azerbaycan, türkmenistan ve türkiye oğuz türküdür. yani birbirimizin emmioğlu durumundayız.
azerbaycan, zor günlerinde ciddi bir destek vermeyen, daha sonra ermeni yarağına meftun olup erivana yarrak aramaya giden sümsük, çapsız politikacılar nedeniyle ciddi bir güven travması yaşamıştır.
bu tarz hareketler karşısında zedelenmeyecek inanç, sarsılmayacak bağ yoktur.
tarihten, coğrafyadan, dünya stratejisinden bi-haber dangalaklar azerbaycan ve türkmenistan'ın olağanüstü önemini hiçbir zaman anlayamamışlardır.
Azeriler ile türkler, sadece devlet değil, millet olarak oğuz boyları arasında türk dünyası içinde hemen hemen en yakın (kıbrıs hariç) iki ülkedir. Hatta her ikisinin amcazade olduğunu ileri süren tarihçiler vardır. Her ne kadar etnik olarak azerbaycan tarihi ve göçleriyle oldukça karmaşık (kumanlar kıpçaklar peçenekler v.s. oğuz olmayan diğer öntürkler) olsa dahi. Hal böyle olunca ister istemez muhakkak bir yakınlık var olacaktır. Fakat işin içine rusya ve kafkas siyaseti ve izlediği devlet politikaları girince haliyle ilişkilerin seyri değişiklik arz eder ki bu da orta yerde bulunan etkileriyle yadsınamaz bariz bir gerçektir..
Bu düzenli birliğin yanı sıra, Milli Mücadele’nin çeşitli cephelerinde de çok sayıda Azerbaycanlı subay ve asker gönüllü olarak görev almıştır.
Bunların önemli bir kısmı da, istiklal Savaşı’ndan sonra da orduda kalmışlar ve çeşitli üst rütbelere kadar yükselmişlerdir. Bunlar arasında, Albay Yusuf Hazarlı, Topçu Albay Mehmet Akpolat, Topçu Albay Aslan Berkan, Albay Salih Aksoy, Süvari Albay Feridun Daryal, Hava General Cihangir Berker, Hava General Hüseyin Turgut, Süvari Generali Samet Saygın ilk anda sayılabilecek onlarca isimden bazılarıdır.
Azerin Azarbaycan da devlet sanatçısı. Der ki, Azeri demeyin Azerbaycan türkü deyin. Adamlar Türk olduklarını biliyor ve savunuyor. Kendini mi sevmeyecek. Bebekte takılıpta dünya kültüründen etkilenip kendi kimliğinden vazgeçen söz de Türk gençlerinden daha çok seviyorlar bizleri.