sayın köşe yazarı, daha dogrusu
köşe. öncelikle belirtmek isterim
ki probleminiz ülkemizde mevki
sahibi olan yada oldugunu sanan
bayanlarımızı kapsayan bir
durum. farklı oluşum ve kitleleri
hedef alan bu kişiler bu sayfalar
da yazılanlar arasından, toplumun
genelinin kabullenmedigi,
benimsemediği olguları cımbızla
çeker ve onlara karşı kendine
malzeme olarak kullanır. ' ölünün
arkasından su testisi su yolunda
kırıldı' yazmışlar girişiyle olaylara
düz mantıkla yaklaşma ve
yurttan sesler korosu misali
yavan cümleler kurarak köşe
mesaisini bitirme. bu yazarlıgın bu
kadar ucuz ve samımıyetsız
olması degil de nedir? bu yüzden
akıllarda sadece köşe olarak
kalacaksınız.
gururla ölmek için sevgiliden ayrılıp uyuşturucu komasından ölmek gerekiyormuş. bizde öyle yapalım belki 3. sayfada haber olup ayşe özyılmazer tarafından haklı bulunuruz.
önce lafa bakarım laf mı diye başlayan cümleyle bu yaşımda ergenliğin dibine vurmuş gibi atarlı cümleyle tepki verip göz kırpıp geçeceğim eleştiridir.
ayrı bir kılım şu yabancı dünya çapında tanınan biri ölünce benimseyip savunma triplerine. şehitler? reklam olmaz, tutulmaz çünkü konuşmazsınız fazla bu konuda. hiç konuşmuyor diye tepki almayacak kadar konuşulur, yazılır, rahatsız oluyormuş gibi yapılır. sözlüklere sarılır sonra konu bulamayan. sözlükler şöyle sözlükler böyle. biz sözlüklerden çıkıyoruz hala sözlük kitlesiyle prim yapmaya çalışıyor insanlar.
sorarım size, yok lan ne soracam ortada herşey zaten.
ahanda sırasıyla orta;
müzik denemesi
reklam*
başarısızlık
yazı denemesi
destek
reklam*
başarısızlık
ayşe özyılmazel ve amy winehouse' u eleştirenlerin aynı kafa yapısında olduğunun ispatıdır.
ayşe özyılmazel: " sözlükçüler..." genelleme.
amy winehouse' u bilip bilmeden boklayanlar: " iyi oldu geber..."
aslında ayşe özyılmazel bi konuda haklı. sözlüklerde her boku ben bilirim edalı çok fazla yazar var ve bence bunların çoğu yumurta kıracak yeteneğe ve özgüvene sahip olmadıkları için ekmeğin içine kaşar koyup yeniden bilgisayarlarının başına oturuyorlar. ama bu, kendisinin de belirttiği gibi herkesi yargılama hakkı vermez özyılmazel' e. bu arada entry girmeden önce haberi okursanız iyi edersiniz. gerçi haberi okumayan adam entryi nasıl okuyacak o ayrı ya neyse. ayşe özyılmaz üzerinden entryler okuyorum bu başlıkta sabahtan beri.
özetle ayşe özyılmazel' in yanlış bi kadın oluşu sözlüklerdeki yanlışlıkların doğru olduğu anlamına gelmez, ama ona sözlük yazarlarının tamamını boklama hakkı vermez.
not: amy winehouse' un ölümünde uyuşturucu izi bulunmadı.
o dönem kötü sözlükte yazar olduğumdan benim entrymi okumamış olacak. ayşe hanım, lütfen ama, lütfen, bakın lütfen diyorum.
--spoiler--
anaları babaları ölmüş gibi üzüldüler. ama yalan attılar:
20:11 facebook iletisi : amy olmadan hayat çok anlamsız, kimseyle konuşmak istemiyorum.
20:14 facebook iletisi: hahahaha. koptum yaa. hayat çok güzel.
bokunu çıkardılar:
" balicinin, tinercinin önde gideniydi. iyi oldu geberdi ".
kendilerini fazla kaptırdılar:
" bugün herkesi profil fotoğrafını amy yapmaya davet ediyorum ".
''elveda'' tarzı bir yazı yazmıştı bu kadın. defolup gideceği izlenimi vermişti ama tek derdi para değilmiş. para + şöhret istiyor abla. ikisini de elde etmeden gideceği yok anlaşılan.
kendisine söylenen sözlere cevap veremediği için, amy winehouse'u kullanarak sözlük yazarlarına giydirmiştir. kısacası amy'nin üzerinden kendini aklamaya çalışmış, ama bunu yaparken kendini daha da boka sokmuştur. kanser olan bir kadının kocasıyla fingirdeyen bir insana ahlak dersi vermenin de pek düşmeyeceğini düşünüyorum. sonuç olarak kendini aklarken bile ölmüş bir insanı kullanıyor ki eminim kendisi de aynı yorumları yapmıştır amy'nin arkasından. ha 'su testisi' lafı doğru mudur? değildir o ayrı mesele. ama bunu irdeleyecek kişi ayşe özyılmazel midir? o kesinlikle değildir.
yersiz bir davranıştır. koskoca gazetenin koskoca köşe yazarı olmak daha iyi birikimler ve farklı bakış açıları gerektirir. Çok ucuz bir yazıdır efendim. düşünce özgürlüğünün sözde savunucusu olup düşünen insanlara ağır ithamlarda bulunmak tezattır bir kez.
zamanla pişecektir deyip bu ayıbını telafi etmesini umduğum köşe yazarı, bir ayşe özyılmazel yazısıdır.
annem kimseyi eleştirme başına gelir der o yüzden ayşe hanımı eleştirmeyeceğim ama arkadaş hıncal uluç defne joy foster'ın öölümü sonrasında demedi mi su testisi su yolunda kırılır diye niye buna dil uzatamadınız da paso sözlük yazarlarına bulaşıyorsunuz.bizim niye püskevitimiz yok anne...
aile yıkan kadın rolüne soyunmuş, ahlak tacirliği yapan birinin "sözlük yazarlarına" laf giydirme çabasına düşmüş olmasını da reklama bağlıyorum.
gözümde, doğada yaşayan herhangi bir canlının bu sene çiftleştiği eşini nasılki seneye arayıp bulmuyorsa, bu aile yıkan, ahlak tacirliği yapan kadınların yaptıkları da aynıdır.
yanlış anlaşılmasın, ben ayşe özyılmazel'e laf söylemiyorum, kendisini çok severim.
sadece lafım, aile yıkan, kocasını karısından boşandırıp evlenen, sağda solda gazete köşelerinde ahlak pazarlamasına soyunan, modern orospulardan, kanı bozuk vicdansız fahişeleredir benim lafım. amına koyayım öyle yazarlığının da, evliliğinin de..
Yazacak konu, sataşacak kişi bulayıp, bi kaç gündür gündemde olmayan çirkin hayatını, utanılası kimliğini; insanlara tekrardan anımsatıp, kendine olan nefretleri tazeletmek için yapılan bir eylemdir.
migros'un reklamıyla nihayete eren gereksiz eleştiridir. ayrıca insanlar (ayşe'yi dışarıda tutarak söylüyorum) "su testisi su yolunda kırılır" yorumuna neden bu kadar celallenir ki? su testisi değirmen yolunda mı kırılıyor ki? su testisi hakikaten de su yolunda kırılır. ha dersen ki tamam testi kırıldı ama testide en azından su vardı, biraz da iyi tarafından bakalım, ona eyvallah ama bir insan fikrini söylediği için de hedef tahtası haline gelmemelidir. amy adında bir kadın gitti, boşuna kavga edip migros reklamıyla bağlıyorsunuz, hiçbirinizin varlığından haberdar değildi amy.
içine düştüğü durumdan sıyrılmak için dikkatleri, sözlük yazarlarına çekmeye çalışan komik... ne olduğu belli olmayan şey. sanırım sadece bir insan olduğu için saygıyı hakediyor. yalnız orada olsaydık terlik fırlatabilecek gibi yazmış... yakında ağlayacak gibi görünüyor.
benim anlamadığım nokta şudur. sözlük yazarları oturdukları yerden herhangi birini kafasına göre eleştirme hakkını kendilerinde görüyor. bir sanatçının -o ya da bu şekilde- bir emek harcadığı bir filme, kitaba, şarkıya, türküye neyse artık herhangi bir şeye bok gibi olmuş diyebiliyor. ayşe özyılmazel'in evliliği, tuba büyüküstün'ün hamileliği konusunda fikir belirtme hakkını kendinde görebiliyor. bu yapıldığında hiç sorun yok da ayşe özyılmazel kendince bir konuda suçlu gördüğü bir kesimi eleştiri yazısı yazınca sorun oluyor.
vay efendim ayşe nasıl yazarmış, ne hakkı varmış. sen dünyadaki herhangi bir insanın istediği takdirde gayet rahat erişebileceği bir platformda bu kişi hakkında istediğin şeyi yazabiliyorsun. istersen ayşe özyılmazel'i eli kanlı acımasız cani olarak yazabiliyorsun. kanser üzerinden kadını durmaksızca eleştirebiliyorsun. e, o da bunu yapabilir pekala. söylediklerinde çok saçmalayabilir, yalan konuşabilir, gerçekleri çarpıtabilir ya da bilip bilmeden konuşabilir. sen yapabiliyorsan o da yapabilir.
biz nedense ayşe özyılmazel'in yazdıklarının içeriğini tartışmak yerine kadının yazıp yazmama hakkını tartışıyoruz.
ha, yazısına gelince, aklın yeni mi başına geldi ayşeciğim diyorum kendisine.
sen bugün ekmeğini hıncal'ın sana açtığı kapıyla kazanıyor olabilirsin. bu susmanı gerektirmez. hatta bu adama ilk dur'u sen demeliydin. bu sebeple şimdi konuşmanın hiçbir anlamı yok ve benim gözümde yazdıkların da değersiz. defne joy daha mı değersizdi amy'den?
