çok güzel müzikler yapan bir ablamızdır. lakin geç tanıdık kendisini üstelik bursa da geçenlerde konser vermiş, gidemedik efendim. özrü bir borç biliriz.
bugüne kadar nasıl entry girmeyi unuttum dediğim güzel ses.. endless reverie şarkısı harikadır. sesi müthiştir. buckethead ile coma adlı parçası vardır ki şarkıda sadece leley leley diye durmadan vokal yapar ama öyle bir can verir ki, dinlemeye doyamazsınız.
insan olmadığını, başka bir gezegenden dünyaya bir görev icabı gönderildiğini düşündüğüm insanötesi varlık. bir insan sesi bu kadar güzel olamaz arkadaş, olmamalı. tüm dengeleri bozuyo çünkü, bir daha başka şarkıcıları dinleyemez oluyorsun, eskiden dinlediğin müzisyenlerden tiksiniyorsun.
kadın, sesini adeta bir enstrüman gibi kullanıyor. sanki keman dinler gibi dinliyorsun sesini. ama tabi çok daha mükemmeli, anlatamıyorum bile. ya da dur bırakayım o kendini anlatsın şurdan buyrun: http://www.youtube.com/watch?v=fAahiMDPSpk
ruh hastası. bir insan o felix diye şarkıyı neden yapar? ruh hastası olduğu için...
bir dönem bursa'da kız arkadaş ziyaretinin dönüşüydü. terk edilmiştim. dolayısı ile çok kırık bir şekilde dönüyordum geri. otobüs feribota girdi. gece yarısına yaklaşıyordu saat. sonbahar dönemi. hava açık. feribot ilerledi. en ucundayım ben de sigara tellendiriyorum. kulağımda da o felix çalıyor. sis vardı denizin ortasında. dolunay ve sis. inceden korkmuştum ama öyle bir sahneyi bir daha yaşayamam. isterim yine o muhteşemliği tekrar yaşamayı. o sahneye şahit olduğum anda terk edildiğimi falan unutmuştum. içimden "vay amına koyim lan şuraya bak yaaa" dedim hatta. sonra bi' sigara daha yaktıydım. bu da böyle bi anımdır işte.
* tesadüf eseri keşfettiğim, neden bu kadar geç keşfettiğime hayıflandığım ses tınısı sahibesi.
hem çok tanıdık hem hiç alışılmadık bir acı var sesinde, hiç gitmeyeceğinizi sandığınız yerlerde buluyorsunuz kendinizi bir anda. benden söylemesi.
o kadar müthiş bir insandır ki, o kadar güzel söyler ki, o kadar içtendir ki herkes için favori şarkısı farklıdır. tarz tamamen farklı ama örneğin 'motörhead'den favori şarkınız nedir?' diye sorsak herkes kuşkusuz 'ace of spades' cevabını verir. ama bu kadın öyle mi? her şarkısı başyapıt, her şarkısı mükemmel.
bu kadın hakkında yazılması gereken bir çok şey var ama bunları siz bulun. entrymi allah sesine zeval vermesin, grip bile olma emi diyerek sonlandırıyorum.
the hunt şarkısının sözleri beni öldürüp öldürüp diriltmiştir:
haydi gidelim düzlüğe dedi biri
beriki, hangi düzlüğe dedi.
hani şu üzerinde tavşanların uyuduğu.
zaten köpeğim de çoktan hazır avlanmaya !
durdur köpeğini ve lütfen öldürme tavşanları.
çünkü o tavşanların uykusu, sevdiğimin uykusudur bana.
öyleyse dağa gidelim deyince birinci
hangi dağa dedi diğeri.
hani şu eteğinde geyiklerin koşuştuğu.
zaten köpeğim de çoktan hazır avlanmaya !
durdur köpeğini ve lütfen öldürme tavşanlarla geyikleri
çünkü o geyiklerin zerafeti, sevdiğimin zerafetidir bana.
o vakit bahçeye gidelim dedi, istekli
hangi bahçeye dedi bizimki
hani şu gölgesinde sülünlerin salındığı.
zaten köpeğim de çoktan hazır avlanmaya
durdur köpeğini ve lütfen öldürme tavşanları, geyikleri ve de sülünleri
çünkü o sülünlerin salınışı, sevdiğimin salınışıdır bana.
kaynağın başına gitmeliyiz o zaman dedi, ısrarlı
hangi kaynağa ? dedi öteki
hani şu başında güvercinlerin uçuştuğu.
zaten köpeğim de çoktan hazır avlanmaya.
durdur köpeğini ve lütfen öldürme tavşanları, geyikleri, sülünleri ve de güvercinleri
çünkü o güvercinlerin uçuşu, sevdiğimin kanatlanışıdır bana.
kayalıklara gidelim öyleyse
hangi kayalıklar ola ki onlar ?
hani şu tepesinde kartalların süzüldüğü
zaten köpeğim de çoktan hazır avlanmaya.
durdur köpeğini ve lütfen öldürme tavşanları sülünleri, güvercinleri ve kartalları
çünkü o kartalların süzülüşü, sevdiğimin süzülüşüdür bana.
kendi müziğini tribal, modern klasik diye tanımlayan mükemmel ses, ileri boyutlara hitap eden prodüksiyonlara imza atan yetenek. klas parçalarından biri için; endless reverie
zaman ve mekan bağımsız olarak nerede duyarsam onun sesini; o an sanki bir çölde, çok sevdiğim birinin cenazesinde oluyorum. diz çökmüş, avuçlarımda kanlı kum sıkıp boş gözlerle etrafa bakıyormuşum gibi oluyor. bu hislerin iç mahsup kontrol raporunda referans organizayon biriminin yanlış gelmesi gibi antin kuntin şeylerle uğraşmamdan kaynaklandığını sanıyorum. kanlı kummuş, kafalar yürüdü yine.