''ay çiçegi günese asik olunca gülmektem kirilmis bütün bitkiler.''günes gökyüzündeki tahtindan bir an bile ayrilmaz.kudretli ve ulasilmazdir.sen kim, o kim.vazgeç bu sevdadan''demisler hep bir agizdan.ay çiçegi sesini çikarmamis.sevdali gözlerini dikmis günese;bakmis bakmis bakmis.
uzun müddet hiçbir seyin farkina varmamis günes, nihayet bir gün,ay çiçeginin bakislarini hissetmis üzerinde.önce geçici bir heves sanmis ama zamanla yanildigini anlamis.ay çiçegi öyle inatçiymis ki,günes tahtini nereye çevirse, yilmadan usanmadan o yöne çevirmis basini.
derken bir ögleden sonra, artik bu takipten bikan günes sapsari gazabiyla kavurmus ay çiçegini.daha ay çiçeginin üzerinde simsiyah duman tüterken, insanlar akin etmis olay mahalline.''yasasin!''demis içlerinden biri.''simdi ne güzel çitleriz bu aski''
ayni gece televizyonun karsisinda acikli bir filme gözyasi dökerken, çitlemisler ay çekirdeklerini..''
(bkz: elif şafak)
elif şafak'ın mahrem adlı kitabında anlattığına göre; ayçiçeği güneşe aşıkmış.. diğer çiçekler de hep bununla dalga geçermiş, o koskoca güneş sana mı bakacak diye..güneş buna bakmayı bırakın, sonunda ayçiçeğinin bakışlarından rahatsız olup, ne bana bakıp duruyosun diyip ayçiçeğini sıcaklığıyla yakmış. çekirdekleri o yüzden siyah olurmuş ve ayçiçeği de aşkından vazgeçmemiş hala hep yüzünü güneşe dönermiş.