‘Her kim kertenkeleyi ilk vuruşta öldürürse ona yüz sevap vardır. Kim de onu ikinci vuruşta öldürürse ona birinciden aşağı olmak üzere sevap vardır. Kim üçüncü vuruşta öldürürse ona da ikinciden aşağı olmak üzere sevap vardır’ buyurdu.”
Müslim 2240/147, Tirmizi 1511, Ebu Davud 5263, ibni Mace 3229, Ahmed bin Hanbel 1/420
sürekli öğrenmek, ilim yapmak, fakiri korumak, adaletle davranmak, kalp kırmamak, yetimi korumak, gıybet etmemek, yalan söylememek, işçiye hakettiği ücreti zamanında vermek gibi günümüzde az uygulanan unutulmaya yüz tutmuş sevaplardır.
herhalde, malını çıkar beklemeksizin dağıtabilmektir.
ben bunu başarabileni görmedim.
çünkü bahsettiğimiz öyle böyle bir dağıtmak değildir. mesela 3 evin varken birini bi zavallıya vermek ya da 100 bin liranın yarısını ihitiyacı olanlara dağıtmak.
olmuyor yapamıyoruz dağıtamıyoruz yoksa bu dünyanın kalıcı bir yer olduğuna mı inanıyoruz asıl hayatın ahiret olduğuna inanmıyoruz mu ?
sorsan herkes inanıyor ama bu dünyanın geçici malını mülkünü ihtiyacı olanlara veremiyor.
çelişkinin en büyüğü budur yani ahirete inanıyoruz ama dünya malı da vazgeçilmez bir gereklilik, öyle mi ?
büyük bir kısmının kaba etten sevap sallamak ile ilgili olduğu gözlemlenen sevap çeşididir. dünyada yapılmasını istediği şeyleri sevap diye yazıp tanrı kompleksiyle kıvranan din tüccarları ise bir başka başlığın konusudur.
sözünde durmak. bir isimde iki farklı hayat yaşamamak.
ölen vatandaşlar üzerinden siyaset yapmamak. en azından mezhepleri üzeriden...
kendi düşündüğün gibi düşünmeyenleri dışlamamak, onları fişlememek.
kendi yaşadığın mağduriyetleri öç alırcasına, masum oldukları halde başkalarına ödetmemek. suçsuz yere dava açtırmamak! aileleri parçalamamak.
sana dert anlatmaya çalışan köylü vatandaşa hakaret edip aşağılamamak.
kadrolara hep kendi düşündüğü gibi düşünen insanları almamak.
ekonomi iyiye gidiyor diyerek cari açığın büyümesinin üzerini kapatmak. yapılan kötü reformlardan dolayı zarara uğrayan ekonomik olgulardan dolayı vatandaşın sırtına faiz yüklememek.
gezi parkı direnişi dolayısıyla yaralanan insanlara caminin kapılarını açmak. siyasi görüşleri ne olursa olsun ve hatta apolitik olsunlar. insanlara insan oldukları, can oldukları için değer vermektir en basit tabiriyle.
dinci olmak değil dindar olmaktır mesele.
yoksa dinci olup ölümler üzerinden ve ölüler arkasından siyaset yapmanın müslümanlıkla yakından uzaktan alakası yoktur nazarımda.
şimdik bu başlık da yazılanlardan hiç birini anlamadım da sözlük, kertenkele öldürmenin sevabını hiç ama hiç anlamadım. allah'ın yarattığı aciz bir varlığı öldürmenin nasıl bir sevabı olabilir bilemedim ben. kertenkele dediğin hayvan zararsızdır, ısırmaz ve zehri yoktur, zaten insanda da korkar. sen hiç canı yansa bile insanın üstüne atlayıp zarar veren bi kertenkele gördün mü sözlük? ben de görmedim.en kötü durumunda bile sadece kuyruğunu bırakır ve kaçar!
ha deniliyorsa ki Hz. ibrahim ateşine odun taşımış ketenkele, ondan sevaptır. bu durumda ev hanımlarının alayı kafir oluyor. çünkü benim bildiğim türk kadını, efendimizin kafirlerden saklanmasını sağlamış olan örümceklerin canına okur. zira elektrik süpürgelerinde kertenkele öldürme aparatı değil, örümcek alma aparatı mevcut. korkup çığlık çığlığa kaçışmasını saymıyorum bile.
kısacası sözlük, en büyük sevap nedir bilmem ama, en büyük günah hurafe anlatımları din ile bağdaştırıp ona göre bir yaşam tarzı bellemek, onu biliyorum.
işte size süper ötesi bir sevap; sadece ben daha çok sevap kazanayım ayağına başkalarının sevap kazanmasını engelleme yada hiç değilse gölge etme yeter. bu kıyağımı da unutmayın. sevabı gene sizin olsun.