kendisini alemin dürüstü sanan, ahlaksızlık abidesi, yuva yıkan, öğrendiği bir kaç kelime ile bize caka satmaya çalışan, bu sıcak havalarda erimemesi için kendisine dikkat etmesi gereken küflenmiş kaşar teyzemizin zırvalığıdır. yazdığı yazının * sonunda yaptığı migros reklamı için, ayrıca ne kadar ücret aldığını merak ettiğim karaktersizlik duayeni kişinin safsatasıdır.
az önce yazısını okuduğumda ne kadar dangalak bir kadınmış dedim içimden amy winehouse kendi canına kıyması için hiç sordunuz mu bir sebebi var mıdır diye böyle saçma sapan bir şey olamaz hayatta insanın hiç bir neden olmamalı kendi canına kıyması için ki zannetmiyorum o kadının hiç bir nedeni yoktur sevdiğin işi yapıyorsun aç değilsin, açıkta değilsin, sevenlerin var ne bunalımlar var hangi birisi yaşamını sonlandırmayı düşünmüş bakalım....
kimse ahlak bekçisi değil, ayşe hanım merak buyurmasın. "hiç sordunuz mu intihar etmesinin sebepleri ne?" gibi absürb bir cümle ile kendi canına kıyan birisini savunmuş. tamam ölen bizi alakdar etmiyor. eyvallah. lakin intiharın haklı gerekçeleri var ise nedir bu gerekçeler? ayşe hanım anlatsın ve yer yüzündeki özellikle de ülkemdeki sıkıntılı, depresif arkadaşlar baksınlar. belki onların da intihar etmeleri gerekir. gerekçesiuyanlar sıraya girerler ve ayşe hanımın başl işaretiyle sırayla altın vuruş yaparlar. bir de ayşe hanım ahlaktan bahsediyor ya buna da bittim. ülen kanser hastası diye lavuğun biri karısını terketmeye kalkıyor sen de fırsattan istifade babanın abi diyeceği yaştaki adamın koynuna atıyorsun kendini. eminim senin de haklı gerekçelerin vardır.
benim anlamadığım nokta şudur. sözlük yazarları oturdukları yerden herhangi birini kafasına göre eleştirme hakkını kendilerinde görüyor. bir sanatçının -o ya da bu şekilde- bir emek harcadığı bir filme, kitaba, şarkıya, türküye neyse artık herhangi bir şeye bok gibi olmuş diyebiliyor. ayşe özyılmazel'in evliliği, tuba büyüküstün'ün hamileliği konusunda fikir belirtme hakkını kendinde görebiliyor. bu yapıldığında hiç sorun yok da ayşe özyılmazel kendince bir konuda suçlu gördüğü bir kesimi eleştiri yazısı yazınca sorun oluyor.
vay efendim ayşe nasıl yazarmış, ne hakkı varmış. sen dünyadaki herhangi bir insanın istediği takdirde gayet rahat erişebileceği bir platformda bu kişi hakkında istediğin şeyi yazabiliyorsun. istersen ayşe özyılmazel'i eli kanlı acımasız cani olarak yazabiliyorsun. kanser üzerinden kadını durmaksızca eleştirebiliyorsun. e, o da bunu yapabilir pekala. söylediklerinde çok saçmalayabilir, yalan konuşabilir, gerçekleri çarpıtabilir ya da bilip bilmeden konuşabilir. sen yapabiliyorsan o da yapabilir.
biz nedense ayşe özyılmazel'in yazdıklarının içeriğini tartışmak yerine kadının yazıp yazmama hakkını tartışıyoruz.
ha, yazısına gelince, aklın yeni mi başına geldi ayşeciğim diyorum kendisine.
sen bugün ekmeğini hıncal'ın sana açtığı kapıyla kazanıyor olabilirsin. bu susmanı gerektirmez. hatta bu adama ilk dur'u sen demeliydin. bu sebeple şimdi konuşmanın hiçbir anlamı yok ve benim gözümde yazdıkların da değersiz. defne joy daha mı değersizdi amy'den?
içine düştüğü durumdan sıyrılmak için dikkatleri, sözlük yazarlarına çekmeye çalışan komik... ne olduğu belli olmayan şey. sanırım sadece bir insan olduğu için saygıyı hakediyor. yalnız orada olsaydık terlik fırlatabilecek gibi yazmış... yakında ağlayacak gibi görünüyor.
migros'un reklamıyla nihayete eren gereksiz eleştiridir. ayrıca insanlar (ayşe'yi dışarıda tutarak söylüyorum) "su testisi su yolunda kırılır" yorumuna neden bu kadar celallenir ki? su testisi değirmen yolunda mı kırılıyor ki? su testisi hakikaten de su yolunda kırılır. ha dersen ki tamam testi kırıldı ama testide en azından su vardı, biraz da iyi tarafından bakalım, ona eyvallah ama bir insan fikrini söylediği için de hedef tahtası haline gelmemelidir. amy adında bir kadın gitti, boşuna kavga edip migros reklamıyla bağlıyorsunuz, hiçbirinizin varlığından haberdar değildi amy.
Yazacak konu, sataşacak kişi bulayıp, bi kaç gündür gündemde olmayan çirkin hayatını, utanılası kimliğini; insanlara tekrardan anımsatıp, kendine olan nefretleri tazeletmek için yapılan bir eylemdir.
aile yıkan kadın rolüne soyunmuş, ahlak tacirliği yapan birinin "sözlük yazarlarına" laf giydirme çabasına düşmüş olmasını da reklama bağlıyorum.
gözümde, doğada yaşayan herhangi bir canlının bu sene çiftleştiği eşini nasılki seneye arayıp bulmuyorsa, bu aile yıkan, ahlak tacirliği yapan kadınların yaptıkları da aynıdır.
yanlış anlaşılmasın, ben ayşe özyılmazel'e laf söylemiyorum, kendisini çok severim.
sadece lafım, aile yıkan, kocasını karısından boşandırıp evlenen, sağda solda gazete köşelerinde ahlak pazarlamasına soyunan, modern orospulardan, kanı bozuk vicdansız fahişeleredir benim lafım. amına koyayım öyle yazarlığının da, evliliğinin de..
annem kimseyi eleştirme başına gelir der o yüzden ayşe hanımı eleştirmeyeceğim ama arkadaş hıncal uluç defne joy foster'ın öölümü sonrasında demedi mi su testisi su yolunda kırılır diye niye buna dil uzatamadınız da paso sözlük yazarlarına bulaşıyorsunuz.bizim niye püskevitimiz yok anne...
yersiz bir davranıştır. koskoca gazetenin koskoca köşe yazarı olmak daha iyi birikimler ve farklı bakış açıları gerektirir. Çok ucuz bir yazıdır efendim. düşünce özgürlüğünün sözde savunucusu olup düşünen insanlara ağır ithamlarda bulunmak tezattır bir kez.
zamanla pişecektir deyip bu ayıbını telafi etmesini umduğum köşe yazarı, bir ayşe özyılmazel yazısıdır.
kendisine söylenen sözlere cevap veremediği için, amy winehouse'u kullanarak sözlük yazarlarına giydirmiştir. kısacası amy'nin üzerinden kendini aklamaya çalışmış, ama bunu yaparken kendini daha da boka sokmuştur. kanser olan bir kadının kocasıyla fingirdeyen bir insana ahlak dersi vermenin de pek düşmeyeceğini düşünüyorum. sonuç olarak kendini aklarken bile ölmüş bir insanı kullanıyor ki eminim kendisi de aynı yorumları yapmıştır amy'nin arkasından. ha 'su testisi' lafı doğru mudur? değildir o ayrı mesele. ama bunu irdeleyecek kişi ayşe özyılmazel midir? o kesinlikle değildir.
''elveda'' tarzı bir yazı yazmıştı bu kadın. defolup gideceği izlenimi vermişti ama tek derdi para değilmiş. para + şöhret istiyor abla. ikisini de elde etmeden gideceği yok anlaşılan.