aysun kayacı ne demek istediğini gayet iyi açıkladığı ve haklı olduğu halde, eleştiri yapma fırsatı yakaladığını sanan bir çok salağın ortaya çıkmasını sağlayan söz.
insanlar boş konuşmaya, dinlemeden aklınca 'ayar' vermeye çok hevesli. nitekim bunu çok güzel gördük. medya da bunu güzel kullandı. zaten halk medya ne derse ona inandığı için bunlar normal. ne demek istediğini anlatmaya hiç girmiyorum, ne desem boş olacak bu tip insanlara. sadece ne kadar çok 'eleştiri yapma' heveslisi insan var bunu görüyoruz.
demek istenen; bir poşet kömürle oyu satın alınabilecek kişilerle aynı oya sahip olmakla, halkı bir poşet kömürle kandıracak kadar bayağı siyasi oluşumlara mecbur kalıyor, çoğunluk yüzünden mecbur bırakılıyor olmamızın adaletsizliğidir. bunu dili dönen böyle açıklar, dili dönmeyen çobanı hedef alır, tepki toplar. bu ülkede açlık varken özgür ve mantık çerçevesinde oylamalar yapıldığı asla iddia edilemez. kızcağız da kızmış. kim bilir ne kadar vergi veriyordur. dağdaki çoban değil belki ama siyasilerden gelecek bir kutu erzağa, bir paket kömüre oyunu satabilecek insanların çoğunluğu varken okur yazar ve vergisini veren kişilerin yol göstericiliği dikkate alınmalıdır bence. bir siyasiye "ne kadar da bizden, hatta benim dayı oğluna benziyor." diyerek oy veren insanlar var, geçin eşitliği şimdi.
Aysun Kayacının çok yerinde bir tespitir lakin çoban yerine cahil kandırılmaya müsait oyunu iki torba kömüre verenlerle dese daha anlamlı olur kimseyi üzmezdi.
aysun kayacı tarafından söylenen belkide en mantıklı söz.
bu kadın yıllardır televizyon ekranlarında gözüme çarpar fakat bu laftan önce de sonra da
hiç bu kadar mantıklı bir cümle kurduğunu görmedik.
kimse bana "dağdaki çoban savaşacak yarın ülkenin müdafasın da, aysun kayacı mı?" demesin
zira belirli kişiler savaşır, belirli zekalar savaştırır.
öncedendi o göğüs göğüse savaş olayları, artık savaşlar makina ile uçak ile teknoloji ile.
çok fazla kabakuvvetin gücün bir önemi kalmadı artık bütün her şey
strateji ile hallediliyor.
bir adam çok kuvvetli olabilir,seyit onbaşı istisnadır ki, o bile olabilir bu gün savaşacak kişi.
eğer seyit onbaşı gibi yada daha kuvvetli dört kişi bir kayayı karşıt yerlerden itiyor ve hareket ettiremiyorlarsa da biri gelip; " beyler herkes aynı taraftan itsin, bu kayayı itiyorsunuz ama birbirinize faydanız yok" diyorsa benim için o kayayı iten değil, fikri verebilecek beyinde olan önemlidir. kaldı ki bunu akıl eden manivela yı da akıl eder. o kaya itilir.
olayı dramatize edip, ajite etmek ise tamamen saçmalıktır.
bu gün iki torba kömür ve makarnaya satılıyorsa bu memleket. bu memlekette bu şerefsizliğe göz yumuyorsa birileri, olaydan habersiz; " ben ne bilirim oğul, müslüman diye oy veriyoz" diyorsa bir diğeri (bkz: yahudi cesaret ödülü alan tek müslüman) tayyip olduğunu bilmeden. birilerinin artık bu olaya dur demesi gereklidir.
bu adam madem bi boktan anlamıyor, benim üzerimde de etki hakkına sahip olmasındır.
ha söyleniş tarzı biraz daha yumuşatılabilir,
kime göre, neye göre de denilebilir,
okumuş adamlarda oy veriyor ama ona ne diyeceksin? denilebilir.
söyleniş tarzı biraz sert olsa da ana fikir bellidir.
kime göre neye göre yok, neredeyse ölme aşamasına gelmiş, oğlu tarafından "ana şuna basacaksın"
yada "bize bunlar kömür veriyor ana buna bas" diye sandığa gönderilen vatandaş ile azıcık farkımız da olsun.
okumuş adamın oy verme olayına gelince, okumuş olup akp ye oy veren tamamen çıkarları için veriyordur. onlar zaten bu insanları kandırmakta kullanılan kesim. okuyan üç beş yada üçyüz beşyüz kişi oy versin sıkıntı yok. önemli olan cahil cühela kısımı etkilemesin.
haklıdır aysun ablamız. çobanımızın oyu bir sayılıyorken aysun kayacı'nın oyunun yarım oy değerinde bile olması haksızlıkken tam oy olarak görülmektedir. bu adaletsizliği aysun kayacı gibilerin oylarının boş oy sayılmasıyla giderebiliriz.
imkansızdır. çünkü o konuşmada sayın kayacı; dağdaki çoban demiştir. hatta konu da güneydoğu muhabbeti esnasında gerçekleşmiştir. arkadaşlar istanbul daki 1 oy yüksekova daki 1 oya eşit değildir. aklınızda olsun. yüksekova daki 1 oy, milletvekili çıkarma açısından istanbul da nereden baksan 5-6 oya eşittir. yani 1 çoban 6 aysun dur.
normalde demokrasilerde her tarafa hizmet götürülmelidir. yani çobanına, patronuna,çiftçisine de her yere proje sunmalıdır hükümet. bahsettiğim çiftçiler, patronlar vs vs'de bakar, kendisine göre en iyi projeler kimdeyse ona oy verir. yani bu durumda çoban ile x kişisinin oyu aynı değere sahiptir.
fakat söz konusu türkiye. parti değil takım tutuluyor. ülkenin %80'i de cahil kesim ** olunca yalnızca onların işine gelecek şeyler üretiliyor/yapılıyor.
işte burada bireysel değil ülkesel boyutta bir kaybediş söz konusu olduğu için evet o cahil çobanla yurt dışına çıkmış, belli bir dünya görüşüne sahip, zeki ve gerçekten eğitimli insanın oyu bir olamaz.
o aptal sarışının bunu kastettiğini düşünmüyorum gerçi de neyse.
aysun kayacinin hakliliginin kabul edilerek, artik bir ozur dilenmesi gerekendir. Olm hala utanmadan laf soyluyorsunuz, aci ama gercek kiz hakli. kiminiz net gerizekalisiniz.
Mesela, iki sene önce Kayseri Hayvanat Bahçesi girişinde anket yapıyorlar. Soru şu: bahçeye dinozor getirelim mi?
%70 gibi bir kitle "getirin. Çok seviriz" diyor.
Şimdi, sizin de bu insanlarla oyunuz bir misal.