sultan birinci ahmetin gördüğü bir rüyayı yorumlaması ve yorumun doğru çıkması neticesinde, padişah tarafından herdem saraya davet edilmiş ve özel ilgi gösterilmiş alimdir. hatta rivayet odur ki, aziz mahmud hüdayi hazretleri yine bir gün saraya geldiğinde namaz için abdest almak istemiştir. bunun üzerine padişah abdest için ibrikten su dökmüş, valide sultan da havlu tutmuştur. o esnada valide sultan içinden "şu Allah dostu bir keramet gösterese de gönlümüz açılsa" diye iç geçirmiştir. abdestten sonra hazret havluyu eline aldığında valide sultana dönerek "düşünün ki bir cihan padişahı bir kuluna abdest için su döküyor, onun annesi de havlu tutuyor. bundan büyük keramet mi olur" demiş ve valide sultanın gönlünü ederek, kerametini göstermiştir.
devrin padişahının akıl hocalığını da yapmıştır. birgün sarayda bulunurken, namaz kılmak için abdest almaya doğruldu. padişah elinde ibrik, hanımı valide ise elinde havlu ile üstada hizmet ediyorlardı. padişah'ın hanımı içinden bir anda; ''ah üstadım keşke bir keramet gösterse de gönül dünyamız coşsa'' diye geçirdi. bir anda üstad sessizliğin içinden cevap verdi:
''ya valide, cihan padişahı elinde ibrik, hanımı havluyla bu fakirin hizmetine durmuş. bundan büyük keramet mi olur allah aşkına!''
aziz mahmud hüdayi(k.s), 1543 yılında koçhisar'da doğdu.ilk tahsilini memleketinde yaptı.o devrin en gelişmiş eğitim kurumlarına sahip bulunan istanbul'a geldi. küçükayasofya medresesine girdi.bu medresede devrin ünlü üstadlarından okudu. bursa'da şeyh m.muhyiddin üftade'ye intisab etti.üç yıl gibi kısa bir zamanda seyr-u sülükünü tamamladı. şeyhi tarafından sivrihisar'a halife tayin edildi.bu arada şeyhi vefat edince hüdayi, önce rumeli ve balkanlar tarafına, ardından istanbul'a geldi. istanbul'da önce küçükayasofya'yı sonra da üsküdar tarafını mekan tuttu. devrini idrak ettiği padişahlardan hemen hepsi ile güzel ilişkiler içinde bulundu. ardından binlerce mürid, zengin vakıflar bırakarak 1628 ekim'ınde hakk'a yürüdü. kabri üsküdar'daki külliyesi içinde ziyaretgahtır.
"bize yönelip tarikatımıza ilgi duyanlar, bağlı olanlar, türbemizin önünden ömürlerinde bir kez olsun geçerken bize fatiha okuyanlar bizimdir. bizden olanlar denizde boğulmasınlar,ömürlerinin sonunda yoksulluk çekmesinler, imanlarını kurtarmadıkça ahırete göçmesinler, öleceklerini bilsinler, haber versinler."
(sultan ahmed e hitaben)
kendisinin bursa kadılığı gibi dünyalıkta görece önemli bir mevkiden gönül makamlarını elde etmek uğruna servetinden, ünvanlarından ve kibrinden feragat ettiği bilinmektedir. öyle ki, kadılıkta kullandığı giysilerle, süslü kaftanıyla hocası tarafından bursa'da ciğer kendisine ciğer sattırıldığı rivayet edilmektedir.
Şerefli Koçhisar'da doğdu. Çocukluğu Sivrihisar'da geçti. Medrese eğitimini istanbul'da tamamladı. Edirne, Mısır, Şam ve Bursa'da Kadılık ve Müderrislik yaptı. Bursa'da Üftade Hazretleri'nin müridi ve halifesiydi. istanbulda halka şeyh, sultanlara mürşid oldu. Üsküdar'da vefat etti. Külliyesi içinde bulunan bu türbeye defnedildi. Eserleri,Sohbetleri, Şiirleri, Vaaz ve nasihatları ile padişahtan herkese yol gösterdi. Devrini idrak ettiği sekiz padişahtan bilhassa Sultan III. Murad ve I. Ahmed'in saygısını kazandı.
Yedisi Türkçe, otuz kadar eser yazdı. Zengin vakıflar ve manevi miraslar bırakarak ebediyet alemine göçtü.
Sevenleri için şu duası meşhurdur: "Sağlığımızda bizi, vefatımızdan sonra kabrimizi ziyaret edenler ve türbemizin önünden geçtiğinde Fatiha okuyanlar bizimdir. Bizi sevenler denizde boğulmasın ahir ömürlerinde fakirlik çekmesin, imanlarını kurtarmadıkça göçmesin." http://www.hudayivakfi.org/hudayi.php?smn=hud
üsküdar iskelesindeki mihrimah sultan camiive sultanahmed camiinde belli günlerde vaaz vererek halka feyiz vermiş olan,
3.murad'a hocalık yapmış olan,himmeti bugün de devam eden -ki kendini üsküdardaki türbesinde ziyaret edenler bilir-
şereflikoçhisar'da doğmuş, bursa'da üftade hazretlerinin talebesi olmuş,
bu talebelikte ün sahibi bir kadı iken kaftanı ile pazarda ciğer satarak nefsini köreltme imtihanlarından geçmiş,bir allah dostu.
üsküdar küçük çamlıca'da çilehanesi de bulunmaktadır çilehane camii
yüzyıllardan beri yoksul insanlara yiyecek yardımı yapan derneğin ilk hadimi. sıraya girip yemek ala insanları görünce hergün "işte ölümsüzlük buymuş" diyesi gelir insanın. kişiler ölse bile bıraktıkları hep yaşayacaktır.
türbesini ziyaret edenlerin asla boğulmayacağına inanılan zat.
hakkında ;
"sltanahmet Camii'in açılacağı gün cuma hutbesini okuma şerefi Aziz Mahmut Hüdayi Hazretlerine verilir. Ancak o gün deniz kabına sığmaz, rüzgar kamçı kamçı dolanır. Dalgalar kubbe kubbe gelir, sahili döverler. Sular zeminde patlarlar gülle gibi. Ama Hüdayi Hazretleri fırtınaya aldırmaz, Sarayburnu'a doğru açılırlar. Teknenin geçtiği yerde derya sütliman olur. Talebeleri ardısıra ilerler, adeta tünelden geçerler.
işte bu ehline aşikar yol zaman zaman sandalcılar tarafından kullanılır. Hoş, Üsküdarlı kayıkçıların tamamı ona intisaplıdır. Netameli havalarda Ya Rabbi şeyhimin hatırına der, sığınırlar Hüdayi yoluna. Sözkonusu geçit daima sakin, daima emindir." gibi bir çok olay anlatılır. *
istanbul üsküdar'da türbesi bulunan zamane şeyhlerinden. çeşitli vilayetlerde kadılık yapıp 30'u aşkın eseri yayınlanmıştır. buyurmuş olduğu;
"Sağlığımızda bizi, vefatımızdan sonra kabrimizi ziyaret edenler ve türbemizin önünden geçtiğinde Fatiha okuyanlar bizimdir. Bizi sevenler denizde boğulmasın ahir ömürlerinde fakirlik çekmesin, imanlarını kurtarmadıkça göçmesin."
sözü, türbesinin girişindeki taelada ziyaretçilerini bilgilendirmek amacıyla bulunur.