a)
(doğanın karnında sızı
bilen yok? yasak çiçekler mi yeşermiş
çok erkenmiş vakit
bilemezlermiş
I.
biz acıların zibende vak'anüvisleri
çığlığımızın kütüklerinde kayıtlıdır: miladımız yok
azaptan oyulmuş eğnimizi çarmıhlara yaslayan bizler deriz ki:
tarih atlaslarında yerimiz var
toplum haritalarında yok
ve tarihi bir uzun yürüyüş belleyip
kendi bedenlerini çıplak ayaklarla geçen bedevileriz
gaviye çöl gösterir hörgüçlerimiz vakkas
suskunluktur bedenimiz
ve her nedendir görülmez hurmaları eleyip
dünyanın musahipsiz dertlerine kederleniriz
gövdelerimiz saydamsa
çanlar içimizde
inceden inceye bakırlanan
ve bir pranga gibi bileklerimizi saran
hoyrat rakkas
bembeyaz gözünün kinli salyasında kırbaçlanan
ve her dem zimamdaran
küşteni tanrı der ki:
-bir okyanusun emzirdiği-
ben megara'da asa olalı beri bütün krallıklara
bütün takvimlerin miladı benim
köleci toplum
feodal toplum
kapitalist toplum
ve unutulursa benimle mücadele
sosyalist toplumun hatta
alnında taşıyacağı bir onursuz lekede yine ben hükmedenim
ve bir kere daha söylerim küttablar yazsın dehrin rahlelerine:
-firavun tohumlarıyla
her erkek kendi içinde kendinden daha büyük bir gassal taşır
erkekliğinin hamallığında her gılman bir musalla taşıdır
her dilde ve dokuzbin takvimde dokuzbin türlü ideolojide
gene kus-rıhlet çalınır
kus-rıhlet çalınır
çalınır
II.
biz ki kamburlarını acının piramitlerinden üreten ilk halkız
kus-rıhlet ile yatar
israfil borusuyla kalkarız
cedelgahın bin yolluk yolculuğunda
sabrın mahrem boyunduruğunda
yitirilmiş yurtlarını arayan
tarih dışı
toplum dışı
tebaayız
cennetten kovulmuş
dünyadan sürgün
ve kendi uzayına damgasını vurduğu gün
inkarsızlığı en mümkünsüz reayayız
her ağıt birer hayattan ibarettir destanlarımızda
çünkü hüzündür mahlasımız
ey ki
ikidüzlemli bir hayatın sıratcehenneminde
zenci gırtlaklarından koparılmış tellerin mutribi
-ateşten aydınlığında iksionun-
ve acının kirmeniyle dönen
ve taşıdığı günahı eğnine
çoğullaştıran bir süs gibi eleyen
ağır Mevlevi
yanlış yerlerde büyüyen
ve kendi toprağına kendini gömensin
biz yine de kaçırılmış bir şeyleri sakınmaktayız
sen ki utancını
içindeki hamamlarda terleten ve gizleyen
ve
ömürden artırdığı tüm zamanları silme cehennem bedevi
muammanın peşrevinde muallaktayız
tarih gömütlerini tunçtan ve habaya
alın teriniyse utançtan üretenleriz
ve deriz ki bilimin lisanıyla
mümkününce terimleriyle marksizmin
tarih takvimini yeniden yazmalar için hem de yeni milatlarla
sonuna dek proletaryanın yanındayız
çünkü biliyoruz ki
-biz devrim mecburları-
hiçbir yere kaçamayız
bir yere kaçamayız
kaçamayız
III.
Homeros kaç yüzyıl yaşadı
elbet ilyada da bağlanır bir gün
küşteni tanrı büker boynunu
mührü çalınır
kurur okyanus memeleri
kurur firavun tohumlarının mürekkebi
ve yaşanıldığından bunca kuşkusuz geceden sonra
geriye kalsa kalsa şu soru kalır;
çarmıhını yüreğinde taşıyan
ve her erkek bedeninde cesedini bulan
isa! Bitmemiş insandır
yaşadıkça tamamlanır