azınlıkların siyasetini faşistlikle suçlamak, kendi düşüncelerini sekter bir bakış açısıyla yaralamak, kendi görüşlerinden en küçük kuşku duymadan, çocukluk hastalıklarıyla boğuşan bir sol anlayışı dillendirmek demektir;
milliyetçilik, kapitalizmin şafağında doğmuş bir düşünce biçimidir; ilk başlarda belirli bir düzeyde ilerici, devrimci yanı vardı;
faşizm ise, kapitalizmin, emperyalist aşamalarındaki bir uygulama biçimidir * ve milliyetçiliğin, ırkçılığın, hatta yer yer anti-kapitalizmin en aşırı düzeyde yorumlanıp, abartılıp, içiçe geçirilmişidir **;
bu nedenlerle, azınlıkların siyasetini faşistlikle suçlamak toptancılıktır; gri renkleri atlamak, her şeyi siyah ve beyaz olarak görmek demektir; bu tür bir politikanın, indirgemenin sonu, faşistleri tecrit etmek değil, toplumda faşistlere daha çok ilgi gösterilmesine yol açmak olur; *
bu konuda bol keseden, duygusal nefretlerle atıp tutmak yerine, ilgili alanda bir kaç kitap okumak yararlı olabilir;
diyelim yeni yazarların kitapları okunmuyor, tanıl bora'ya itibar edilmiyor, hiç olmazsa eskilerden georgi dimitrov'un faşizme karşı birleşik cephe kitabı okunsa da, biraz olsun her milliyetçiliğe faşist demenin yanlışlığı görülebilse, azınlıkların anlaşılabilir kimi milliyetçi çıkışlarını faşistlik torbasına doldurmanın ağır sonuçlarıyla, hiç olmazsa kitabi olarak karşı karşıya gelinebilse;
politikayla ilgilenen akıllı insanlar; sınıflar, katmanlar, politikalar arasındaki benzerlik ve farklılıkları son derece dikkatle izlerler ve bu alanın dinamik olduğunu, her an değişime açık olduğunu bilirler;
siyaset alanındaki en küçük değişim onların ilgi alanına girer; onlar bu yolla, kısa ve uzun erimli değerlendirmeler yaparak, * toplumdaki en tehlikeli kesimleri, düşünceleri iyice yalıtlayacak, yalnız bırakacak, ona en yakın düşüncede olanlarla bile onun daha fazla yakınlaşmasını önleyecek bir politika izlerler, izlemeliler;
cephe taktikleri böyle bir şeydir; cephe çağrısı ve taktikleri, son amaçları, uzak hedefleri birbirinden farklı olan kesimler için anlamlıdır; yoksa uzak hedef konusunda bile neredeyse aynı biçimde düşünenlerin bir cephede birleşmesi ancak züğürt tesellisi sayılabilir;
durum değerlendirmesi yapılır, acil ve yakın tehlike nesnel biçimde saptanır; bu tehlike eğer askeri bir darbe tehlikesi ise temeldeki çıkarları ona karşı olan, darbeyle çelişen herkesin bir ortak cephede birleşmesi için çağrı yapılır;
eğer tehlike din devleti kurmak isteyenlerden geliyorsa çağrı biçimi, ittifaklara girecekler elbette değişik olur yani cephe bu kez farklılaşır;
ülkeye silahlı biçimde bir başka ülke saldırmış ise cephe değişiktir; insan hakları ve demokratikleşme acil ise başka bir cephe anlayışı ve katılımcıları söz konusudur artık;
normal kapitalist ülkelerde ise daha alt düzeydeki birlikler ve birleşmeler söz konusu olur, bunun da tipik örneği seçim işbirlikleri, ortak kimi kampanyalar ve hükümet koalisyonları olarak belirir.
özetle, azınlıkların siyasetini faşistlikle suçlamak, toptancı bir siyaset olarak yanlıştır, sonuçları da ağırdır; bu yolu izleyenleri zayıflatır, küçültür, bir türlü neden büyüyemedikleri sorularıyla başbaşa bırakır; kendine güvenen siyasetler doğru zamanda, doğru yerde ve doğru hedefler etrafında herkesle ittifaka girebilir;
bu arada bu başlık, azınlıkların siyasetindeki her ya da çoğu milliyetçi öğeyi faşistlikle suçlamak yanlışlığına karşı yazılmıştır; ki azınlıkların içinde zaman zaman faşizan düşünceler yok mudur, vardır! türk milleyetçiliğinin kötü bir kopyası, az gelişmiş bir aynada yansıması anlamında kürt hareketinin içinde de değişik eğilimler mevcuttur ve bu anlaşılabilir; ancak bu durum, bu alanda politika yapanlara daha ağır bir sorumluluk yükler; karşı cepheyi ayrıntılı çözümlemek, onlar arasındaki en küçük ayrılığı önemsemek, bu ayrılığı ülke sahnesinde anlamı olacak bir çeşit birliktelikler haline getirmek, ırkçı faşizan düşünceleri hangi tarafta olursa olsun yalnızlaştırmaya çalışmak temel görevdir; tersine yapılan genellemeler, toptan değerlendirmeler, küçük farkları, grilikleri önemsememekler, vahim sonuçlar doğurabilir; hem o siyaset açısından hem de etki gücüne bağlı olarak ülke açısından.