6-7 yıl boyunca bütün yatırımlarını tıpa harcamış, mesleğe başladığında rahat bir yaşam sağlamayı gönlünden geçiren doktordur. bir sağlık ocağında pratisyen dr. 1.35 milyar maaş ile işe başlar. bilmem ne banka müdürlerinin 10 binlerce dolar maaş aldığı ülkede gayet haklı bir istek belirtmiştir. bir baltaya sap olamayan göt beyinli bazı sözlük yazarlarına da malzeme olmuştur.
haklı olan doktordur. aynı zamanda para babalarına, kodamanlara, yeşil burjuvalara ses çıkaramayıp bir de üstüne allah razı olsun çekenlerin saldırdığı doktordur.
pratisyen hekim olmak için bile öss'de bir dünya puan alıp 6 sene üniversitede sürünmen gerekir. ki pratisyen hekim maaşı türkiye'de çoğu özel sektör çalışanına komik gelcek cinstendir. polis, öğretmen maaşı ile kafa kafayadır.
uzman olmak için ise hayatınızı yakmanız gerekir. 6 sene tıp eğitiminin üstüne, tıp uzmanlık sınavını kazanıp 4 sene daha eğitim almak, üzerine de 2 yıl mecburi hizmet yasasına göre, diplomanız devlet tarafından gasp edildiği için, devletin gönderdiği yerde çalışmak zoeunluluğunuz vardır. erkek olanların için genellikle uzun dönemden 1,5 yıl askerlik de ekleyin siz buna
yani bir uzman doktor olabilmek, eğitimi tamamlamak, yeri yurdu belli bir iş güc sahibi olabilmek için
6 + 4 + 2 + 2 = toplam 14 yıl harcamanız gerekir.
18 -19 yaşında üniversiteye girseniz, herhangi bir aşamada hiçbir şekilde sene kaybetmeseniz bile, ne halt olduğunuzu anlamanız 32 yaşınıza denk gelir.
bu kadar emek harcayan birini, devlette zorunlu olarak, 3 kuruş maaşa çalıştırmak hangi vicdana sığar merak ediyorum. sakın bana şu kadar alıyorlar falan demesin kimse, aldıkları paranın büyük kısmı döner sermaye ve bu para tamamen sübjektif ölçülere göre dağıtılan bir para. söz gelimi başhekim hastanenin masraflarını gerekçe göstererek bu parada büyük kesintiye gidebiliyor.
merak ediyorum doktorlara bu kadar giydiren insanlar, bu şartlar altında bu kadar emek harcamak isterler miydi? zannetmiyorum.
aldıkları paranın, gördükleri eğitime oranla az olduğunun farkındayım ama "haftalık 25 saatlik çalışma süresinin 35 saate çıkarılmasına tepki gösteren radyoloji uzmanları" diye bir ibare duyunca kafam attı. 25 saat dediğin dediğin nedir ki? sen o kadar eğitim görmüşsün, kendini eğitmişsin tamam da o yüce bilgilerini insanlarla haftada 35 saatliğine paylaşamıcaksan -ki 35 bile çok az Türkiye şartlarında- keşke hiç okumasaydın. 6 yıllık tıp eğitiminden hiç de kolay olmayan mühendislik eğitimi alan, haftada 60 saat çalışan ve 1000 tl maaş alan insanlar var bu ülkede.
radyoloji uzmanlarının aldıkları radyasyonun etkisinden dolayı özel bir durumları varmış tabii. 35 saat çok olabilir o zaman. bilemiyorum. konuyu uzmanlarına bırakıyorum. ama hiçbir uzman benim elim, kolum, bacağım çekilirken orda bulunmuyor. zaten o radyasyona her seferinde maruz kalsalar muhtemelen gelecek nesillere güzel miraslar bırakamazlardı.
hayatı toz pembe görüp bir anda metalik gri ile karşılaşan doktordur. eee hayat ibret-ül versitedeki gibi değil.
-abi ne var yaa hayat kolay
-okulu bitiririm 4 sene sora
-3-5 milyara bi iş bulurum
-30 yaşıma kadar hayatımı yaşarım
-sora 18 lik bi çıtırlar evlenirim abiii..
-ne kasıyosunuz kii bu kadar anlamıyorum abiii
-hayat kolay..... *
siz olmasanız sir ne olurdu diye merak ettiğim başlık. Zira ilk başta okurken "hayda ne oluyor, kim bu?" dedim, gördüm, tam sayfa değiştireceğim, yorumlara gözüm ilişti.
Kendi haline bırakın şu garibanı, anası babası bir klavye almış zaten tek oyuncağı bu.
Ha lan bu sir komünüst! değil miydi? eşitliği götümüzden yorumlayalım işçi maaşı verelim olur mu sir? kasımpaşalılık var sen de de mi lan çakal!*
