erkek ukalalığıdır genelde. o kadar seven insan o kadar üzmez. sevgin kadar nefretin olur ayrıldıktan sonra, sevgisi küçük adamın nefretide küçük olur dolayısı ile.
- şevki ben senden ayrılmak istiyorum.
+ ?!
- ama üzülme ben sana bizim amfideki merveyi ayarlayacağım.
+ Hee, tamam o zamansa. Haydi, güle güle. anca gidersin.
- (allah beni kahretmesin. Demesemiydim lan?!) Hoşçakal.
kendi sıçık vicdanına su serpen insandır hatta işi abartıp kendi vicdanına sifon çekmek istemiştir ama bir kova sıçtıktan sonra belliki bu kolay olmayacaktır.
feeling goodun örnek olduğu insandır. bok atmayın seovi'ye dönüşür yakarım burayı.
bazen istemeden ayrılırsınız. şartlar bunu gerektirir. bir sıkıntı olmadığı halde, ayrılmak zorunda kalırsınız. bu tür durumlarda ayrılmak için kanlı bıçaklı kavga çıkaracağınıza, ilişkinin bokunu çıkarmaya çalışacağınıza kısa kesersiniz. son bir öpücük verir, her şeyin güzel olacağını söylersiniz. sonra da sessizce gidersiniz. ha siz de ağlarsınız, siz de üzülürsünüz... ama olgun insanlar bu şekilde de ayrılabilir. büyüyün biraz.
aslında ne durumda olduğunuz onu zerre kadar ilgilendirmiyordur zira o artık size bir şey hissetmiyordur. nezaketen kibar bir cevap verir ve 'yolun açık olsun' der. kolpalıktır.
tam olarak ayrılmak istemiyor olabilir. hani ayrılalım ama sevişmeye devam edelim durumu. ya da sadece iyi bir insandır. ama henüz bu tip bir erkek üretilmedi diye biliyorum ben. bilen varsa beri gelsin.
kullanılan malı iade aşamasında, ''aslında bu çok iyiydi de kırmızısı olsaydı iyiydi'' bahanesini üreten sığ tüketiciyi düşünün hele bir sonra da gerçeklerin su yüzüne çıkmasına izin verin...
niye tüketici dedim şimdi ben? aklım niye piyasaya, ekonomiye kaydı? aşkta da bi kullanılmış vardırda ondan ve bu sebeptendir ki mantıklı tüketici, mantıksız tüketici vardır..
ilişki denen kelamı, dibine kadar yanlış algılamış snop bi insanın olayıdır bu. iki insan arasında her şey iyi, ama imkansız aşk denen bi yamacın tam şahikasındasınız.. bi adım atsan düşecek bi adım geri gelsen yanacaksın. fakat sonuç şaşmayacak! öyle ya da böyle bir kaybedişe boyun bükeceksin...
aşama aşama konuşulan ayrılık ve sonucunda teselliye çıkan sığ, hafif tiradların sahibi insan...
- nasılsın?
+ iyiyim, hayırdır işin vardı senin bu akşam?
- ya bi şey diyip kapatacaktım.
+ he, tabii ki buyur dinliyorum.
- şey, ayrılmamız lazım bizim.
+ dıt dıt dıt
öyle bir bünye olmalı ki iki laf arasında ayrılığı günyüzüne çıkarsın.
- ya, demin telefonu kapattın yarım kaldı.
+ ...
- konuşmayacak mısın? yanlış anladın beni, olmuyo yani.
+ ne demeliyim?
- tamam, sen şimdi bi sakinleş konuşuruz sonra.
+ dıt dıt dıt
öyle bir bünye olmalı ki, telefonda ilişkisini bitirsin, isyana açılan kapılara sebep versin...
ayrılmak için sebepler var denir ya hani sağda solda. bu cümleyi sarfedeni bulduğum en yakın köşe başında dövmek istiyorum. bi tren rayında gider hani, onu raydan çıkarmak için yani diyorum ki; ayrılmak için gerekli olan argümenler arasında varsa yoksa; problemli olmak ve aranmak vardır...
- alo, rahatladın mı biraz daha?
+ söyle.
- ya nasıl anlatıyım bilemiyorum ki, sen böyle çok iyisin, çok düzgünsün, allah gönlüne göre birini çıkarsın.
+ vicdanını rahat ettirmek için biriyle tanıştırıp gitseydin...
- nasıl yani?
+ diyorum ki sanane! diyorum ki ayrıldığımız halde neden ilgilendiriyor seni iyi olduğum yahut olmadığım!
- öyle deme şimdi, o kadar hukukumuz var. üzülüyorum hem seni üzdüğüm için.
+ ben de üzülüyorum normal düşünemediğin için.
- ya ne oluyor, kızgınsın anladım. ama çok daha iyileriyle evlenirsin eminim bak.
+ ayrıldıysak hala boş kelam üretmen nasıl bir mantık hiç düşündün mü? kocaman insansın, ellerin ayakların kocaman. hala ayrılırken kırmama çabasındasın. gidiyosan düzgünce git, bitti geçti gitti diyebil.
- seni düşünüyorum ama çok ağlarsan diye işte.
+ dıt dıt dıt
öyle bir bünye ki ayrılık kararını açıklarken dahi kıracağını düşünüyor. tabii ki ayrılık kararından da emin olmadığı gibi bu tipler bir hafta sonra geri dönerler. işte bu kertede hafiflik, aşkı yalama etmek başlar...
ayrılırken teselli eden tipin bir üst katında, ayrıldıktan bir hafta sonra pişmanım diye ağlayan insan oturur.
unutmadan o insan var ya, o üst katta oturan; allah onu bildiğin gibi yapsın. dönüp dönüp bildiği gibi yapsın...
Gerçekten sevmemiş, zaman geçirmek niyetiyle başlayıp ömrünü tamamlmış sevgilidir. Vicdanı ile başbaşa kalıyorsa suçluluk duygusundan kurtulmak için teselli etme yolunu seçebilir. Aslında zavallı olan kendisidir. Çünkü gerçek sevgiyi yaşamamıştır. Geride enkaz bırakmak istememektedir. Fakat enkazın kralı kendisidir farkında değil.
abi ne desin yani en doğrusunu yapan sevgilidir. tamam belki en doğrusu olmayabilir bu duruma ve kişilere göre değişebilir. ancak bazen ayrılmak zorunda kalınır... hakkında iyi şeyler dilerken, ayrılırken teselli eden yavşak tribine girmemek için kötü mü konuşsun yani. her ayrılık kötü mü olmalı?