azinlik olmak

entry13 galeri0
    13.
  1. azinlik olmak, içlerinde popüler olduğunu sandığın bir arkadaş grubuyla kampüste otururken kendinden emin bir şekilde ' hadi millet taksime gidiyoruz ' dediğinde ' milletin' seni duymamazlıktan gelmesidir. yani azınlık olmak yerin yedi katman dibine geçmek istemektir aslında.
    1 ...
  2. 12.
  3. öteki olmaktır. burdayken buraya ayak uyduramazsınız cünkü kimse sizi kabul etmez oradayken oralı olamazsınız.konusmayı öğrendiğiniz andan itibaren susmaktır.
    0 ...
  4. 11.
  5. shakespeare in kral lear oyununda, askerler kendilerinden nufus bakımından çok daha fazla bir ordu ile çarpışmak zorunda kalır. kral, askerlerin karşısına geçip, cesaret madalyasını cepten çıkartan konuşmasını yapar:
    ilerde bir gün herkes bu orduyu nasıl yendiğinizi övgüyle bahsedeceklerdir. işte o gün bu bir grup azınlık mutlulukların en büyüğünü yaşamış olacaktır. sizler mutlu bir azınlık olacaksınız; çünkü hiç bir mutluluk bir azınlığın mutluluğuyla boy ölçüşemez.
    0 ...
  6. 10.
  7. azınlık olmak farklı olmak anlamına da gelebilir. yani sen genelden farklıysan bir bakıma azınlıksın. bu hem iyi hem de kötü olarak algılanabilir. bardağı dol uve ya boş görmekle alakalıdır.
    0 ...
  8. 9.
  9. izlediğimiz onca amerikan filminde, okuduğumuz onca kitapta görüyoruz ki azınlık olmak özellikle yahudi azınlık olmak karizmatik birşey. lakin gerçekte azınlık olmak demek belirgin bir şekilde "öteki" olmak demektir. bu new york'lu zengin yahudi için de böyledir türkiye'deki ermeni için de. almanya'daki türk için de.
    1 ...
  10. 8.
  11. körlerin ülkesinde tek gözlü olmaktir azinlik olmak. milliyetle falan bir alakasi yoktur. siniflari daha oturmamiş toplumlarin ilk evrelerinde onlar ve biz kavrami ortaya cikar. ve kitleler kendi mevcudiyetlerini saglamak için buna sıkı sıkı sarilir. fakat fazla sıkı sarılmalari devletin bekasinin içine abdest eyler. (bkz: ittihat ve terakki)

    ekonomisini gelistiremiş ve üretimin olmadiği ülkelerde kati bir onlar ve biz progobandasi vardir. bu tip ülkeler yöneticilik vasfi olmadiği için (gerekse yetenekli adami yönetmek zor oldugu için ve yeteneksizler ise şakşakcı olmak mecburiyetinde oldugundan) tek tip bir toplum insa etmeye calisirlar ve bunda da basarili olurlar.

    ülkemizden örnek vermek gerekirse nuri demirağ gibi üretici adamlar o dönemin 'milli sefi' olan inönüye şakşak yapmadiği için ve de üretici oldugu için ittihatcilarin b kadrosuna bir boy büyük gelmiş ve ne yazik ki ucak fabrikasi elinden alinmiş, bugunkü yesilköy havalimani olan sahsina ait olan alan (pilot okulu idi) gazoz parasina istimlak edilmiş ve bugunku yesilköy havalimanı olmuştur.

    ayni dönemlerde kayseriden kopup geelmiş irgat eksperliği ve tefecilik ile yolunu bulan haci sabanci ile bakkaliktan basladiği kariyerine devlet ihalesi alarak köse olan vehbi koç arasinda kuskusuz cok fark vardir.

    birisi üretici muhtemel iktidara göre tehtid, digerleri ise al-satciliktan baska bir işlevi olmayan iktidar şakşakcisi.
    değisen bir şey yok tabiki. (al bunu zamani değistir ülker ile cem uzan kiyaslamasi yap)

    milliyetciliğin, ulus devletin ve benzeri gibi olgularin rafa kalktiği günümüz dünyasinda eski sartlanmişliklara kapilmak, biz ve onlar ayrimi yapmak pek akla yakın değildir. ne dünya yüz sene önceki dünya, ne teknoloji yuz elli sene önceki gibidir.

    sözün özü bu işin milliyetle bir alakasi falan yoktur. meslek sahibi olmak ve olmamaktir.

    bu kadar lafa gerek yoktu aslinda ama olasi höytlemelere karsi ve basimin agrimamasi için bunlari yazmak zorunda kaldim.

    özet: azinlik olmak, aptallarin arasinda akıllı ve zeki olmak mecburiyetidir.
    1 ...
  12. 7.
  13. "koylu ve isci, azinlik degil, milletin efendisidir."
    (bkz: ben söyledim oldu)
    "aleviler deseniz, tek eksikleri cem evleri"
    (bkz: ben söyledim oldu)
    "sonuc olarak insanlarin durumu iyi zaten."
    (bkz: ben söyledim oldu)
    1 ...
  14. 6.
  15. (bkz: ben diyorum gumushane bu diyo gotum sahane)

    bana kanyondan cikmayan yahudiler, memleketlerindeki kenevir tarlalariyla burda ihya olmus kurtler eziliyor dedirtemezsiniz!.
    ya sizin derdiniz baska birilerine kulp takmak, ya da goz boyamak olur bu halde.
    koylu azinlik degil, milletine efendisidir. evvela bunu anlamali insanlar. ve yoneticiler de.secim vakti biz burdayiz hersey okey diyenleri secim sonrasi da gormek isteriz biz.

    tekrar ve altini cizerek soylemeliyiz ki, koylu ve isci, azinlik degil, milletin efendisidir.

    siz elmayla armutu karistiriyorsunuz. bununla beraber bizimde kafamizi karistirmaya calisiyorsunuz tabi.

    esas antidemokratik olanda daga cikip ozgurluk verin lan diye koyune gelen ogretmeni, muhendisi oldurmektir.
    ne antidemokrasisi, pustluk bu.

    boylece yuzyillar boyunca cahil kalmakta kacinilmaz ayrica dogu icin. cehalet sefalettir. o halde sefilliginiz kimseyi sasirtmasin.
    insanlar kaderlerini kendileri tayin ederler. ama orda ilim bekleyen zavallilarin kaderini bu it kopuk belirliyor.

    sonra ne oluyor biliyor musun? aa azinlik, hadi aciyalim ona!..

    zekaya gel.
    0 ...
  16. 5.
  17. bilgisiz olmak, kultursuz olmak ve mal olmaktan cok daha iyidir.
    azinliktan kasit nedir bi kere bizim icin? museviler mi? kurtler mi? aleviler mi?

    museviler zaten su anda turkiye'nin en zengin kesimi. onlari kim ezebilir?
    cevrenizdeki kurt vatandaslara bakin bakalim, hangisinin durumu kotu? dagdaki bile afedersiniz siki tassana denk trompet caliyor.
    aleviler deseniz, tek eksikleri cem evleri. alevi cemaatinin ne denle guclu oldugunu bilmeyen biri ancak negatif yargiya varabilir.

    artik turkiye eski turkiye degil. ki eskiden de turk insani birilerini ezme veya ayirma cabasinda degildi. her zaman birlestirmek yanlisiydi. osmanli hangi azinligin hakkini korumamis, hangisini dislamis sorarim size. gelgelelim zaman zaman da koynumuzda yilan besledigimizi gordugumuz vakidir.

    sonuc olarak insanlarin durumu iyi zaten.

    birilerinin devamli sebepsizce felaket cigirtkanligi yapmasi cok tuhaftir. bu iste artniyet vardir.

    bununla beraber turkiye de bugun itibariyle en cok zorlanan ve ezilmeye kalkilan insanlarda ben turku'm diyenlerdir.

    kendi ulkesinde kendi ulkesinin bayragini tasiyan birinin dayak yemesi ne aciydi degil mi? kimin umrundaki, burasi turkiye.
    3 ...
  18. 4.
  19. azınlık olmak, her zaman ezik gezmektir. biraz sesini yükseltirsen anında haddini bildirirler. kısacası azınlık olmak zor zenaat .
    2 ...
  20. 3.
  21. 2.
  22. ötekileştirilmek . isimleri Yorgo, Rita, Viktor Bu topraklarda doğanlar, bu topraklarda yaşayanlar ve yine bu topraklara gömülenler. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşılar. Sayıları 150 bini aşıyor. Rumlar, Ermeniler ve Yahudiler, 1922 yılında imzalanan Lozan Antlaşması yla azınlık statüsüne alındılar. Lozan la azınlıklar cemaatleşebilme, kendi okullarını, hastanelerini, vakıflarını açabilme hakkına sahip oldular.

    Ancak diğer gayri Müslimler bu haklardan faydalanamadılar. Süryaniler, Nasuriler, Keldaniler, kendi dilleri ve kültürleriyle eğitim yapma haklarına sahip olamadılar. Ama hiçbiri de resmi olarak kendi dini inançlarını yerine getirirken engellerle karşılaşmadılar.

    Bir de artık bugün çoğu kesimin marjinal olarak gördüğü azınlık gruplar var. Sayıları artık parmakla sayılacak kadar az olan Yezidiler, Yehova Şahitleri ve üç bin kadar Bahai. Yehova Şahitleri Hıristiyanlığın, Bahaîler ise Müslümanlığın uçlarında görülüyorlar

    ismi inancı dini ya da dili ne olursa olsun, ister Süryani, ister Rum Ortodoks ya da Bahaî olsun çoğunluktan olmadıkları için öteki oluyorlar. Ötekileştirilmek için her şey daha isimde başlıyor, ismi kimliğini ele veriyor.

    ismini söylemek ne yazık ki pek çok azınlık için kimliğini ele vermek, yani ötekileştirilmek anlamına geliyor. Ama pek çok azınlık çoğunluktan olmadığını daha küçük yaşlarda öğreniyor.

    Lozan la azınlık statüsüne alınan Rum, Ermeni ve Yahudiler kendi okullarına gidiyor ve kendi dillerinde eğitim alıyorlar. Eğer isterlerse Türk okullarına da gidebiliyorlar. Ancak hem dillerini öğrenmek hem de kültürlerini koruyabilmek için bunu pek tercih etmiyorlar. Ve bir ilkokul öğrencisi Rum, Ermeni, Yahudi her gün okula Ne Mutlu Türküm Diyene diyerek başlıyor.

    ilköğretimden mezun olan Andrea, Belinda ya da Gila bu kez de Türk vatandaşı birer genç olarak liseye gidiyorlar. işte burası Rum Zoğrafyan Lisesi. Eskiden sadece erkeklerin gittiği bu lise istanbul daki Rumların sayısıyla birlikte öğrenci sayısı da azalınca karma hale geldi. Artık kızlarla erkeklerin birlikte öğrenim görmesine rağmen yine de öğrenci sayısı 55 i geçmiyor. Üst sınıflarda ise ancak birkaç öğrenci yer alıyor. Lisede bir Türk bir de Rum müdür var. Coğrafya ve tarih derslerini Türkçe görüyorlar. Ayrıca Türkçe zorunlu ders. Onun dışındaki dersleri Rumca görüyorlar. Din derslerinde ise Hıristiyanlığın temel ilkeleri okutuluyor. Ama eskiden olduğu gibi bugün de onların en çok kafasını karıştıran tarih dersleri oluyor.

    Aslına bakarsanız onlar yine de şanslı sayılır. Çünkü en azından kendi dillerinde eğitim alıp kültürlerini koruyabiliyor ve yaşayabiliyorlar. Lozan dışında kalanlarınsa en büyük sorunu din ve dil eğitimi. Kendi okullarını açamadıklarından yok olmaktan, çoğunluğun içinde eriyip gitmekten korkuyorlar.

    Liseden mezun olan bir azınlık vatandaşı imkânı olan her Türk vatandaşı gibi üniversiteye gidiyor, meslek sahibi oluyor. Ancak birkaç farkla Her Türk vatandaşı gibi, vergi veriyor askere gidiyorlar ama meslek seçiminde çok da özgür değiller. Çoğunluk olan Müslüman Türk vatandaşları istediği mesleği seçmekte özgürken aynı şeyi bir azınlık genci için söylemek pek mümkün değil. Kanunen bir sakıncası olmamakla birlikte uygulamada azınlık Türk vatandaşları yüksek rütbeli subay, polis, kaymakam, diplomat olamıyorlar.

    Aslına bakarsanız azınlıkların mülkiyeye, askeriyeye girememesinin kanunen hiçbir sakıncası yok. Ama kimse bu durumu açıklayamıyor. işte bu yüzden de Hrant Dink gibi pek çok Rum un, Ermeni nin, Yahudi nin askerliklerinde anılarındaçavuş olamamak en önemli hatıra olarak kalıyor.

    işin ilginç yanı kimileri azınlık olmaktan şikâyet ediyor, kimileri de azınlık bile olamamaktan. Zira bu şekilde neredeyse yok sayıldıklarını düşünüyorlar:

    Türkiye de yaklaşık 15 bin Süryani yaşıyor. Büyük çoğunluğu istanbul da ama anavatanları Mardin olarak biliniyor. Mardin hala şarapçılık ve zanaat buradaki birkaç Süryani aileden soruluyor Deyrulzefaran Manastırı ise sadece Türkiye deki Süryaniler için değil tüm dünyadaki Süryaniler için bir merkez konumunda.

    Yoksul Süryani çocuklarına da ev sahipliği yapan Deyrulzeferan daki çocuklar bir yandan Türk okullarında gidiyorlar bir yandan da burada dini eğitimlerini alıyorlar

    Mardin sadece Süryaniler için değil başka azınlıklar için de bir merkez konumunda. Nusaybin yakınlarındaki Celis köyü hala pek çok yezidi için başka topraklarda da doğulsa buraya göçülecek ve gömülecek bir yer. Dünyanın neresinde olursa olsun hala pek çok yezidi buraya peşiman denilen din adamlarının yanına gömülüyorlar

    Türkiye de yaklaşık 40 bin Ermeni, 25 bin Yahudi, 3 bin beş yüz Rum,
    15 bin Süryani yaşıyor. Keldani, Nasuri, Yezidi, Bahaî gibi diğer Hıristiyan ve Müslüman azınlıkların sayısı ise üç-beş bini geçemiyor. isimleri, dinleri, dilleri farklı da olsa bu topraklarda birer Türk vatandaşı olarak doğuyor ve büyüyorlar. Çocukluklarında öteki olmamak için isimlerini söylemekten çekiniyorlar, büyüdüklerinde öteki oldukları için vatan saydıkları toprakların polisi, askeri, diplomatı olamıyorlar. Öteki kelimesiyle ilkokulda tanışıyorlar, geri kalan hayatlarını ise gâvur kelimesinin gölgesinde yaşıyorlar.
    kaynak: deyrulfeyzen dergisi.
    3 ...
  23. 1.
  24. azınlık sıfatını üzerinde taşımak, çoğunluğun baskısı altında ezilmek, az oldukları için çoğunluk tarafından hakları ihlal edilen insanlardan biri olmak, geri plana atılmak. bazen karşı koymaya çalışmak, karşı koyarken bütünlüğe zarar vermeye çalışmak, yanlış işler yapmak, bazense sessiz sakin çoğunluğa itaat etmek.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük