yönetilir koyun sürüleri!" diye ezerek vatan kurtardığımızı zannedelim.
cahil, koyun, salak, kör, geri kafalı diye kendimizden uzaklaştırıp etiketlediğimiz kişiler en az bizim kadar insan. normalde umrumuzda mı? değil. ama işimize gelince suçu onlarda aramaya başlıyoruz. beğenmeyip bok atmak yerine, kendimizden başkaları için de iyi şeyler isteyebilmeyi öğrenseydik belki de bu kadar "cahil" olmazdık. sadece kendimizi, arkadaşlarımızı, ailemizi, ortaklarımızı değil; diğer insanları da sevebilseydik böyle olmazdık.
tuzumuz kuru, kafamız rahat yaşarken; kendi işlerimiz tıkırındayken insanların cahil bırakılmasına sesimiz çıkıyor muydu? hayır. acaba ne yapabiliriz? diye mi düşünüyorduk, yoksa cahil işte boşver mi diyorduk? yüzyıllarca köle gibi bir yaşam sürmek zorunda kalmış, itiraz edince kellesi giden, tarım yapmak ve savaşmak dışında pek bir hak sahibi olmayan, bankalardaki milyonlarınıza bir şey olmasın diye kafalarının çalışmasını istemediğiniz, karın tokluğuna ağır işleri yapan, bilerek cahil bırakılan insanları normalde ne kadar sahipleniyoruz da şimdi utanmadan küfrediyoruz? işimize gelince alevidir, kürttür, doğuludur, lazdır, köylü, cahil, öküz işte vs. diyerek; kendimiz gibi düşünmeyen herkesi düşman bellemek çok iyiydi değil mi? ama alevilerin, kürtlerin, cahillerin, öküzlerin oylarına ihtiyaç duyup, istediğimiz sonucu alamayınca ne olacak işte bu koyunlara böylesi müstahak diyoruz. sadece kendin için değil, başkaları için, herkes için eğitim olsun, barınak olsun, iş olsun, imkan olsun, fırsat olsun diye düşündün mü? cahil diye kendinden soyutladığın insanlar cahil kalmasın diye kalkıp iki kelam ettin mi? o beğenemediğin kişileri, insan oldukları için sahiplenmeye çalıştın mı? hayır, hep dışladın. hep dışladık. senin faydalandığın imkanlardan sadece sen değil, başkaları da faydalanabilsin diye paylaşmaya hazır oldun mu? olmadın. olmadık. senden, benden farkı olmayan insanları, kendimizi üstün görerek arkamızda bırakmak istedik. gözümüzü kapamak istedik. işimize geldi aziz nesine ateist diye, solcu diye küfrettik; hatta bazılarımız diri diri yakmak istedi*. bambaşka bir olayda da işimize geldi diye onu alıntılayarak kendimiz gibi düşünmeyenlere salak dedik.
bizim o kör cahil dediğimiz koyun sürüsü kendi kendine cahilleşmedi koçum. kimse anasının karnından koyun olarak doğmadı. kimse hayatına cahil başlamadı. kimse isteyerek bir paket makarnaya muhtaç olmadı. kimse keyfinden okul yerine tarlayı, fabrikayı tercih etmedi. şimdi istediğimiz olmadı diye oturup küfür edeceğimize, yıllardır aynı olan ve kendine yer edinen kötülükleri yok edebilmek için bir bok yapsaydık. kendi insanımız makarnaya muhtaç olurken gözümüzü kapamasaydık. herkesin bir şansı olsun diye bir şeyler yapsaydık. yüzde yüz başarılı olamazdık belki. imkanımız, paramız yetmezdi belki. ama en azından bir şeyi düzeltmek için çabalamış olurduk. sadece kendimiz için değil, biraz da başkaları için uğraşmış olurduk. okul götürmeye, iş götürmeye, imkan götürmeye, eşitlik sağlamaya, herkesin en az bizim kadar insan olduğunu unutmamaya bir katkımız olurdu. önyargıları yok etmeye çalışmış olurduk.
ama böylesi daha kolay. sokakta sana benzemeyen, senin giydiğini giymeyen, saçlarını senin beğendiğin şekilde yapmayan, ter kokan insanları görünce yüzünü ekşitip; facebookta bayrak paylaşarak vatansevercilik oynamak daha kolay. çünkü onlar öküz değil mi? onlar cahil koyunlar sürüsü.. bir sen biliyorsun. bir senin dediklerin doğru. karşındakini tek bir kelime bile konuşturmayıp, en ufak anlaşmazlıkta düşman bellemek daha doğru değil mi? kendin gibi düşünmeyen, kendin gibi olmayan herkesi sevmemek daha doğru değil mi? senden başka kimse insan değil çünkü. bir sen insansın, sana benzeyenler insan, senin dediklerini onaylayanlar demokrasiye inanıyor. gerisi cahil. ve "ülkeler layık oldukları şekilde yönetilirler" değil mi? sen en iyilerine layıksın, "senden" olmayanlar neye layık olurlarsa olsunlar değil mi? madem öyle, daha iyisine layık olabilmek için hep beraber çalışsaydık. küfür ederken, ayrımcılık yaparken çok daha iyilerine mi layık oluyoruz? hiçbir iş için elini taşın altına koyma, kimseyi beğenme, sonra da yıllarca dışladığın insanların oyları seninkine benzemiyor diye onlara biraz daha ateş püskür. oh ne ala memleket.
ben de üzülüyorum hayır çıkmasına. ben de hayır diyordum. profil resmimde şu anda bayrak durmasa bile en az sizin kadar vatanseverimdir, merak etmeyin. ben de bayılmıyorum kandırılmaya, sömürülmeye, satılmaya, saygı görmemeye. zaten sandıktan "hayır" çıksaydı bile çok süper bir sonuç olmayacaktı ama en azından beterin beterine hayır diyordum.
ama eğer demokrasi dediğimiz şey, uzlaşıyla sorunları çözmek yerine beğenmediğimiz her şeye küfretmekse ben yanlış biliyorum. çabalamadan, kimseyi beğenmeden oturduğumuz yerden başkalarını küçük görmekse, ben yanlış biliyorum.