" o zaman vecd ile bin secde eder varsa taşım"
"Ver ver ver ver elini ver"
Soru; yukarıdaki dizelerden 0-3 yaşa hitap edeni bulunuz.
işte bir osmanlı aydınıyla umum çevrede bize çığır atlattığı söylenen cumhuriyet şairinin karşılaştırmasına done iki mısra.
ilaveten haceli noldu o marş hiç duymuyorum tutmadı galiba. laboratuvarda kelime üretmekten laboratuvardan marş üretmeye, aferin size.
hakkında bir yerde şunu okumuştum ve aynen paylaşmak istiyorum zira daha güzel anlatılamaz;
Dünyaya, yaşama ve yaşadıklarına bakışı, onları anlamlandırışı, lirik, akıcı, çarpıcı metaforlarla bezeli bir dille şiirleşiyor. Coşkusu ve hüznü son derecede yalçınlıklar yaratan bir seyir izliyor. Doruklar, fay kırılmaları, çöküntüler... Şiddet birimi çok yüksek bir seyir ve dil. Ama, hep kadınsı bir seçimle.
hakikaten burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta "kadınsı" ifadesi. bu ifade onu diğer kadın şairlerden ayırıyor; ayten mutlu türk edebiyatındaki kadın şairlerin tensel hazlarını gizlemeyen ve bunu dobraca aktaran nadir şairlerden biri.
ıslak bir gemi
boşaltıyor birden bire yükünü
gidilmedik bir adanın çığlıklı sahiline
karıncalar dolaşıyor bedenimi
kışlık erzaklarını taşıyor gibi
hiç bitmeyecek bir mevsimin
ışık yüzü görmemiş kilerlerine
yavaş yavaş çekiliyor sular
kumlara karışıyor tüm hücrelerim
titreşiyor gökkuşağı tüm renkleriyle
gövdemin en ıssız ülkelerinde
ölümü bir kez daha yeniyor beynim
tanıdık bir deniz aramızdaki
tuz, öfke, yağmur ve ateş
fırtına yüklü gemilerin
gidip gidip geldiği
mor kanatlı kuş o, aramızdaki
omuz başımızda durmadan öten
bir kanadı aykırı mavilerde uçurum
bir kanadı uçuk düşler ülkesi
git işine Armağan
şiir yazdırma bana
girme bir bıçak gibi
en kalabalık yerlerimde kanayan
yalnızlığıma ...
gündür,
ağır çeker yaşamak bile
kirpiğimden ateş damlar tutamam
içim tuzlarda yıkar birikenleri
hayatın kıyısı bu, bilirim
bırakamam
bak yine o ıslak kuş
çığlıklara vurmuş yokuşlarını
hangi yanı sustuğumun kapımı çalan bu kış
konuştuğum, ölümün hangi serseri yanı
yapma be Armağan
en aptal yalnızlık ölüm olmalı
öyle durduğu yerde eskimemeli keder
çiçek gibi çiçekler açmalı içimizde
ipek gibi yağmurlar
aşk gibi aşklar, yaşayan ve yaşanacak olan
işimiz kolay değil Armağan
direnmek bu,
unutmamak
azalmamak kendine ve insana
paslı sürgü, demir kapı
ve ısırgan otları arasında
sığınmadan tenhalığa
çoğalmaktır ağlamak bile belki,
ama
senden olana
yeniyetme ürkülerdi
cop yemek, sakat kalmak
çocuk doğuramamak
korkmazdık konudan komşudan
dul kadın olmaktan
şaşırma
ve acı çekme ne olur
anneni düşün, ya da benim annemi
toprağın ve karın sessizliğini
ve hâlâ ekin demetlerini
doksan dokuzluk tespih sabrıyla çeken
kırk olmadan yetmişini gösteren
kadın çizgilerini
kırgınsın biliyorum
öfkelisin,
en çok da karanlığa karışan çoban yıldızlarına
kopan kıyamet değil ki canım,
bilirsin o şarkıyı
"Denizler durulmaz dalgalanmadan"
yaralarım inançlarımdan değil
gemisi kolayca yara alandan
bana düşlerden söz etme Armağan
bu gece uyuyamam
ne çok yıl be Armağan
ne çok kırımsa
her yenilgi, bedenimize vurulan zincir
beynimizde kırılan halka
acılar
iki uçurum arası büyüyen çiçek
ve sevinç
gece yarısı birlikte pişirilen kurufasulye tadı
zaman zaman kıyılar düşse de intihara
borçlar ve alacaklar
hâlâ eşit hayata
bir tek şuna şaşıyorum
hayatımız neden bu kadar kısa?
belki de kesişen sonsuz erimli
iki aykırı çizgi
belki çok daha derin bir düşün izi
o aşina deniz aramızdaki
tuz, fırtına, yangın ve kavga
ve o bitmeyen sevda
üstelik
bunca gece varken daha sabaha
bin direkli gemilerin gidip gidip geldiği
keşke sana,
al kanatlı kuşlarla
kehribar ve ipek yüklü atlastan uçuşlarla
gelebilseydim
keşke sana
bilmediğin sevinçler
gül iklimi erinçler
verebilseydim
getirdiğim sadece bu kır çiçeği
ıslak kanatlarımla
iyi sakla
canım
bu gece unut yalnızlığını
beynimizin en eski yalanını
haklısın
bu saatlerde gece bizden kocaman
ama söz
sabahın ilk ışıklarından
çiçekli bir şal dokuyacağım sana
hadi
sokulup yüreğimin kuytularına
uyu şimdi usulca
ARMAĞAn
1952 yılında Balıkesir'in Bandırma ilçesinde doğdu. istanbul Üniversitesi işletme Fakültesi'ni bitirdi. Yıldız Teknik Üniversitesi insaat Mühendisliği Fakültesi'nin üçüncü sınıfından ayrıldı. ilk deneme, öykü ve şiirleri, ortaokul yıllarından başlayarak yerel gazetelerde yayınlandı. Daha sonra imece, Yazko Edebiyat, Edebiyat 81, Varlık, Hürriyet Gösteri, Yaşasın Edebiyat, Şiirlik, Yeni Biçem, Düşlem, Sombahar, Ludingirra dergilerinde ve değişik gazetelerde deneme ve inceleme yazıları ile şiirleri yayımlandı.
1952 bandırma doğumlu sağlam şiirlerin yazarı..istanbul üniversitesi işletme mezunudur..bir gün çok geniş kitlelerin şairi olacaktır ve liselilerin ağzında değersizleşecektir..şu kısacık ömrümde olmaması tek dileğimdir..
şiir kitapları...
Dayan Ey Sevdam (1984)
Vaktolur (1986)
Seni Özledim (1990)
Kül izi (1993)
Denize Dogru (1994)
Çocuk ve Akşam (1999)
özellikle ölüm gibi şiiri..aşka ve geceye dair intihar sebeplerindendir..
Ölüm Gibi
.
iste sevismek bitti
ölüm gibi devam ediyor gece
ask henüz gidilmemis bir ülkedir, diyorsun
ne kadar uzak gitsen çikamazsin teninden
kendinden çikamazsin ne kadar yakin gelsen
sessizce dinliyorum gecenin çanlarini
açik bir yara gibi çaliyor çanlar
vuruluyor sesinde çanlarin hayvanlari
çikamiyorum senden ne kadar uzak gitsem
sana varamiyorum
ne kadar yakin gelsem
gözlerinde
acinin ürperen tenini oksuyorum
nereye akar, hangi ölü denize
istiridyeden koparilan incinin kani
biliyorum
ölüm gibi devam ediyor gece
susamis bir yangini söndürerek kalbimde
çekiyorum körelmis bir atesin bayragini
sesindeki çanlarin en yüksek kulesine
kapaniyor gecenin agir kapisi
sonsuz mavi bir cam kiriliyor içimde
öpüyorum
öper gibi gözlerini son defa
ölüm gibi bir askin gözyaslarini
.