konserleri için gelmiş olduğu türkiye'de gaziantep ayağında facebook'a yüklemiş olduğu şu fotoğrafına ''ülkeme hem çok yakınım hem de çok uzağım, çok dokunaklı bir an'' yazan iran'ın yasaklı sesi...
sesine aşık olunabilecek ablalarımızdan biridir. ortadoğu dilleriyle söylediği şarkılar insana yaşadığı coğrafyayı hissettirir. türkçeyi de pek iyi kullanmaktadır. aynı zamanda matrix gibi filmlerin soundtrackinde de katkıları vardır. bu arada unutmadan, kendileri en güzel sese sahip iranlıdır.
üst düzey bir insan. bu başlığa ne kadar yazsam onu ne kadar tarif etmeye çalışsam az.
ancak yazıyorum, belki birileri onu tanır ve bağımlısı olur. ve ben de ''iyi ki o başlığa tıklamışım'' diyen adamın okuduğu entry'nin sahibi olurum. bu yazıyı okuyan da yönünü kuzeye döndüğünde sağ tarafında neler varmış onu görür, fark eder.
sesinin herhangi bir tarifi yok, vokallerin hepsi tüyler ürpertici, gerek vas ile gerekse solo olarak düzenlediği her latin rüzgarı insanın içine işler. tabi ki gereken ilgiyi görmez. tıpkı lisa gerard gibi. düşünsenize bazı insanlar azam ali sesini bir kere bile dinlemeden göçüp gidecek. dinleyipte bi bok anlamayanları saymıyorum bile. sizce de çok acı değil mi lan.
nickimi abode şarkısından esinlenerek aldığım muazzam bir sese sahip kadın şarkıcı. "sufi müziğinin modern bir türüdür." dediği Aşık Dertli'ye ait beni beni isimli alevi nefesini de harika söyler.
zaman ve mekan bağımsız olarak nerede duyarsam onun sesini; o an sanki bir çölde, çok sevdiğim birinin cenazesinde oluyorum. diz çökmüş, avuçlarımda kanlı kum sıkıp boş gözlerle etrafa bakıyormuşum gibi oluyor. bu hislerin iç mahsup kontrol raporunda referans organizayon biriminin yanlış gelmesi gibi antin kuntin şeylerle uğraşmamdan kaynaklandığını sanıyorum. kanlı kummuş, kafalar yürüdü yine.
kendi müziğini tribal, modern klasik diye tanımlayan mükemmel ses, ileri boyutlara hitap eden prodüksiyonlara imza atan yetenek. klas parçalarından biri için; endless reverie
the hunt şarkısının sözleri beni öldürüp öldürüp diriltmiştir:
haydi gidelim düzlüğe dedi biri
beriki, hangi düzlüğe dedi.
hani şu üzerinde tavşanların uyuduğu.
zaten köpeğim de çoktan hazır avlanmaya !
durdur köpeğini ve lütfen öldürme tavşanları.
çünkü o tavşanların uykusu, sevdiğimin uykusudur bana.
öyleyse dağa gidelim deyince birinci
hangi dağa dedi diğeri.
hani şu eteğinde geyiklerin koşuştuğu.
zaten köpeğim de çoktan hazır avlanmaya !
durdur köpeğini ve lütfen öldürme tavşanlarla geyikleri
çünkü o geyiklerin zerafeti, sevdiğimin zerafetidir bana.
o vakit bahçeye gidelim dedi, istekli
hangi bahçeye dedi bizimki
hani şu gölgesinde sülünlerin salındığı.
zaten köpeğim de çoktan hazır avlanmaya
durdur köpeğini ve lütfen öldürme tavşanları, geyikleri ve de sülünleri
çünkü o sülünlerin salınışı, sevdiğimin salınışıdır bana.
kaynağın başına gitmeliyiz o zaman dedi, ısrarlı
hangi kaynağa ? dedi öteki
hani şu başında güvercinlerin uçuştuğu.
zaten köpeğim de çoktan hazır avlanmaya.
durdur köpeğini ve lütfen öldürme tavşanları, geyikleri, sülünleri ve de güvercinleri
çünkü o güvercinlerin uçuşu, sevdiğimin kanatlanışıdır bana.
kayalıklara gidelim öyleyse
hangi kayalıklar ola ki onlar ?
hani şu tepesinde kartalların süzüldüğü
zaten köpeğim de çoktan hazır avlanmaya.
durdur köpeğini ve lütfen öldürme tavşanları sülünleri, güvercinleri ve kartalları
çünkü o kartalların süzülüşü, sevdiğimin süzülüşüdür bana.