ilazkız rumuzuyla internette sosyal platformlarda varlık gösteren masa ve kafka okur gibi dergilerde yazıları ve şiirleri çıkan hanım kızımız.
(babasız kızlar korosuna... bir çığlık...)
Bu ay masa dergisinde aşağıdaki şiiri yayımlanmıştır
Bir sancı, bir sanrı, bir sanı
Hepsinden daha fazlası, hareler ve haleler...
Gözlerimi kapadığımda kurduğum düşleri
resmetmeye çalışıyor fakat yetiremiyorum.
ilk önce adını söylüyorum, ilk önce senin adını
ilk sana aşık olacakmışım, sonradan öğreniyorum,
Senin elimi tutman her şeyden öte, senin bakışın, hele ki senin bakmayışın,
Sonra senin istesen de bakamayışın...
Mavi,yeşil, ela, kahverengi ve en son toprak rengi gözlerin...
Bir insan hayatta kaç kez göz göze gelebilirse hepsi kadar...
Bebekmişim; hatırlamıyorum, doğduğumda sevindiğini söylüyorlar,
kız demiş sevinmişsin, kızım diye sevmişsin
öyle diyorlar,inanıyorum
Kendimden biliyorum
Kalp sadece yaşamak için atmıyor o dönem hızlanıyor
Sevinç sanıyorum bazılarını, aşk diyorum kimilerine
bazıları da ne büyük acı.
-öyle sanıyorum-
Aynada daha da büyüyorum, artık elimi tutma
kolunda daha şık duruyorum,
Hem boyum da boyuna denk.
Korkuyor,çekiniyor ama en çok seviyorum.
Sonra hayat diyorlar, ona uyuyorum.
O koşuyor ben onu geçme telaşında...
Ben siyahlaştıkça sen beyazlaşıyorsun.
Toprak rengini mi? Acaba hiç aklıma getiriyor muyum?
Hele ki bir gün toprak olacağını bana hiç söylemiyorlar,
Söyleseler inanır mıyım, bilmiyorum.
Zaten bana söylemiyorlar,
Ben kalabalıktan anlıyorum,
Bu kadar insan düğüne gelir ancak,
Düğününmüş meğer baba, bilmiyorum
Öyle upuzun yatılır mı,
Hem de tahtanın üstünde
Hem yüzünde kapalı
O soğukta üstünde sadece bir bez,
Olmaz baba diyorum, daha yeni başladık,
Nereye gidiyorsun?
Tüm sesimle, tüm sessizliğimle o sevdiğin
Saçlarımın her teliyle çığlık atıyorum.
Neden kalkmıyorsun?
Etrafındaki kalabalığa kızıyorum,
Ben seni yatağında bıraktım baba, sen tabutta ne arıyorsun?
Olmaz, kabul etmiyorum.
Yine mi şaka?
-Yıllar geçti ama şaka biliyorum-
Benden önce varıyorsun köye,
Yine uzanmış yatıyorsun, yahu baba kalksana.
Baba gözlerini açsana,
Çıkarsana elini, tutsana beni.
Baba...
Senin ağabeyimin omzunda ne işin var,
Baba, kardeşim küçük, nasıl taşısın seni?
Baba...
Sesm kısıldı baba, neden kalkmıyorsun?
Bu kadar çok mu toprak olmak istiyorsun?
Ben değil miydim senin çiçeğin?
Başka çiçeklere mi can olmak istiyorsun?
Kar yağar, üsürsün baba,
Yağmurda ıslanır saçların,
Ba-ba, ilk sözcüğüm, sana diyorum.
Gideceksin belli, duymuyorsun.
Döndüremiyorum.
-
Yüzünü açıyorlar,
Öpeyim ne olur, diyorum,
Öp tabi, diyor hoca.
Üşümüşsün ya baba,
Yüzüne, içimin ateşinden bir gözyaşı damlıyor en son.