az önce bir vesileyle dinleme fırsatı bulduğum kişi. dinlemeden önce daha iyi geliyordu Dinledikten sonra anlatıklarında bir samimiyetsizlik hissi hissettim.
Bir şeylerde rol yapıyor ama kendini de bu role inandırdığını düşünüyorum.
ama sesindeki konuyu siklememe tavrı kulağımı çok tırmaladı amk. anlattıklarının tamamını dinleyemedim.
bu kadar hiçlik istiyorsa tavsiye; hiçbir şey yapmabilir.
Yukarıdaki yorumumla hiçbir şeyi anlamadığımı gösterdim, tüm hikayeyi kaçırdım sanırım.
Hala flu tv bünyesinde nasıl barınabildiğine şaşırdığım entel herif, bakın entelektüel demiyorum entel diyorum ikisi arasında çok fark var. ilker abi bu adama video çekmen için biri kafana silah dayıyorsa göz kırp bilelim abi. kitaplarını okumadım bir şey diyemeyeceğim ama videoları gerçekten hiçbir şey vaat etmiyor, üstelik kasıntı ve yapmacık konuşma tarzıyla çekilmezlik düzeyini arttırıyor. Alper Hasanoğlu ile olan videosuna bile tahammül edemedim gerisini siz düşünün. Yılmaz Erdoğan'ın "keşke gelsen" şiirini eleştirdiği videosunda şiirde geçen "senin benim olmanı çok seviyorum." dizesine "neden insanları sahipleniyoruz, insan eşya mı? Olduğu gibi sevsek olmaz mı?" Minvalinde politik doğrucu bir yorum getirmişti, işte o anda keşfettim sığlığını, şiirden de anlamıyor üstelik. Böyle post modernist bakış açısıyla şiir mi yazılır Aytuğ?
Flu tvdeki en boktan videoların sahibi. Ulan ilker ulan ilker, hani program yapacağın insanları iyi seçiyordun la? Hani hitabeti kuvvetli insanlarla işler yapmak istiyordun? Bu herif direkt kitabın hakkındaki yorumları ezberleyip dümdüz bir şekilde ezberden okuyor. (bkz: swh) insan kendi cümlelerini katar, ne bileyim vurgulamaya, tonlamaya dikkat eder, doğal olur... aytuğ hıyarı robot gibi.
'edebi kaygım yok'' diyerek kitap çıkarmıştır ama edebi değeri olmayan çok satan kitapları da eleştirmekten geri durmamıştır. yani idealist değildir fesattır.
internetteki edebiyat sayfalarından topladıklarıyla, youtube'ta bir edebiyat programı(!) çekmiştir. yetmemiş bunları kitaplaştırmıştır. komşumun ergen oğlunun internetten topladığı sözlerle kitap çıkarmasını hatırladım. he programda önerdiği kitaplara dair de üç satır yorum yapmamıştır bu arada. tuhaf değil mi?
enes batur'un kitap yayınlamış olanıdır. biraz duygu sömürüsü, biraz anlaşılamıyorum halleri ile ''bayağı'' bir kitle oluşturmuştur. bu arada enes batur'un samimiyeti ve saflığı bunda yoktur.
17 yaşında erdal erene ithaf ettiği ben hep 17 yaşındayım adlı kitabı diğer kitapları gibi ikinci adam yayınları tarafından basılmıştır. Türkiyenin en genç yazarı olarak bilinir. ilk kitabı 1000 adet olarak basılmış kitabı çok ilgi görmemiş hatta kitapçılardan yayınevine geri gönderilmiştir ,fakat daha sonra talk showlara ve çeşitli edebiyat programlarına çıkacak kadar ilgi görmüştür.''Ben hep 17 yaşındayım'',''Ağladı ve göz yaşlarını öptüm '' ,''Ben, hiçbirşey'' ve ''Duvar'' isimli dört kitabı vardır. yazarın bu sene sürgün adında yeni kitabı çıkacaktır.
17 yaşında, benim 50 yaşında alamayacağım yolun fazlasını almış. daha ben kitap yazma planları yaparken 15 yaşında ilk kitabını yazmaya başlamış, şimdi ben bu şahsa kötü dersem tanrı beni çarpmaz mı. 50 yaşında boyum kadar kitap yazmış olacak bu hızla giderse. aynen devam. siz de gölge etmeyin yeter ipnalar. gezi lafını duydunuz hemen " tü ka ka " oldu. çakma popcu mustafa ceceli'ye ayılıp bayılanların hepsi birer edebiyat eleştirmeni olmuşlar. unutmayiniz ki sizler seda sayan'ın entellektüel kabul edildiği bir ülkede yaşıyorsunuz. akıllı olun!
Tanımam etmem bu adamı ama sabahın köründe kargalar kahvaltılarını dahi etmeden sol frame i işgal etmesine sebebiyet veren insan kılıklı yüzünden soğudum, nefret ettim yahu.
bir yayın evide bunun bir yalan olduğunu açıklamış,
---
ikinci Adam Yayınlarının tüm yazarları bilinçli olarak yanılttığı ve büyük bir aldatmacaya imza attığı en önemli konulardan biri de Aytuğ Akdoğan ile ilgili söylediği yalanlar. Şimdi bu konuyu belgeleriyle inceleyelim:
ikinci Adam Yayınlarının sitesinde Aytuğ Akdoğan isimli yazar sürekli ön plana çıkarılmaktadır. Yayınladıkları dergide, sitelerinde, fuarlarında sürekli Aytuğ Akdoğan posterleri ve yazıları vardır. Aytuğ Akdoğanın kitabının 10 bin adet satıldığı, rekorlar kırdığı, fuarlarda kuyruklar oluşturduğu, kitaplarının baskı üstüne baskı yaptığı açıklanıyor. Peki bunlar doğru mu? Elbette doğru değil. Şimdi belgeleri ile birlikte incelediğimizde nasıl büyük bir kandırmacanın olduğunu göreceksiniz.
ilk olarak 21 Nisan 2012 tarihli ekran görüntüsüne bakıyoruz. (ekran görüntüsü 21-nisan-) http://www.ikinciadamyayinlari.com.tr isimli sitede bu tarihte şöyle bir cümle var. Aytuğ Akdoğanın ilk kitabı Ben Hep 17 Yaşındayım tam 10.000 adet sattı... evet bu cümle yazılı. Yine devam ediyoruz ve 22 Haziran 2012 tarihli site görüntüsüne bakıyoruz. (ekran görüntüsü 22-haziran) Bu görüntüde ise Aytuğ Akdoğan ile ilgili ifade aynen şöyle Aytuğ Akdoğanın ilk kitabı Ben Hep 17 Yaşındayım 8500 adet sattı.
Sizce de çok ilginç değil mi? Nisan ayında 10 bin adet olarak açıklanan satış rakamı Haziranda 8500 olarak açıklanıyor. On bin adet satılan bir şey daha sonra nasıl olur da 8500e düşer? Dikkat ederseniz burada dağıtım rakamları değil satış rakamları açıklanıyor.
Daha da ilginci ikinci Adam Yayınları ilerleyen zamanlarda bu ifadelerin tamamını kaldırıyor ve şöyle yazıyor: Aytuğ Akdoğan'ın Ben Hep 17 Yaşındayım adlı kitabı 3.baskıya geçiyor...
Evet güncel ifade bu. Şuan ikinci Adam Yayınlarının sitesine girdiğimizde bu ifadeyi görüyoruz. Ne 10 bin var ne de 8500 adet. Hiçbiri yok.
Ama asıl bomba bu değil. Asıl bomba bu kitabın açıklanan satış rakamı kadar basılmaması. (Bandrol belgesi a-2) parantez içindeki bandrol belgesinden de gördüğünüz gibi bu kitap sadece 3000 basılmış. Evet, resmi belgeden de gördüğünüz gibi kitap sadece ve sadece 3000 adet basılmış. Daha sonra da 500 adet basılmış. Yani toplamda 3500. Şimdi ikinci Adam Yayınları ve Aytuğ Akdoğana soruyoruz. 3500 adet basılan bir kitabı nasıl oluyor da 10 bin adet satabiliyorsunuz?
Bu sorunun bir cevabı yok. Ortada açık bir yalan var. Zaten ikinci Adam Yayınları da yalanın dozunu fazla kaçırdıklarını fark edip 10 bin olarak açıkladıkları satış rakamını önce 8500e düşürdü sonra da rakam telaffuz etmeyip 3. Baskıya hazırlanıyor diye bir açıklama yaptı.
Buradan açık ve net bir şekilde soruyoruz. Sürekli pohpohladığınız ve rekorlar kırdığını iddia ettiğiniz Aytuğ Akdoğanın Ben Hep 17 Yaşındayım isimli kitabı kaç adet satıldı? Faturaları ile kanıtlayınız. Biz iddia ediyoruz ki bu kitap bin adet dahi satılmadı. Yani ilk baskısı bitmedi. O halde soruyoruz. Aytuğ Akdoğan ve ikinci Adam Yayınları niçin yalan söylüyorsunuz? Niçin bin adet dahi satılmayan bir kitabı 10 bin sattık diyorsunuz? Niçin birinci baskısı satılıp bitmeyen bir kitaba 2. Ve 3. Baskı yapıyorsunuz? Amacınız nedir?
Ayrıca Aytuğ Akdoğanın medyaya yaptığı açıklamalar var. Bunlardan birkaçını inceleyelim. Bilgiağı.net isimli site Aytuğ ile röportaj yapmış lütfen siz de paylaştığımız bu röportajı okuyun. (bilgilagı isimli dosyayı paylaşalım) gördüğünüz gibi kitabının 10 bin adet basıldığı, daha çıkmadan 2000 adet ön sipariş aldığı, çok satıldığı vb. şeklinde açıklamalar var. Elbette bunların hepsi sahtekarlık. Kitabın 10 bin basılmadığı ve satılmadığını biz belgeleri ile kanıtladık. 2000 adet ön sipariş aldıkları vs. yine büyük bir yalan. Bırakalım 2000 adet ön siparişi 20 adet dahi ön sipariş aldıklarını kanıtlayamazlar. Çünkü ne ön sipariş var ne de kitabın satıldığı var. 2009 yılında yayınlanan bu kitabın şuan kitapyurdu.com isimli Türkiyenin en büyük kitap sitesindeki satış rakamı sadece 89. (http://www.kitapyurdu.com...d=464039&sa=168755231 ) linke tıkladığınızda siz de görebilirsiniz. 5 yıl boyunca sadece ve sadece 89 adet satılmış olan bu kitap için ikibin ön sipariş aldık, on bin sattık diyorlar. El insaf...
Lafı uzatmaya gerek yok. ikinci Adam Yayınları da Aytuğ Akdoğan da açık ve net bir şekilde insanları KANDIRMAKTADIR. (Eğer aksini ispatlayacak belgeleri varsa lütfen göndersinler yayınlayacağız.)
Son olarak şu noktaya değinmek istiyoruz. Aytuğ Akdoğanın bu işte hiçbir suçu olmayabilir. Belki yayınevi kendisini kandırmış ve bu rakamları kendisine söylemiş olabilir. Açıkçası biz de Aytuğ gibi gelecek vadeden bir yazara böyle yalanı dolanı yakıştıramayız. Belgeleri ile kanıtladığımız bu spekülasyondan haberi yoksa ve yayınevinin kurbanı olduysa lütfen açıklasın ve yargı yoluna başvursun.
Son olarak paylaşacağımız bir belge de ikinci Adam Yayınlarının Aytuğ Akdoğan konusunda ne derece büyük yalanlar söylediğinin bir başka görüntüsü.
Lütfen ikinci Adam Yayınlarının resmi facebook sitesindeki şu paylaşımı inceleyin.
Sizin de gördüğünüz gibi yalanın bini bir para. Güya Aytuğ Akdoğanın kitabı içişleri Bakanlığı tarafından yasaklanmış, hem yayıncı hem de yazar hakkında dava açılmış, kitap toplatılmış. Sonra mahkeme kitabı beraat ettirmiş. Yalancılıkta sınır tanımayan bir kurum olan ikinci Adam Yayınlarından masallar...
Buradan açık ve net bir şeklide duyuru yapıyoruz. Lütfen bu kitabın toplatıldığını gösteren içişleri Bakanlığı emrini ve daha sonra mahkemedeki beraat kararını açıklar mısınız? Elbette açıklayamazlar çünkü bunlar tamamen yalan. Aytuğ Akdoğanı bir efsane bir idol yapmak için uydurulmuş palavralar.
Bizim üzüldüğümüz nokta ikinci Adam Yayınlarının bu yalanları üretmesi ve Aytuğ Akdoğan gibi o dönemler daha reşit dahi olmayan bir çocuğu bu yalanlara alet etmesi. Biz müdahale etmesek bu yalanlar hangi boyuta ulaşacaktı merak ediyoruz. Heralde Amerika Birleşik Devletleri bu kitabın toplatılmasını aksi durumda savaş ilan edeceğini açıkladı, falan diyeceklerdi.
ikinci Adam Yayınları ve Aytuğ Akdoğanı (tabi bu kandırmacadan haberi varsa) kamuoyundan özür dilemeye davet ediyoruz.
Aytuğ Akdoğan. Zamanında çok fena hayranıydım bu yazarın. "Yazar mı dedim? Alışkanlık işte" (uludağsözlük). O bir çocuk. Yani en azından Türkiye'deki yaş ortalamasına göre öyle. Bir adet kitap yayınladı. Henüz 17 yaşındaydı, 18'ine yakın zamanda bastı.
Bu yaşta nasıl yapabiliyor diyordum. Kolay değil, hayır kesinlikle değil. Ama inandığım ve sevdiğim şeylerin araştırmasını da yapmayı severim. işte buraya kadardı benim bu çocuğa karşı hayranlığım...
14'ünden itibaren yazmaya başlamış biri. Bir blog sayfasının yazarlığıyla. (aytugakdogan.blogspot.com) yazıları fena değil. Ama üslup, konu içeriği ve kendini muhteşem görme arzusu bütün yazdıklarını silmiş, üstüne nefret duygusunu oluşturmuştu. Sadece bende değil bu öfke falan. Sözlüklerde de var. Forumlarda da. Sözlük demişken, uludağ, itü, ekşi, fü sözlüklerin hepsi bu kişiden bahseder. Ama hepsi aynı zamanda "sözlüğümüzde de yazmaktadır" cümlesini atlamamayı da ihmal etmezler.
Tipe öl! Bir de taç takmış.
Sağda solda çok fazla övgü yazısı buldum zamanında. "Değer aga, bu çocuk değerli yani" dedim. Öğrendim ki sözlüklerin her birine rüşvet teklif etmiş, sahte profil açıp yazarlık yapmış ve kendi için "çok iyi çocuk" tarzı yorumlar yazmış. Facebook Hayran Sayfası açtırmış ve ayda bir birkaç resim koydurtmayı unutmamış, üstüne bir de bilgiler kısmına "Fotoğrafları kendisinden izin alınarak facebook profilinden alınmıştır" yazdırmış bu.
Anlatacak o kadar çok şeyim var ki bu çocuk hakkında, her birine değinip geçeceğim. Araştırma yaparken başlarda inanmamıştım. Hatta Google'a ismini girdiğimde 4. sırada olan bir başlık vardı A.A. Kandırmacası diye. Okuduğumda çok mantıklı gelmeyen ama inandırıcı bir başlıktı. Şimdi yok bu site. Ama şöyle yazıyordu: "Ailem kavga ettiğinde odama çekilip bunları kaleme alıyordum, kitabımda bu tür şeylerin olduğundan haberi olmayan annem 'oğlum kitap çıkardı' diye komşulara götürdüğünde, 'eyvah rezil olduk!' diye tepki göstermişti" diyor Aytuğumuz. Dışarıdan bakıldığında iyi aile tablosu. Fakat bu çocuğun yazdıkları annesiyle babası kavga ettiğinde odasına çekilip yazmadığını gösteriyor.
Birazdan neler yazdığına gelicem. Türkiye'nin En Genç Yazarı 17 yaşındaki Aytuğ Akdoğan tam bir sahtekâr. Bununla alakalı bir sözlükte şöyle yorum yapılmıştı. "Bence bu haliyle hayranı olunur: 'Helal olsun bu yaşta neler yapmış ...' demek lazım"
Yaptıkları: uludağ, ekşi ve incisözlüklere rüşvet teklif etti. Çeşitli yerlerde sahte yazarlık yapıp kendini övdü (misal r10.net). Hayran sayfasını kurdurup (hatta belki de kurup) kendisinin sonradan haberi olmuş gibi yaptı. Vikipedi'de kendi başlığını açtı. Blog sayfalarıyla anlaşıp kendisi hakkında yazı yazdırdı. Yazılarıyla değil daha çok resimleriyle ön plana çıkmayı tercih etti. Sürekli yalan söyledi. Olmadığı şeyleri olduğunu iddia edip "fotoğraf sanatçısı, model ve oyuncu"yum dedi. Kendini Seo'cu diye tanıtarak onlarca kişiyi kandırıp kayıplara karıştı.
Gelelim anlattığı şeylere. Hayranı olduğum zamanlar 2-3 gazete ve siteye röportaj verebilmeyi adını duyurabilmeyi, sadece kendinin yaptığı reklamlarla başardı. Hatta CNN'e 7 dakikalık söyleşi yapmayı da. O sıralar röportajlarını baştan sona okudum. Ama o zamanlar bile kıllandım. Niye mi? Çünkü çocuk çok artist. Akşam'a verdiği röportajında başlığa şunları yazdırmıştı: Aşk ve din felsefesi yazmam normal. Bu genç ne kadar normal. 17 yaşındaki kerata, açıklamasını şöyle yapıyor: "Bu yaşta bu kadar çok şeyi nasıl yazdığımı merak ediyorlar en çok. Dört tane sevgilim oldu, incil'i ve Kuran'ı okudum, hem aşk hem de din felsefesi alanında fikrimin olması anormal bir durum değil yani. Bana küçümser şekilde gülümseyenlere önce kitabımı okuyun diyorum"
Bu açıklamayı "Boyundan büyük bir işe kalkışmışsın' diyen oluyor mu?" sorusuna karşılık yaptı. Şu artistliğe, havaya bak. Bir arkadaşım Sagopa'ya laf yetiştirmeye çalışan yeniyetmeye "Ulan sen kimsin!" diye bir başlık yapmıştı. Aynısını şimdi ben yapmak istiyorum. "Her yazar gibi tanışmak isteyenler oluyor" falan diyor. "Bana küçümser bakana kitabım diyorum". Kuran'ı ve incil'i okumuş, Tanrı'yı iyi bilirim ve hakkında da yazarım, ne var ki diyor. Saçmalığa bakar mısın sen? 4 kızla çıkıp aşk nedir bilirim diyor, o rekoru 10 katı kırmış arkadaşlarım var, gıkları çıkmıyor. Röportaj için adres de bu: http://www.aksam.com.tr/2...sefesi_yazmam_normal.html
"Karşı tarafı tanıma" taktiği nedeniyle çıkardığı Ben Hep 17 Yaşındayım kitabını aldım. Ama nerden bilebilirdim ki blogunda yazdığı yazıların aynısını kitabında yayınlayacağını? Ne anlamı kaldı kardeşim? Bir de demez mi blogumda yazılanların yüzde 30u var sadece kitapta diye. Sen nasıl bir yalancısın? Sırf insanlar kitapta başka şeyleri bulacaklarını düşünerek alabilirler diye böyle bir işe kalkışılır mı? Şüphesiz senin aklın bayağı yerinde. Böyle oyunları alanında uzman zor düşünür be. 19 yaşına geldiğinde başka bir kitap çıkaracağını söyleyen Aytuğ hala blogunda yazmaya devam ediyor. Eee sen yine aynısını yapacaksın. Hayır her şeyi geçtim kitap ismine değinmek istiyorum. Ben Hep 17 Yaşındayım, 80 devriminde hiç suçu olmadığı halde idam edilen darbe kurbanı bir gence ithafen yazılmış bir şiirin ismi. Aytuğ ise aynen şu şekilde nitelendiriyor: 80 devriminde hiç suçu olmadığı halde idam edilen darbe kurbanı Erdal Eren'e ithafen yazdığım yazının ismi. Onun yaşayamadıklarını yaşayarak yazıyorum. Sahtekarlığın daniskası.
Hazır sahtekârlık demişken, ünlü ve beğenilen insanların taklit edildiğini biliriz. Herhangi bir sosyal paylaşım sitesinde sahte profiller yapılarak, kendisini oynayan kişiler vardır. Bu onun çok iyi işler (!) yaptığını gösterir... işte Aytuğ'umuz da düşünmüş düşünmüş başka ne yapabilirim diye. 5 adet profil bastırmış Face'e. Diğer sosyal siteleri bilemem.
Sözlük maceraları muhteşem bu arkadaşın. Rüşvet verme isteği, uludağsözlük yöneticileri tarafından tasdiklendi. Ancak yine de uludağ'da onu öven birkaç yazar var, aynen itü'de olduğu gibi. Zaten Bilgiagi.net'te yaptığı röportajında da sevdiği siteler istendiğinde sadece sözlüğe odaklanan ve sadece iki tane sözlük ismi veren birinin sözlerine ne kadar inanılır bilmiyorum. Sözlüklerde Türkan Saylan'ın torunu olduğu iddia ediliyor. Bilmem ne kadar doğru ama haklı olmaları mantıklı.
Kendini aşırı üstün görüyor bu arkadaş. Arkadaş? Lafın gelişi. Artistin teki: Hareketlerinden hoşlanılmayan biri için söylenen halk deyimi. Kitabının arka kapağındaki yazıdan alıntı: "istediğiniz ya da beklediğiniz şeyleri yazıp yazmadığımdan emin değilim, tek bildiğim içimden geldiği gibi yazdığım. Bence olması gereken de bu olduğu için seveceksiniz yazdığım bu kitabı. Beğenmediyseniz baştan okumalısınız, gene beğenmeyecek olursanız, başaramamışımdır". iddiası çok büyük. 17 yaşında ya, blog yazıları var ya, biraz ilgi gördü ya, kendinin reklamını yaparak, kendini yaladı ya, Facebook'ta onun sahtekarlıklarını bilmedikleri için sayfasına üye olan 5500 kişi var ya, 4 sevgilisi olduğu halde aşkı tanıdı ve din kitapları okuyarak Tanrı'yı anlattı ya, beyefendi tam bir dahi oldu. O yüzden diyor ki; "Beğenmediysen bi daha oku. Bak yanlış yapıyosun. Böyle bir bünye. Hala anlamadıysan salak diycem, hayranlardan tepki görürüm, o yüzden ben yanlış yapmış olabilirim yani. O çok küçük bir ihtimal ama olabilir"
Ve sözlüklerden çok beğendiğim bazı alıntılar...
bir webmaster forumunda 13 yaşında seocuyum diye dolanıp 100 lercesini dolandıran çocuk
facebook'taki en son tatil fotolarını görünce dayanamayıp arkadaşlığıma son verdiğim kişi. sigara migara tamam da bebe'nin triplerini izlemek gereksiz
kendisine dair övgü dolu sözler sarfeden facebook kullanıcılarının % 90'ı fake, sözlük kullanıcılarında bu rakam maalesef henüz % 70'lerde seyreyliyor... ha gayret delüganlı
aktinde r10.net sitesinde dolandırmadığı kullanıcı kalmamıştır. ayriyetten bu adam ağzına geleni saymıyan da kalmamıştır.
dünün dolandırıcısı bugünün edebiyatçısı oldu.
kendisi bi o kadar havalı, kibirli ve her b.ku biliyorum havalarındadır
Resimleriyle ön plana çıkıyor. Yazıları ve resimleri. 51 adet sayfasında fotoğraf var, yarısı kadar blogunda, 2 katı kadar da tüm blogların ve forumların toplamında var.
Ajda Pekkan'ın falan hayranı olduğunu söylüyor. Bu yorumdan anlamam gereken şunlardır:
1) Ajda Pekkan gibi büyük birinin ilgisini çekersem, belki beni afişe edebilir.
2) Ajda Pekkan'ı dinliyorum dersem, insanlar bana daha ılımlı bakacaklardır. Yorumları şöyle olur: Vaay, zamane gençleri dinler miydi? Her açıdan karlıyım. Her açıdan, yaşasın!
3) Ajda Pekkan'ın hayranları benimle ilgilenebilir.
4) Ajda Pekkan'ı dinleyen genç çocuk diye haber bile olabilirim.
Aytuğ Akdoğan çok terbiyesiz bir çocuktur. Yaşına rağmen; içkisi, sapıklığı, azgınlığı, karşı cinse olan düşkünlüğü, dilinin bozukluğu, ahlaksızlığı, kibri, toplumdan arınmış kişiliği onu yerin dibine batırmıştır. Sen daha gençsin be arkadaşım. Akıl yaşta-başta diyaloğuna hiç dalmayalım da zaten savunma için, gereksiz. Çünkü bir ahlak vardır, insanın bi standartı vardır, kendisinin ne olduğunu bildiğinbir seviyesi vardır. Sen, tabuları mı yıkıcan yoksa, kendinden tiksindirecen karar verememişsin. Bu ne düşüklüktür ya. Ne iğrenç (!) bir insansın, kişiliksiz! Hakaret davası açsa bile benim kazanacağım bir durumdasın...
Aytuğ Akdoğan'la konuştum. Ve kesinlikle yalan söylemiyorum. Her şeye el basar, birileri üzerine yemin bile edebilirim. Ama bunu şanslı kişilerdenim diye demiyorum. Çünkü birazdan diyaloglardan bahsedeceğim. Değeri yüksek o konuşmaların. Şimdi bu kendini yazar sana üslupsuz, adapsız ve 17 yaşına olmasına rağmen her pisliği yapan genç ünlü oldu ya, ünlü olanlardan da hayranlarıyla konuşmaz ya, bu tam tersini yapıyormuş. Ama herkesle değilmiş safsataları falan filan. Msn adresini hiç çekinmeden veren biri kendileri. Ben de bundan nasiplendim tabi. Arkadaşla bi muhabbet başlattım. işte ben senin yazıları beğendim falan diye. Sanki severek okuyan biriymişim gibi davrandım. Alışık o bunlara * Sonra dedim senden şikayetçiyim. Bu dakikadan sonra Aytuğ'u köşeye kıstırdım, çünkü arkadaş onunla ne konuştuğumun fotoğraflarını internete yayabileceğim konusunda emin. O yüzden benimle temkinli konuşuyor ki zaten farkındayım bana siz diye hitap etmesinden. Çünkü yaşıt olduğumuzu da söyledim ona. Nerde kaldık, şikayetçilikte. Nedir dedi isteğiniz? Bak dedim. Kalemin muhteşem ama seni beğenmiyorum, özellikle kendini bilmişliğin seni bitiyor. incil ve Kuran'ı okuyup din alanında uzmanlaştığını düşünmen ve bununla ilgili yazılar yazma ihtiyacın beni delirtiyor dedim. Kalıbımı basarım bunları yazdım ona. O da bana benden isteğiniz nedir dedi. Konuşmak dedim, gel tartışalım. Beni en çok takıldığı mekana davet etti, gel kahvemi iç falan. Taksimde bir bar. Mekan da ona aitmiş gibi, benim alana malana... iyiden iyiye nefret ettim bundan. Böyle bir görüşme yapmak için hayran sayfasına iyi birisin ama sahtekarlığın bu özelliğini geçiyor dedim, öyle davet etti. Aynı zamanda arkadaşlarından çıkardı. Bu msn görüşmesinin ardından, "Bana arkadaşlık ilet, fotoğraflarına bakıp, senin tanıyayım" dedi. iyi diyip geçtim.
Bir daha da şükür görüşmek nasip olmadı. Ama fırsatımız olsa niye açarım böyle bir sürü konu ona. Bu tartışmacı, sert üslup ve birilerine yargılayıp ne olduğunu söyleme arzusu genetik. Babamdan kaptığıma eminim.
Gelelim yukarıdaki resme. Oradan okunmuyor olabilir, şöyle yazıyor: Burada yazan her şey gerçek dışı, taraflı ve abartılı yazılmıştır. Bunu yazan kim bilmiyorum ama benim gibi düşünen biriymiş. Aytuğ, Vikipedi'de kendi başlığını açtığında, kendisi hakkında uzuuun bir yazı bulunuyordu. Kısmen okudum. Ancak Vikipedi'ye üye biri olarak bize her gün damga gibi vurulan şey, Vikipedi'nin asla taraflı yazıyı kabul etmeyeceğiydi. Kesinlikle taraflı ve abartılı bir yazı vardı orada. Bu resmi çektiğim zaman uzun bir yazı bulunuyordu orada. Şimdi tekrar bakınca * (Hala çok gülüyorum) şöyle bir şeyle karşılaştım: http://img197.imageshack....g197/1160/aytuakdoan2.png
Eğer yanlış saymadıysam üç kez "Burada yazan her şey gerçek dışı, taraflı ve abartılı yazılmıştır" yazısının silinip tekrar konulduğunu gördüm. En sonunda duruma müdahale eden Vikipedi ekibi de buna böyle bir çözüm getirme gereği duymuş. Kayda değer olmayan bilgi olarak geçmiş ismi.
Özet geçelim: 28 Temmuz 2010da 6. madde gerekçesiyle ve Kayda değer olmayan kişi, grup veya sayfa ibaresiyle silinen sayfa, yine BiRiLERi tarafından tekrar açılmış. Ancak 9 Ocak 2011de SAS kararı adı verilen Sayfayı silme öncesi tartışarak ortak kanıya ulaşmanın aldığı karara göre Silinmeye aday sayfalar/Aytuğ Akdoğan olarak tekrar silinmiş. Ama bu da hiçbir şey. Sayfa yine silinmiş. Nereden mi biliyorum? Genel 4 - Daha önce silinmiş içerik olarak bilinen uygulamada bir sayfadaki, büyük ölçüde benzerlik taşıyan herhangi bir isimdeki sayfa ve içerikleri, SAS kararı örnek alınarak silinir. Yani benzer sayfa (kanaatimce birebir benzerlikte) açılmış ancak Genel 4 kararı ile silinmiş.
keşke sadece yazılanlar abartılsa, son zamanlarda yazarlar ve hayatları sizce de biraz abartılmıyor mu? Aytuğ ile benim de konuşma fırsatım olmuştu fakat bana hiç burada bahsedilen gibi 'artist' gelmemişti. Bu yazılanlardan sonra ise birazcık şoktayım, ne diyeyim. Neyse kitaplar okunsun, yazarlar ayrıntıda detay kalsın.
Ağladı ve Gözyaşlarını Öptüm isimli kitabından oldukça etkilendiğim bir yazar. Hakkında yaşının yazarlık için fazla küçük olduğu düşüncesiyle acımasızca kötü yorumlar yapılan yazardır aynı zamanda. Yahu arkadaş, adam ortaya bir şeyler koyabilmiş en azından. Anasının karnından yazar olarak çıkacak değil ya. Üstelik az önce ismini zikrettiğim kitabındaki cümleleri de oldukça kaliteli bence. Yaşa değil yaşanmışlığa bakmalı
yazdığı şeyleri beğeniyorum. sürüklüyor insanı ve her yazdığı şeyde sonunu merak ediyorum. insanlar tarafından fazlaca eleştiriye maruz kalmış genç yazar. e bu kadar eleştiri alınırsa; bu ülkeden yazar çıkmaz, şair çıkmaz. Daha destekçi mesajlar verilmeli aytuğa... seviyorum kendisini ve yazdıklarını. Nice genç yazarlara...