bu ülkede kimlerin yazar oldugu gercegidir aslında. ve maalesef evet yazardır.
linkten ilgili yazısını okudum kıskandım lan.. ben bir kızı opmüştüm 5 yaşındayken de babam öldürüyordu lan. millete bak lokantada sevgilisiyle başbaşa yemek yiyiyor. vay abura koyim şans mı desek ne desek bu işe bilmiyorum. kızın baba da bravo sevinmiş amk. bu medeniyet cagdaslık falan degil. medeniyetin ne demek oldugunu bilmeyen cahil insanlarda bunları okuyup medeniyet bu diyor ona yanıyorum.
ben pink seviyorum diyen bir kız çocuğu yetiştiren birinden bahsettiğimiz için gerçekten çarpıcı bir durum.
ayrıca (bkz: i said saçlar no dedim)
ekleme: aboov en fenası sondaymış. date movie'mi seyredelim ne lan.
türkçe yazım kurallarından bir haber insanın türkiye'de en çok okunan gazetelerinden birinde köşe yazarlığı yapmasıdır. acı gerçektir. zaten gerçekler hep acıtır. ne biliyim bize giriyor bir yandan ondan heralde acısı.
kızının ilk randevusu, sevgilisiyle muhabbeti, seks hayatı... açıkçası merak etmiyorum. okumuyorumda. kırk yılın başında ekşi sözlükte veya uludağ sözlükte bahsi geçtiğinde bu kadar insan niye çemkirmiş bu kadına diyerek açıp okuyorum. sonra anlıyorum hiçbir şey kaybetmediğimi. ayşe arman sadece bir örnek. vakt-i zamanında hülya avşar'da kendi kızına dergisinde yazı yazmasına izin vermişti. zehra bebek bile köşe yazarı oldu biz olamadık. yazık bizim kalıbımıza.
her yazan insanın yazar olmadığı açıkça ortadır. kimse kimsenin cinsel hayatını merak etmez. merak ediyor veya kendi cinsel hayatının merak edildiğini düşünüyorsa akıl sağlığından şüphe ederim. madem bir bok yiyorsun yarı ingilizce yarı türkçe ne olduğu belli olmayan bir dilde yazma yazılarını. tabi ayşe arman ve onun gibilere bu gazatelerde yer veren insanlarıda sorgulamak lazım.
insanı çaresiz bırakan, ama nasıl yaa ifadelerimizi donuk bırakan gerçek.
bu arada yazıyı bir daha okudum (evet bunu başardım) ve bir ayrıntıyı daha farkettim. bacak kadar çocuğa da kredi kartı kültürünü aşılamayı başarmışlar. bravo.