aytuğ akdoğan

entry68 galeri10 video1
    25.
  1. aslında bi skim bilmeyen yazardır. yazar mıdır? o da ayrı bi tartışma konusu.
    3 ...
  2. 26.
  3. önceleri yazılarını severek okuduğum, kendisini büyük bir ilgiyle takip ettiğim, falan filan ettiğim ama bir ay sonra konuşma çabalamalarımın sonunda poposunun gayet yukarlarda olduğunu gördüğüm insanoğludur.
    hayranlarına daha kibar davranmalısın aytuğ. yoksa okur kaybedersin haberin ola.
    1 ...
  4. 27.
  5. Yazılarını beğenip okuduğum fakat kendisini övdüğü konusunda yorum yapmamayı tercih ettiğim genç insan.
    0 ...
  6. 28.
  7. en genç yazar mı bu?

    (bkz: şişirme)
    (bkz: sahte unvan bu)

    gerçek en genç yazarımız rana demiriz'dir. kitabı basılanlar arasında en küçük odur.

    (bkz: rana demiriz)
    0 ...
  8. 29.
  9. Ben hep 17 yasindayim isimli kitabını henüz okuyamadığım bu sözlüğe de üye yazar.

    Kendisi ile ilgili bir araştırma yaptım. inşallah bu satırları bir yerden bir sekilde okuyordur. Araştırmalarıma dayanarak dile getirmek istediğim bazı seyler var:

    Ben yasım itibari ile (ki yasim 31) bugüne kadar çok insan gördüm, çok insan tanıdım. Kendisini yakinen tanımam (inşallah bir gün tanismak nasip olur) ama tek cumle ile hayran kaldım.

    Niye hayran kaldım peki? Duruşuna, kendine özgü dünya görüşüne hayran kaldım. Bana göre yasının çok ötesinde bir olgunluğa sahip. Hani karşılıklı oturup iki kelam laf etsem sadece duruşundan ve dünya görüşünden dolayı 3 üniversite bitirdiğini sanırım. Hatta sanmam düşünürüm.

    Az önce dedim ya inşallah bir yerlerde bir şekilde okuyordur diye, iki çift lafım var. Bu başlık altında hakkında yazılan olumsuz yazılara sakın ola kafayı takma. Çatlak sesler illa ki olacaktır. Sana düşen bu çatlak seslere kulaklarını tıkamak ve önüne, ileriye bakmak. Bu sayede basarıya kısa sürede ulaşırsın.

    Yolun açık olsun.
    3 ...
  10. 30.
  11. yaşadığın semti birkaç cümleyle anlatacak olsaydın neler söylerdin? sorusu üzerine;

    "istanbul eşcinseldir, hem ağır ağabey hem de güzel bir kadındır. güzel olduğu için koca götlü diyerek onu ezmeye çalışırım kendimce, öyle ki ilkokuldan beri sevdiğim insanlarla uğraşırım. o zamanlar sınıfta sevdiğim kızın kafasına silgi atardım. o silgi seni seviyorumdu aslında. ikili ilişkilerde en başından beri yanlıştım. bugün ise size toplumla nasıl uyuşamadığımı anlatıyorum. umarım yakında tanrıyla da aram bozulmaz. neyim kaldı sanki ondan başka. istanbul mu? bizim gökdelenlerimizin yanında gecekondularımız vardır. halka çok benzer yapılar. aralarında uçurum vardır ama sonunda hepsi aynı caddeye çıkar." demiştir.
    1 ...
  12. 31.
  13. Aytuğ Akdoğan. 18 Ağustos 1992, Kocaeli Karamürsel doğumlu.

    ilk defa henüz 17 yaşında çıkarttığı ve Erdal Eren'e ithaf ettiği Ben Hep 17 Yaşındayım (Aralık 2009) adlı deneme kitabıyla isminden söz ettiren Aytuğ Akdoğan aynı zamanda devlet ve vakıf tiyatrolarında iki yıldan fazla süredir aktif olmakla beraber Mavi Jeans, Diesel gibi gençlik markalarına modellik yapmaktadır. Umur Talu, Nilay Örnek ve Tuna Kiremitçi gibi ünlü köşe yazarlarının köşelerinde kitap hakkındaki yorumları ve Cnn Türk kanalında Rıdvan Akar'a konuk olması ile basının ve halkın ilgisini çekmeyi başarabilen Aytuğ aynı zamanda Türkiye'nin En Genç Yazarı unvanına sahiptir.

    Yazılarında genel olarak normlara karşı gelip onları eleştiren, toplum bilimini ve ilişkileri ele alan ve karakter analizleri yapıp ruhsal çözümlemelere ulaşmaya çabalayan konuları ele alır. Varoluşçu felsefeyi ilgilendiren konular ve tanrı ve doğa aşkına övgüleri içeren izlenimci yazılara da sahiptir. Subay çocuğu olmasına rağmen ironik bir şekilde antimilitarizmi savunur.

    En çok dikkat çeken yazılarından birisi olan "Ve Tanrı ilk Defa Gösterdi Kendini Henüz Yaşayan Bir Çocuğa" adlı fantastik kurgusu ve aydınlanmacı hareketleriyle beğenilen bu ufak senaryosu bugünlerde DOT tiyatrosunda oynanmaya hazırlanmaktadır. Yazıda problemli ve bölünmüş bir aileden çıkan oğlan çocuğu ile tanrı bir rakı masasında karşılıklı sohbet etmektedir, diyalogları oldukça şaşırtıcı ve anlamlıdır. Kitabın son bölümünde yer alır.

    Ölüm, yaşam ve intihar gibi kavramlar hakkında yaptığı şu açıklamayla dikkat çekmiştir:

    insanın elinde bir intihar seçeneğinin olması güzel bir şey. Mesela bir kuş hiçbir zaman intihar edemeyecek. Çünkü kanatları onu fazlasıyla yaşama bağlıyor. Nasıl atabilir ki kendini koca bir binadan aşağıya? Ancak basınçtan patlayana kadar yukarı ve daha yukarı uçması gerekli ölmesi için ya da gene yükseklerde bir yerlerde bir uçağın onu katletmesini beklemeli. Bizim kanatlarımız yok ama ölüm konusunda onlardan daha özgürüz. Tabii onlar olan bitenlerin ne kadar farkındalar ki daha fazla yaşamak istemesinler tartışılır. Bu dünya pek de hoş bir yer değil hatta bazen tanrıya "Olmamış bu!" demek istiyorum ama sevilebilir. Bu yüzden artık bu tür şeyleri düşünmemeyi düşünüyorum...

    kaynak: vikipedi
    1 ...
  14. 32.
  15. peyami safa demişti ki:

    -yaşlanarak değil yaşayarak tecrübe kazanılır; zaman insanları değil, armutları olgunlaştırır.

    bu sebeple yaşına aldanarak hâkir görülmeyi hak etmediğini düşündüğüm bir arkadaş aytuğ. tefekkürü bilip de uygulayan bu arkadaş, çoğumuzdan daha cesur bir şekilde yolunda sağlam adımlarla ilerliyor. ve bilirim ki düşünmeyen insanlar eşek gibi çalışır; eşeğin hasetine sahiptir. ancak bu insanlar 'eşeklik bâki kalır.' sözüne boyun eğmeyen birtakım insanlar tarafından elbet düşünmeye sevk edilip kurtarılacaktır. aytuğ da boyun eğmeyen biri olarak umarım bu uğur'a korkusuzca düşüncelerini ifade edip katkıda bulunmaya devam edecektir. sesini duyurmaya çalışan bir insana bükük dudak ve kısık gözle çirkef oklarını doğrultmadan önce ardındaki amacı görmeye çalışmak yapılması gereken bir şeydir, o yüzden büyük düşündüğünü gördüğünüz insanlara çirkef oklarınızı değil; eleştiri oklarınızı doğrultun.
    2 ...
  16. 33.
  17. 34.
  18. Fotorafa "resim" diyen ama yinede normal bir insandan farklı olduğunu, hayata farklı baktığını ve göremediklerimizi gördüğünü iddia eden yazılar yazan bir dingil.
    5 ...
  19. 35.
  20. mal adam. hayatımda gördüğüm en gerzek röportaj bide elinde sigara gece gece iyi güldürmüştür. büyümüşte küçükmüş modundadır. sorulara ciddi ciddi cevap vermiş. ilkokulda kızın kafasına silgi atmış o seni seviyorum demekmiş. senin beynin nasıl çalışıyor be aslanım *.
    3 ...
  21. 36.
  22. benden daha iyi yazmıyor, valla bak. hatta zamanında beni çok süper birisi zannedip benden fikir aldığı da olmuştu. konuşmuştuk bir süre.

    ama tebrik ederim. çok iyi yapmış reklamını. ben sözlükte maç başlığı açarken, kupon yapıp "kumarbaz ve alkolik... tam dostoyevski gibi!" tribine girerken o yazmış. "ben yazsam ondan iyisini yapardım" şeklinde malca bir savunma yapmayacağım. ama bu adam ne ara meşhur oldu onu merak ediyorum. lan işe bak.

    üzüldüm ama aytuğ. popülariteni mi şe yapıyorsun ne yapıyorsun bilmiyorum. ben o kadar şey yazdım, bastırmadığım için meşhur olamadım. sen bir kitap yaz sonra da git milletle öyle röportaj yap. benim gibi adamlara yazık ulan.
    5 ...
  23. 37.
  24. yapılan onca eleştiriyi okuyup kendi çizgisini oturtması gereken raydan çıkmış ergen yazardır . keza yazdıkları güzeldir hele dopmamış bir çocuğa tavsiyeleri üzerine yazdığı ey çocuk ! diye başlayan denemesi oldukça etkileyicidir . kendisi aynı zamanda arkadaşımdır . çok kız tavlar ve yazarlığının yarattığı aurayı gayet iyi kullanır. bok rengi ceket giyer her fotoğrafında ağzında biberon gibi sigarası eksik olmaz . avrupa gezmiştir . apolitikdir .
    0 ...
  25. 38.
  26. daha yaşı çok küçük yahu üstüne bu kadar varmamak lazım.

    facebookta dolanırken yazarlık çabasının farkına vardım. ''denemeleri'' olmuş galiba, bir kitabı çıkmış falan.

    bir de dünya kadar katakulliye bulaşmış, fake hesaplarla sözlüklerde kendini övgüye boğmuş, forumlarda milleti dolandırmış falan filan. hikaye böyle gidiyor.

    her şeyden evvel ortada bir çaba var ve tebrik etmek lazım kendisini.

    ama sanki biraz tezcan değil mi sanki? hahaha hepimiz ergenken öyleydik yahu, olur bunlar.

    eğer söylentiler doğruysa ben tahminimde haklıyım. kendisi apolitik falan değil, bildiğin kapitalist.

    hee bir de şöyle bir şey var. tüm edebi kaygılardan bağımsız olarak bence yaptığı her şeyi para için yapıyor ama zeki çocuk işte. hem kendini müspet anlamda iyi pazarlamış, hem de yazdığını.

    yazmak konusunda ne kadar yetenekli bilmiyorum, çünkü henüz okumadım. daha büyük olan problem şu ki görünüşe göre kendisinin kafası edebiyattan çok pazarlama/reklam/para yapma dallarında iyi gidiyor. edebî açıdan şudur, budur demiyorum ama aklının yazarlıkta olmadığı ajanslara falan yazılmasından da belli zaten.

    gerçi 17-18 yaşında bir çocuk ne istediğini nerden bilsin... bugün şarkıcı olur, yarın sinemacı, öteki gün 6.45 ekolünden kitabevi sahibi.

    ama zeki çocuk... çünkü çoğu insanın onursal kaygılarla yapmayacağı şeyleri menfaati için yapıyor ve üstüne de kendini övüp çıtayı yükseltmeyi deneyecek kadar pişkin.

    ve ülkemizde bunlar prim yapan şeyler.

    yine de başladığım gibi bitiriyorum. üstüne fazla varmamak lazım. su akar yolunu bulur.

    bu arada antimilitarizm hakkında yazdıkları doğruysa, aferin. adam olacak çocuk.

    şu ben hep 17 yaşındayım copy paste'ini bir daha yapmazsa, bir de hayatın gerçeklerini bir gün farkederse -gerçi hayat farkettirecektir- bir şey olur bu çocuktan.

    olacaksa da şu türkiye'de en basit meşhur olma yolu olan ''ilişki doktorculuğu'' oyununu bir kenara bıraksın, varsa bir yeteneği, ki öyle gibi, ucuzlaştırmasın.

    mesela roman yazmayı deneyebilir.
    2 ...
  27. 39.
  28. 10 ocakta yeni kitabı çıkıyor ve bekliyorum.
    1 ...
  29. 40.
  30. türkiye'nin en genç yazarı diye anılır. resmiyette doğrudur; ancak işin aslı bu değildir. sadece kitabı en genç basılan yazardır. gerçekten "yazar" mıdır, tartışmaya açıktır.
    1 ...
  31. 41.
  32. bazı türk kızlarının gereğinden fazla abartarak övdüğü genç yazar.
    ama öte yandan, yazdıkça gelişir, geliştikçe edebiyata daha çok katkı sağlar.yazarlığını yaşıyla doğru orantılı bir şekilde eleştirmek de mantıklı değildir.
    misal palahniuk'un fight club adlı eserini ilk önceleri hiçbir yayınevinin basmadığını biliyorsunuzdur sevgili sözlük.
    0 ...
  33. 42.
  34. nisan'ın 4. haftası 3. kitabını yayınlayacak olan yazardır.
    kitabın ismi için; (bkz: ben, hiçbir şey)
    0 ...
  35. 43.
  36. yazdığı şeyleri beğeniyorum. sürüklüyor insanı ve her yazdığı şeyde sonunu merak ediyorum. insanlar tarafından fazlaca eleştiriye maruz kalmış genç yazar. e bu kadar eleştiri alınırsa; bu ülkeden yazar çıkmaz, şair çıkmaz. Daha destekçi mesajlar verilmeli aytuğa... seviyorum kendisini ve yazdıklarını. Nice genç yazarlara...
    1 ...
  37. 44.
  38. facebook ve Twitter'da kız ayıklamaya uğraşan yazar adaylarının(!) idolü olan yazarcık.
    2 ...
  39. 45.
  40. Ağladı ve Gözyaşlarını Öptüm isimli kitabından oldukça etkilendiğim bir yazar. Hakkında yaşının yazarlık için fazla küçük olduğu düşüncesiyle acımasızca kötü yorumlar yapılan yazardır aynı zamanda. Yahu arkadaş, adam ortaya bir şeyler koyabilmiş en azından. Anasının karnından yazar olarak çıkacak değil ya. Üstelik az önce ismini zikrettiğim kitabındaki cümleleri de oldukça kaliteli bence. Yaşa değil yaşanmışlığa bakmalı
    1 ...
  41. 46.
  42. keşke sadece yazılanlar abartılsa, son zamanlarda yazarlar ve hayatları sizce de biraz abartılmıyor mu? Aytuğ ile benim de konuşma fırsatım olmuştu fakat bana hiç burada bahsedilen gibi 'artist' gelmemişti. Bu yazılanlardan sonra ise birazcık şoktayım, ne diyeyim. Neyse kitaplar okunsun, yazarlar ayrıntıda detay kalsın.
    1 ...
  43. 47.
  44. Huzeyfe Yıldız'ın kendisi hakkındaki yazısı.

    Gündemden Silinmeye Yüz Tutmuş Bir isim

    Aytuğ Akdoğan. Zamanında çok fena hayranıydım bu yazarın. "Yazar mı dedim? Alışkanlık işte" (uludağsözlük). O bir çocuk. Yani en azından Türkiye'deki yaş ortalamasına göre öyle. Bir adet kitap yayınladı. Henüz 17 yaşındaydı, 18'ine yakın zamanda bastı.

    Bu yaşta nasıl yapabiliyor diyordum. Kolay değil, hayır kesinlikle değil. Ama inandığım ve sevdiğim şeylerin araştırmasını da yapmayı severim. işte buraya kadardı benim bu çocuğa karşı hayranlığım...

    14'ünden itibaren yazmaya başlamış biri. Bir blog sayfasının yazarlığıyla. (aytugakdogan.blogspot.com) yazıları fena değil. Ama üslup, konu içeriği ve kendini muhteşem görme arzusu bütün yazdıklarını silmiş, üstüne nefret duygusunu oluşturmuştu. Sadece bende değil bu öfke falan. Sözlüklerde de var. Forumlarda da. Sözlük demişken, uludağ, itü, ekşi, fü sözlüklerin hepsi bu kişiden bahseder. Ama hepsi aynı zamanda "sözlüğümüzde de yazmaktadır" cümlesini atlamamayı da ihmal etmezler.

    Tipe öl! Bir de taç takmış.
    Sağda solda çok fazla övgü yazısı buldum zamanında. "Değer aga, bu çocuk değerli yani" dedim. Öğrendim ki sözlüklerin her birine rüşvet teklif etmiş, sahte profil açıp yazarlık yapmış ve kendi için "çok iyi çocuk" tarzı yorumlar yazmış. Facebook Hayran Sayfası açtırmış ve ayda bir birkaç resim koydurtmayı unutmamış, üstüne bir de bilgiler kısmına "Fotoğrafları kendisinden izin alınarak facebook profilinden alınmıştır" yazdırmış bu.

    Anlatacak o kadar çok şeyim var ki bu çocuk hakkında, her birine değinip geçeceğim. Araştırma yaparken başlarda inanmamıştım. Hatta Google'a ismini girdiğimde 4. sırada olan bir başlık vardı A.A. Kandırmacası diye. Okuduğumda çok mantıklı gelmeyen ama inandırıcı bir başlıktı. Şimdi yok bu site. Ama şöyle yazıyordu: "Ailem kavga ettiğinde odama çekilip bunları kaleme alıyordum, kitabımda bu tür şeylerin olduğundan haberi olmayan annem 'oğlum kitap çıkardı' diye komşulara götürdüğünde, 'eyvah rezil olduk!' diye tepki göstermişti" diyor Aytuğumuz. Dışarıdan bakıldığında iyi aile tablosu. Fakat bu çocuğun yazdıkları annesiyle babası kavga ettiğinde odasına çekilip yazmadığını gösteriyor.

    Birazdan neler yazdığına gelicem. Türkiye'nin En Genç Yazarı 17 yaşındaki Aytuğ Akdoğan tam bir sahtekâr. Bununla alakalı bir sözlükte şöyle yorum yapılmıştı. "Bence bu haliyle hayranı olunur: 'Helal olsun bu yaşta neler yapmış ...' demek lazım"

    Yaptıkları: uludağ, ekşi ve incisözlüklere rüşvet teklif etti. Çeşitli yerlerde sahte yazarlık yapıp kendini övdü (misal r10.net). Hayran sayfasını kurdurup (hatta belki de kurup) kendisinin sonradan haberi olmuş gibi yaptı. Vikipedi'de kendi başlığını açtı. Blog sayfalarıyla anlaşıp kendisi hakkında yazı yazdırdı. Yazılarıyla değil daha çok resimleriyle ön plana çıkmayı tercih etti. Sürekli yalan söyledi. Olmadığı şeyleri olduğunu iddia edip "fotoğraf sanatçısı, model ve oyuncu"yum dedi. Kendini Seo'cu diye tanıtarak onlarca kişiyi kandırıp kayıplara karıştı.

    Gelelim anlattığı şeylere. Hayranı olduğum zamanlar 2-3 gazete ve siteye röportaj verebilmeyi adını duyurabilmeyi, sadece kendinin yaptığı reklamlarla başardı. Hatta CNN'e 7 dakikalık söyleşi yapmayı da. O sıralar röportajlarını baştan sona okudum. Ama o zamanlar bile kıllandım. Niye mi? Çünkü çocuk çok artist. Akşam'a verdiği röportajında başlığa şunları yazdırmıştı: Aşk ve din felsefesi yazmam normal. Bu genç ne kadar normal. 17 yaşındaki kerata, açıklamasını şöyle yapıyor: "Bu yaşta bu kadar çok şeyi nasıl yazdığımı merak ediyorlar en çok. Dört tane sevgilim oldu, incil'i ve Kuran'ı okudum, hem aşk hem de din felsefesi alanında fikrimin olması anormal bir durum değil yani. Bana küçümser şekilde gülümseyenlere önce kitabımı okuyun diyorum"

    Bu açıklamayı "Boyundan büyük bir işe kalkışmışsın' diyen oluyor mu?" sorusuna karşılık yaptı. Şu artistliğe, havaya bak. Bir arkadaşım Sagopa'ya laf yetiştirmeye çalışan yeniyetmeye "Ulan sen kimsin!" diye bir başlık yapmıştı. Aynısını şimdi ben yapmak istiyorum. "Her yazar gibi tanışmak isteyenler oluyor" falan diyor. "Bana küçümser bakana kitabım diyorum". Kuran'ı ve incil'i okumuş, “Tanrı'yı iyi bilirim ve hakkında da yazarım, ne var ki” diyor. Saçmalığa bakar mısın sen? 4 kızla çıkıp aşk nedir bilirim diyor, o rekoru 10 katı kırmış arkadaşlarım var, gıkları çıkmıyor. Röportaj için adres de bu: http://www.aksam.com.tr/2...sefesi_yazmam_normal.html

    "Karşı tarafı tanıma" taktiği nedeniyle çıkardığı Ben Hep 17 Yaşındayım kitabını aldım. Ama nerden bilebilirdim ki blogunda yazdığı yazıların aynısını kitabında yayınlayacağını? Ne anlamı kaldı kardeşim? Bir de demez mi “blogumda yazılanların yüzde 30’u var sadece kitapta” diye. Sen nasıl bir yalancısın? Sırf insanlar kitapta başka şeyleri bulacaklarını düşünerek alabilirler diye böyle bir işe kalkışılır mı? Şüphesiz senin aklın bayağı yerinde. Böyle oyunları alanında uzman zor düşünür be. 19 yaşına geldiğinde başka bir kitap çıkaracağını söyleyen Aytuğ hala blogunda yazmaya devam ediyor. Eee sen yine aynısını yapacaksın. Hayır her şeyi geçtim kitap ismine değinmek istiyorum. Ben Hep 17 Yaşındayım, 80 devriminde hiç suçu olmadığı halde idam edilen darbe kurbanı bir gence ithafen yazılmış bir şiirin ismi. Aytuğ ise aynen şu şekilde nitelendiriyor: “80 devriminde hiç suçu olmadığı halde idam edilen darbe kurbanı Erdal Eren'e ithafen yazdığım yazının ismi. Onun yaşayamadıklarını yaşayarak yazıyorum.” Sahtekarlığın daniskası.

    Hazır sahtekârlık demişken, ünlü ve beğenilen insanların taklit edildiğini biliriz. Herhangi bir sosyal paylaşım sitesinde sahte profiller yapılarak, kendisini oynayan kişiler vardır. Bu onun çok iyi işler (!) yaptığını gösterir... işte Aytuğ'umuz da düşünmüş düşünmüş başka ne yapabilirim diye. 5 adet profil bastırmış Face'e. Diğer sosyal siteleri bilemem.

    Sözlük maceraları muhteşem bu arkadaşın. Rüşvet verme isteği, uludağsözlük yöneticileri tarafından tasdiklendi. Ancak yine de uludağ'da onu öven birkaç yazar var, aynen itü'de olduğu gibi. Zaten Bilgiagi.net'te yaptığı röportajında da sevdiği siteler istendiğinde sadece sözlüğe odaklanan ve sadece iki tane sözlük ismi veren birinin sözlerine ne kadar inanılır bilmiyorum. Sözlüklerde Türkan Saylan'ın torunu olduğu iddia ediliyor. Bilmem ne kadar doğru ama haklı olmaları mantıklı.

    Kendini aşırı üstün görüyor bu arkadaş. Arkadaş? Lafın gelişi. Artistin teki: Hareketlerinden hoşlanılmayan biri için söylenen halk deyimi. Kitabının arka kapağındaki yazıdan alıntı: "istediğiniz ya da beklediğiniz şeyleri yazıp yazmadığımdan emin değilim, tek bildiğim içimden geldiği gibi yazdığım. Bence olması gereken de bu olduğu için seveceksiniz yazdığım bu kitabı. Beğenmediyseniz baştan okumalısınız, gene beğenmeyecek olursanız, başaramamışımdır". iddiası çok büyük. 17 yaşında ya, blog yazıları var ya, biraz ilgi gördü ya, kendinin reklamını yaparak, kendini yaladı ya, Facebook'ta onun sahtekarlıklarını bilmedikleri için sayfasına üye olan 5500 kişi var ya, 4 sevgilisi olduğu halde aşkı tanıdı ve din kitapları okuyarak Tanrı'yı anlattı ya, beyefendi tam bir dahi oldu. O yüzden diyor ki; "Beğenmediysen bi daha oku. Bak yanlış yapıyosun. Böyle bir bünye. Hala anlamadıysan salak diycem, hayranlardan tepki görürüm, o yüzden ben yanlış yapmış olabilirim yani. O çok küçük bir ihtimal ama olabilir"

    Kitabın arka kapağı demişken http://www.itusozluk.com/...ter.php/aytu%F0+akdo%F0an adresinin 3. maddesini okumanızı tavsiye ederim. Hala gülüyorum buradaki yazarın yorumuna *

    işte en sevdiğim sözlük yorumları...
    http://fusozluk.com/k/aytu%C4%9F-akdo%C4%9Fan
    http://www.eksisozluk.com...aytu%C4%9F%20akdo%C4%9Fan
    http://www.uludagsozluk.c.../aytu%C4%9F-akdo%C4%9Fan/

    Ve sözlüklerden çok beğendiğim bazı alıntılar...
    • bir webmaster forumunda 13 yaşında seocuyum diye dolanıp 100 lercesini dolandıran çocuk
    • facebook'taki en son tatil fotolarını görünce dayanamayıp arkadaşlığıma son verdiğim kişi. sigara migara tamam da bebe'nin triplerini izlemek gereksiz
    • kendisine dair övgü dolu sözler sarfeden facebook kullanıcılarının % 90'ı fake, sözlük kullanıcılarında bu rakam maalesef henüz % 70'lerde seyreyliyor... ha gayret delüganlı
    • aktinde r10.net sitesinde dolandırmadığı kullanıcı kalmamıştır. ayriyetten bu adam ağzına geleni saymıyan da kalmamıştır.
    • dünün dolandırıcısı bugünün edebiyatçısı oldu.
    • kendisi bi o kadar havalı, kibirli ve her b.ku biliyorum havalarındadır

    Resimleriyle ön plana çıkıyor. Yazıları ve resimleri. 51 adet sayfasında fotoğraf var, yarısı kadar blogunda, 2 katı kadar da tüm blogların ve forumların toplamında var.

    Ajda Pekkan'ın falan hayranı olduğunu söylüyor. Bu yorumdan anlamam gereken şunlardır:
    1) Ajda Pekkan gibi büyük birinin ilgisini çekersem, belki beni afişe edebilir.
    2) Ajda Pekkan'ı dinliyorum dersem, insanlar bana daha ılımlı bakacaklardır. Yorumları şöyle olur: Vaay, zamane gençleri dinler miydi? Her açıdan karlıyım. Her açıdan, yaşasın!
    3) Ajda Pekkan'ın hayranları benimle ilgilenebilir.
    4) Ajda Pekkan'ı dinleyen genç çocuk diye haber bile olabilirim.

    Aytuğ Akdoğan çok terbiyesiz bir çocuktur. Yaşına rağmen; içkisi, sapıklığı, azgınlığı, karşı cinse olan düşkünlüğü, dilinin bozukluğu, ahlaksızlığı, kibri, toplumdan arınmış kişiliği onu yerin dibine batırmıştır. Sen daha gençsin be arkadaşım. Akıl yaşta-başta diyaloğuna hiç dalmayalım da zaten savunma için, gereksiz. Çünkü bir ahlak vardır, insanın bi standartı vardır, kendisinin ne olduğunu bildiğinbir seviyesi vardır. Sen, tabuları mı yıkıcan yoksa, kendinden tiksindirecen karar verememişsin. Bu ne düşüklüktür ya. Ne iğrenç (!) bir insansın, kişiliksiz! Hakaret davası açsa bile benim kazanacağım bir durumdasın...

    Aytuğ Akdoğan'la konuştum. Ve kesinlikle yalan söylemiyorum. Her şeye el basar, birileri üzerine yemin bile edebilirim. Ama bunu şanslı kişilerdenim diye demiyorum. Çünkü birazdan diyaloglardan bahsedeceğim. Değeri yüksek o konuşmaların. Şimdi bu kendini yazar sana üslupsuz, adapsız ve 17 yaşına olmasına rağmen her pisliği yapan genç ünlü oldu ya, ünlü olanlardan da hayranlarıyla konuşmaz ya, bu tam tersini yapıyormuş. Ama herkesle değilmiş safsataları falan filan. Msn adresini hiç çekinmeden veren biri kendileri. Ben de bundan nasiplendim tabi. Arkadaşla bi muhabbet başlattım. işte ben senin yazıları beğendim falan diye. Sanki severek okuyan biriymişim gibi davrandım. Alışık o bunlara * Sonra dedim senden şikayetçiyim. Bu dakikadan sonra Aytuğ'u köşeye kıstırdım, çünkü arkadaş onunla ne konuştuğumun fotoğraflarını internete yayabileceğim konusunda emin. O yüzden benimle temkinli konuşuyor ki zaten farkındayım bana siz diye hitap etmesinden. Çünkü yaşıt olduğumuzu da söyledim ona. Nerde kaldık, şikayetçilikte. Nedir dedi isteğiniz? Bak dedim. Kalemin muhteşem ama seni beğenmiyorum, özellikle kendini bilmişliğin seni bitiyor. incil ve Kuran'ı okuyup din alanında uzmanlaştığını düşünmen ve bununla ilgili yazılar yazma ihtiyacın beni delirtiyor dedim. Kalıbımı basarım bunları yazdım ona. O da bana benden isteğiniz nedir dedi. Konuşmak dedim, gel tartışalım. Beni en çok takıldığı mekana davet etti, gel kahvemi iç falan. Taksimde bir bar. Mekan da ona aitmiş gibi, benim alana malana... iyiden iyiye nefret ettim bundan. Böyle bir görüşme yapmak için hayran sayfasına iyi birisin ama sahtekarlığın bu özelliğini geçiyor dedim, öyle davet etti. Aynı zamanda arkadaşlarından çıkardı. Bu msn görüşmesinin ardından, "Bana arkadaşlık ilet, fotoğraflarına bakıp, senin tanıyayım" dedi. iyi diyip geçtim.

    Bir daha da şükür görüşmek nasip olmadı. Ama fırsatımız olsa niye açarım böyle bir sürü konu ona. Bu tartışmacı, sert üslup ve birilerine yargılayıp ne olduğunu söyleme arzusu genetik. Babamdan kaptığıma eminim.

    Gelelim yukarıdaki resme. Oradan okunmuyor olabilir, şöyle yazıyor: Burada yazan her şey gerçek dışı, taraflı ve abartılı yazılmıştır. Bunu yazan kim bilmiyorum ama benim gibi düşünen biriymiş. Aytuğ, Vikipedi'de kendi başlığını açtığında, kendisi hakkında uzuuun bir yazı bulunuyordu. Kısmen okudum. Ancak Vikipedi'ye üye biri olarak bize her gün damga gibi vurulan şey, Vikipedi'nin asla taraflı yazıyı kabul etmeyeceğiydi. Kesinlikle taraflı ve abartılı bir yazı vardı orada. Bu resmi çektiğim zaman uzun bir yazı bulunuyordu orada. Şimdi tekrar bakınca * (Hala çok gülüyorum) şöyle bir şeyle karşılaştım: http://img197.imageshack....g197/1160/aytuakdoan2.png

    Eğer yanlış saymadıysam üç kez "Burada yazan her şey gerçek dışı, taraflı ve abartılı yazılmıştır" yazısının silinip tekrar konulduğunu gördüm. En sonunda duruma müdahale eden Vikipedi ekibi de buna böyle bir çözüm getirme gereği duymuş. Kayda değer olmayan bilgi olarak geçmiş ismi.

    Ama bu hiçbir şey! (: Şimdi ise Vikipedi’de artık onun ismini bulamıyorsunuz. Çünkü silinmiş. Peki hangi gerekçelerle silindi? Neler geçirdi, silinme aşamaları neler? Hepsini biliyoruz. Nasıl mı? http://img265.imageshack....img265/2491/siliniyor.png adresinden resme bakabilirsiniz. http://tr.wikipedia.org/w...action=edit&redlink=1 adresinden bu duruma bizzat şahit de olabilirsiniz.

    Özet geçelim: 28 Temmuz 2010’da 6. madde gerekçesiyle ve “Kayda değer olmayan kişi, grup veya sayfa” ibaresiyle silinen sayfa, yine BiRiLERi tarafından tekrar açılmış. Ancak 9 Ocak 2011’de SAS kararı adı verilen “Sayfayı silme öncesi tartışarak ortak kanıya ulaşma”nın aldığı karara göre “Silinmeye aday sayfalar/Aytuğ Akdoğan” olarak tekrar silinmiş. Ama bu da hiçbir şey. Sayfa yine silinmiş. Nereden mi biliyorum? “Genel 4 - Daha önce silinmiş içerik” olarak bilinen uygulamada bir sayfadaki, büyük ölçüde benzerlik taşıyan herhangi bir isimdeki sayfa ve içerikleri, SAS kararı örnek alınarak silinir. Yani benzer sayfa (kanaatimce birebir benzerlikte) açılmış ancak “Genel 4” kararı ile silinmiş.

    SAS’ın karara, tartışmalar sonucu nasıl ulaştığını merak ediyorsanız ziyaret edebilirsiniz: http://tr.wikipedia.org/w...r/Aytu%C4%9F_Akdo%C4%9Fan
    1 ...
  45. 48.
  46. kitabının satmasını istediğinden dikkat çekmek için "kitabım toplatıldı" demiş.

    https://www.youtube.com/watch?v=-VF8k5SQYgM

    bir yayın evide bunun bir yalan olduğunu açıklamış,

    ---
    ikinci Adam Yayınları’nın tüm yazarları bilinçli olarak yanılttığı ve büyük bir aldatmacaya imza attığı en önemli konulardan biri de Aytuğ Akdoğan ile ilgili söylediği yalanlar. Şimdi bu konuyu belgeleriyle inceleyelim:
    ikinci Adam Yayınları’nın sitesinde Aytuğ Akdoğan isimli yazar sürekli ön plana çıkarılmaktadır. Yayınladıkları dergide, sitelerinde, fuarlarında sürekli Aytuğ Akdoğan posterleri ve yazıları vardır. Aytuğ Akdoğan’ın kitabının 10 bin adet satıldığı, rekorlar kırdığı, fuarlarda kuyruklar oluşturduğu, kitaplarının baskı üstüne baskı yaptığı açıklanıyor. Peki bunlar doğru mu? Elbette doğru değil. Şimdi belgeleri ile birlikte incelediğimizde nasıl büyük bir kandırmacanın olduğunu göreceksiniz.
    ilk olarak 21 Nisan 2012 tarihli ekran görüntüsüne bakıyoruz. (ekran görüntüsü 21-nisan-) http://www.ikinciadamyayinlari.com.tr isimli sitede bu tarihte şöyle bir cümle var. “Aytuğ Akdoğan’ın ilk kitabı Ben Hep 17 Yaşındayım tam 10.000 adet sattı...” evet bu cümle yazılı. Yine devam ediyoruz ve 22 Haziran 2012 tarihli site görüntüsüne bakıyoruz. (ekran görüntüsü 22-haziran) Bu görüntüde ise Aytuğ Akdoğan ile ilgili ifade aynen şöyle “Aytuğ Akdoğan’ın ilk kitabı Ben Hep 17 Yaşındayım 8500 adet sattı.”
    Sizce de çok ilginç değil mi? Nisan ayında 10 bin adet olarak açıklanan satış rakamı Haziran’da 8500 olarak açıklanıyor. On bin adet satılan bir şey daha sonra nasıl olur da 8500’e düşer? Dikkat ederseniz burada dağıtım rakamları değil satış rakamları açıklanıyor.
    Daha da ilginci ikinci Adam Yayınları ilerleyen zamanlarda bu ifadelerin tamamını kaldırıyor ve şöyle yazıyor: “Aytuğ Akdoğan'ın Ben Hep 17 Yaşındayım adlı kitabı 3.baskıya geçiyor...”
    Evet güncel ifade bu. Şuan ikinci Adam Yayınları’nın sitesine girdiğimizde bu ifadeyi görüyoruz. Ne 10 bin var ne de 8500 adet. Hiçbiri yok.
    Ama asıl bomba bu değil. Asıl bomba bu kitabın açıklanan satış rakamı kadar basılmaması. (Bandrol belgesi a-2) parantez içindeki bandrol belgesinden de gördüğünüz gibi bu kitap sadece 3000 basılmış. Evet, resmi belgeden de gördüğünüz gibi kitap sadece ve sadece 3000 adet basılmış. Daha sonra da 500 adet basılmış. Yani toplamda 3500. Şimdi ikinci Adam Yayınları ve Aytuğ Akdoğan’a soruyoruz. 3500 adet basılan bir kitabı nasıl oluyor da 10 bin adet satabiliyorsunuz?
    Bu sorunun bir cevabı yok. Ortada açık bir yalan var. Zaten ikinci Adam Yayınları da yalanın dozunu fazla kaçırdıklarını fark edip 10 bin olarak açıkladıkları satış rakamını önce 8500’e düşürdü sonra da rakam telaffuz etmeyip 3. Baskıya hazırlanıyor diye bir açıklama yaptı.
    Buradan açık ve net bir şekilde soruyoruz. Sürekli pohpohladığınız ve rekorlar kırdığını iddia ettiğiniz Aytuğ Akdoğan’ın “Ben Hep 17 Yaşındayım” isimli kitabı kaç adet satıldı? Faturaları ile kanıtlayınız. Biz iddia ediyoruz ki bu kitap bin adet dahi satılmadı. Yani ilk baskısı bitmedi. O halde soruyoruz. Aytuğ Akdoğan ve ikinci Adam Yayınları niçin yalan söylüyorsunuz? Niçin bin adet dahi satılmayan bir kitabı 10 bin sattık diyorsunuz? Niçin birinci baskısı satılıp bitmeyen bir kitaba 2. Ve 3. Baskı yapıyorsunuz? Amacınız nedir?
    Ayrıca Aytuğ Akdoğan’ın medyaya yaptığı açıklamalar var. Bunlardan birkaçını inceleyelim. Bilgiağı.net isimli site Aytuğ ile röportaj yapmış lütfen siz de paylaştığımız bu röportajı okuyun. (bilgilagı isimli dosyayı paylaşalım) gördüğünüz gibi kitabının 10 bin adet basıldığı, daha çıkmadan 2000 adet ön sipariş aldığı, çok satıldığı vb. şeklinde açıklamalar var. Elbette bunların hepsi sahtekarlık. Kitabın 10 bin basılmadığı ve satılmadığını biz belgeleri ile kanıtladık. 2000 adet ön sipariş aldıkları vs. yine büyük bir yalan. Bırakalım 2000 adet ön siparişi 20 adet dahi ön sipariş aldıklarını kanıtlayamazlar. Çünkü ne ön sipariş var ne de kitabın satıldığı var. 2009 yılında yayınlanan bu kitabın şuan kitapyurdu.com isimli Türkiye’nin en büyük kitap sitesindeki satış rakamı sadece 89. (http://www.kitapyurdu.com...d=464039&sa=168755231 ) linke tıkladığınızda siz de görebilirsiniz. 5 yıl boyunca sadece ve sadece 89 adet satılmış olan bu kitap için ikibin ön sipariş aldık, on bin sattık diyorlar. El insaf...
    Lafı uzatmaya gerek yok. ikinci Adam Yayınları da Aytuğ Akdoğan da açık ve net bir şekilde insanları KANDIRMAKTADIR. (Eğer aksini ispatlayacak belgeleri varsa lütfen göndersinler yayınlayacağız.)
    Son olarak şu noktaya değinmek istiyoruz. Aytuğ Akdoğan’ın bu işte hiçbir suçu olmayabilir. Belki yayınevi kendisini kandırmış ve bu rakamları kendisine söylemiş olabilir. Açıkçası biz de Aytuğ gibi gelecek vadeden bir yazara böyle yalanı dolanı yakıştıramayız. Belgeleri ile kanıtladığımız bu spekülasyondan haberi yoksa ve yayınevinin kurbanı olduysa lütfen açıklasın ve yargı yoluna başvursun.
    Son olarak paylaşacağımız bir belge de ikinci Adam Yayınları’nın Aytuğ Akdoğan konusunda ne derece büyük yalanlar söylediğinin bir başka görüntüsü.
    Lütfen ikinci Adam Yayınları’nın resmi facebook sitesindeki şu paylaşımı inceleyin.

    Sizin de gördüğünüz gibi yalanın bini bir para. Güya Aytuğ Akdoğan’ın kitabı içişleri Bakanlığı tarafından yasaklanmış, hem yayıncı hem de yazar hakkında dava açılmış, kitap toplatılmış. Sonra mahkeme kitabı beraat ettirmiş. Yalancılıkta sınır tanımayan bir kurum olan ikinci Adam Yayınları’ndan masallar...
    Buradan açık ve net bir şeklide duyuru yapıyoruz. Lütfen bu kitabın toplatıldığını gösteren içişleri Bakanlığı emrini ve daha sonra mahkemedeki beraat kararını açıklar mısınız? Elbette açıklayamazlar çünkü bunlar tamamen yalan. Aytuğ Akdoğan’ı bir efsane bir idol yapmak için uydurulmuş palavralar.
    Bizim üzüldüğümüz nokta ikinci Adam Yayınları’nın bu yalanları üretmesi ve Aytuğ Akdoğan gibi o dönemler daha reşit dahi olmayan bir çocuğu bu yalanlara alet etmesi. Biz müdahale etmesek bu yalanlar hangi boyuta ulaşacaktı merak ediyoruz. Heralde Amerika Birleşik Devletleri bu kitabın toplatılmasını aksi durumda savaş ilan edeceğini açıkladı, falan diyeceklerdi.
    ikinci Adam Yayınları ve Aytuğ Akdoğan’ı (tabi bu kandırmacadan haberi varsa) kamuoyundan özür dilemeye davet ediyoruz.

    ---

    tanım: bir çeşit magazin figürü.
    1 ...
  47. 49.
  48. şu arkadaşmış; https://galeri.uludagsozluk.com/r/930465/+

    not: "ılık" yazdım diye kızdı bana sanırım. allah aşkına şu fotodan ne çıkarım yaparsınız?

    edit: ruj mu lan o?
    11 ...
© 2025 uludağ sözlük