azatname

entry2 galeri0
    1.
  1. nick'imi borçlu olduğum, murathan mugan'ın sahtiyan kitabından enfes bir şiir.

    a)
    (doğanın karnında sızı
    bilen yok? yasak çiçekler mi yeşermiş
    çok erkenmiş vakit
    bilemezlermiş

    I.

    biz acıların zibende vak'anüvisleri
    çığlığımızın kütüklerinde kayıtlıdır: miladımız yok
    azaptan oyulmuş eğnimizi çarmıhlara yaslayan bizler deriz ki:
    tarih atlaslarında yerimiz var
    toplum haritalarında yok
    ve tarihi bir uzun yürüyüş belleyip
    kendi bedenlerini çıplak ayaklarla geçen bedevileriz
    gaviye çöl gösterir hörgüçlerimiz vakkas
    suskunluktur bedenimiz
    ve her nedendir görülmez hurmaları eleyip
    dünyanın musahipsiz dertlerine kederleniriz
    gövdelerimiz saydamsa
    çanlar içimizde
    inceden inceye bakırlanan
    ve bir pranga gibi bileklerimizi saran
    hoyrat rakkas

    bembeyaz gözünün kinli salyasında kırbaçlanan
    ve her dem zimamdaran
    küşteni tanrı der ki:
    -bir okyanusun emzirdiği-
    ben megara'da asa olalı beri bütün krallıklara
    bütün takvimlerin miladı benim
    köleci toplum
    feodal toplum
    kapitalist toplum
    ve unutulursa benimle mücadele
    sosyalist toplumun hatta
    alnında taşıyacağı bir onursuz lekede yine ben hükmedenim
    ve bir kere daha söylerim küttablar yazsın dehrin rahlelerine:
    -firavun tohumlarıyla
    her erkek kendi içinde kendinden daha büyük bir gassal taşır
    erkekliğinin hamallığında her gılman bir musalla taşıdır
    her dilde ve dokuzbin takvimde dokuzbin türlü ideolojide
    gene kus-rıhlet çalınır
    kus-rıhlet çalınır
    çalınır

    II.

    biz ki kamburlarını acının piramitlerinden üreten ilk halkız
    kus-rıhlet ile yatar
    israfil borusuyla kalkarız
    cedelgahın bin yolluk yolculuğunda
    sabrın mahrem boyunduruğunda
    yitirilmiş yurtlarını arayan
    tarih dışı
    toplum dışı
    tebaayız
    cennetten kovulmuş
    dünyadan sürgün
    ve kendi uzayına damgasını vurduğu gün
    inkarsızlığı en mümkünsüz reayayız
    her ağıt birer hayattan ibarettir destanlarımızda
    çünkü hüzündür mahlasımız

    ey ki
    ikidüzlemli bir hayatın sıratcehenneminde
    zenci gırtlaklarından koparılmış tellerin mutribi
    -ateşten aydınlığında iksionun-
    ve acının kirmeniyle dönen
    ve taşıdığı günahı eğnine
    çoğullaştıran bir süs gibi eleyen
    ağır Mevlevi
    yanlış yerlerde büyüyen
    ve kendi toprağına kendini gömensin
    biz yine de kaçırılmış bir şeyleri sakınmaktayız

    sen ki utancını
    içindeki hamamlarda terleten ve gizleyen
    ve
    ömürden artırdığı tüm zamanları silme cehennem bedevi
    muammanın peşrevinde muallaktayız
    tarih gömütlerini tunçtan ve habaya
    alın teriniyse utançtan üretenleriz
    ve deriz ki bilimin lisanıyla
    mümkününce terimleriyle marksizmin
    tarih takvimini yeniden yazmalar için hem de yeni milatlarla
    sonuna dek proletaryanın yanındayız
    çünkü biliyoruz ki
    -biz devrim mecburları-
    hiçbir yere kaçamayız
    bir yere kaçamayız
    kaçamayız

    III.

    Homeros kaç yüzyıl yaşadı
    elbet ilyada da bağlanır bir gün
    küşteni tanrı büker boynunu
    mührü çalınır
    kurur okyanus memeleri
    kurur firavun tohumlarının mürekkebi
    ve yaşanıldığından bunca kuşkusuz geceden sonra
    geriye kalsa kalsa şu soru kalır;
    çarmıhını yüreğinde taşıyan
    ve her erkek bedeninde cesedini bulan
    isa! Bitmemiş insandır
    yaşadıkça tamamlanır

    IV.

    yaşlanır her milat ve yeniden yazılır

    b)
    vakt erişmiştir
    belki bilinebilir.)

    (Şubat 1978)
    3 ...
  2. 2.
  3. harikulade güzellikte bir murathan mungan şiiri.

    "muammanın peşrevinde muallaktayız."

    diye bir söz geçer.
    öylesine etkileyici, öylesine güzel.
    6 ...
© 2025 uludağ sözlük