erkekler sevdikleri zaman tam severler. çoğu duygusunu güçlü olmaz ve kendini öyle göstermek adına erkekliğine yediremediği için belli edemez. bu yüzden ayrılırken kendisine daha çok koyar. susar, konuşmaz. yalnız kalınca içine içine ağlar.
kısmen doğrudur ama şöyle: erkek yaptığı hataların ayrılığı getireceğini pek kestiremez. düz mantıktır. o yüzden kafası rahattır. ama bir gün o görmezden geldiği sorunlar patlama noktasına ulaşır ve ilişki biter. erkek şaşırır ve ayrılık ondan büyük bir etki yaratır tabii sevdiyse.
ama kadın için durum daha farklı. kadınlar çoğu ilişkilerini aylar öncesinden bitirir aslında. o yüzden onlara koymuyormuş gibi gelir insanlara.
Türklerde ayrılık senfonisi diye bir kavram var ki;
-ayrılıktan sonra teselli veren ama kendi yalnızlıklarına katıldığın için bir yandan da sevinen arkadaşlar
-içmek için bahane arayan bir çevre
-arabesk müziğin varlığı
-bana bu yapılır mı egosu
-aşk ızdırabı çekmenin getirdiği işsizlik ve sorumsuzluk hissi
v.b. durumlarının Türk erkeklerinde mevcut olması olablir.
Erkekler belki çok nadir severler. Hayatlarında bir kere aşık olurlar ama tam aşık olurlar ve onların bu ayrılığı kuaför, alışveriş ve Falcıda unutma gibi olasılıkları yoktur başka sevdalar bile yetmez atlatmalarına.
cinsiyet olarak ayrımı yoktur bu durumun. ayrılık karşısındakini seven kişiye koyar. bu kişi ister terk edilen olsun isterse mecburi bir durumdan terk eden kişi olsun. ha cinsiyet olarak illa bir ayrım yapılacaksa ayrılığın sonrasındaki gidişatla alakalı olabilir. ayrılık sonrası kızlar daha fevri davranırlar, bir şeyi kaybetmek, hayatlarında bir sayfanın kapanması, yalnızlık hissi, gurur vb. bütün duyguları bir anda harekete geçer ve çok büyük reaksiyon gösterirler. ancak içleri kan ağlarken bile ertesi gün bir kaç arkadaşıyla çıkıp alışveriş yapıp güzel bir gün geçirebilirler. bu şekilde kafa dağıtarak o duygu hezeyanını azaltarak bitirirler. erkeklerde ise artık gurur mudur, bir süre birine bağlı olmaktan kurtulmanın verdiği ferahlık hissi midir bilinmez en başta büyük bir reaksiyon gözlenmez. hayat aynen devam ediyormuş gibi bir kaç hafta takıldıktan sonra ufak tefek ayrıntılar eski sevgiliyi hatırlatmaya başlar.
katılırım.
erkekler genelde kadınlara oranla daha dürüst ve saftırlar.
daha kolay inanırlar, daha kolay güvenirler.
bu yüzden de aldatıldıklarında daha büyük yıkım yaşarlar.
şimdi kimse vıdıvıdı etmesin, yok kadın duygusaldır-hislidir falan diye; kendimde de birçok tanıdığımda da bu durumu yaşanmış olarak gördüm.
yok yaşanmışlıklar, yok aşk, yok sevgi, yok unutamamak falan hepsi hikayedir.
erkek kişisi bilir ki, ayrılınca o kız gidip başkasını bulacak, başkasıyla aşna fişne yapacak.
esas koyan budur. ayrıldığın kızdan nefret etsen de, artık yüzünü görmeye bile tahammül edemeyecek durumda olsan da, ayrılık sonrası göğsüne oturan o öküzün sebebi budur.
kızla birlikte olmak istemezsin ama o kızın gidip başkasıyla birlikte olmasını hiç istemezsin.
ama o gider, başkasını bulur, sen de sana koyan şeyle başbaşa kalırsın.
olayın kadın erkekle değil,terkeden,terkedilen taraf olmakla alakası var daha çok..ama genelde uzun ilişkilerde terkeden taraf kadın olduğu için erkekler daha çok acı çekiyo gibi bir algı oluşur..
ayrılık süreci karşılaştırmalı olarak şöyle işliyor:
erkek parti verir, acılarını dağıtmak için; kız oturup ağlar, belki içer acılarını dağıtmak için.
erkek partilerde takılmanın içip dağıtmanın sonunun olmadığını fark edip hayatına çeki düzen vermeye çalışır; kız ağlamanın sonunun olmadığını fark edip hayatını düzene sokmaya çalışır.
erkek ciddi şeylerle muhatap olup hayatın gerçeklerine döndüğünde hata yaptığının farkına varıp oturup ağlar; kız gerçek hayatla muhatap olup hayatın gerçeklerine döndüğünde acısının kalmadığını fark eder, partilere gitmeye başlar.
ayrılık sonrası intihar vakalarında görünen gerçek. arada ciddi fark vardır.
ayrıca erkekte sevdiği insana bağlılık hissiyatı daha yüksektir. mesela dostlukları uzun sürelidir kolay bitmez ama kızların kendi aralarında bağlılık az görülür. buna göre ayrılık sevene koyar sevmeyene dokunmaz.