sevgilisinden ayrılınca duşunu alıp, tıraşını olup, laci takımlarını giyip karıya giden adam gibi adamdır. şu 3 günlük dünyada kimse için yas tutmamak gerektiğini bilir.
ayrılığın ne olduğunu iyi idrak edememiş olacağım ki benden ayrıldığını söylediğinde ona küsmüştüm. bir kaç akşam elim telefonuma gitti. onu arayıp onu ona şikayet etmek istedim. benim tek şeyimdi. hiçbir şeyim oldu.
üzerine biraz daha fazla kafa yordum aslında ama kimseyle paylaşmak istemiyorum. zaten biliyorsunuz ne olduğunu; banyoya girip onu düşünerek 31. neyse işte canım, geçelim bunları.
benden ayrılışının ertesi günü bir boşluğa doğdum. ne yapacaktım ben? hemen en yakın arkadaşımı arayıp "kanka ne yalıyordu orospu biliyor musun" demek istedim. ama "biliyorum" cevabını almaktan korktum, vazgeçtim. bazen insan olmayan şeylerden varmışçasına korkuyor. bazen de varolan şeylerin yok olmasından. her şeyden korkuyordum. yine de bir karar aldım.
kalktım yataktan banyoya girdim. tıraşımı oldum ve duşumu aldım. pamuk gibi olmuştum.* parfümümü sıktım, en sevdiğim lacivert takımımı giydim ve dışarı çıktım. hava zannedersen 48 dereceydi. ananı sikim ben napıyordum? hemen bir taksiye el etmek istedim ama bizim sokakta taksinin ne işi vardı ki? köşeden bir otobüse bindim ve kerhaneye doğru yol aldım.
indiğimde pantolon götüme yapışmıştı ve memelerimin altı terden sırılsıklamdı. bir an "ulan geri mi dönsem" dediysem de bu öneri iç dünyamda kabul görmemişti. "hem ne var ki bunda" dedim, "kamyonculardan beter değilimdir heralde". kamyonculara niye geçirmiştim durduk yere? çok tuhaflaşmıştım. kapı önünde duran adama 5 lira bahşiş atınca adam beni parçalamaya çalıştı. allahtan ayırdılar da şeklimiz şemalimiz bozulmadan içeri girebildim. adam çok sinirliydi.
girer girmez bir adet kadın beni yanına çağırdı. sonra bir başkası. allahım çok mu popülerim? iyi ki ayrılmışım karımdan baksana. karılar benim için ölüyor. bir tanesiyle anlaştık ve odaya çıktık. "abla benim ilk olacak" diyince kadının gözlerinin parladığını hatırlıyorum. nedense artık. o anda tek korkum, vücudumdaki tüm sıvıların ter yoluyla atılmış olup daşşaklarımda tek bir sperm tanesi bulunmaması ihtimaliydi. terimin çoğu takımda, bir kısmı ise otobüste oturduğum koltukta kalmıştı. hay allah! ya bir kadın oturursa ve... neyse.
pantolonumu çıkarıp güneşe astım. donum sırılsıklamdı. kadın saksodayken kıravatı çıkardığımda ise yakada birikmiş bir bardak kadar ter kadının üzerine döküldü. sinirlenmişti ama sanki birazdan mutlu olacakmış gibi katlanıyordu buna. her şeyime katlanan bir kadındı.
beni yatağa yatırıp üzerime çıktığında terim neredeyse soğumuştu. güneş başıma geçmiş olacak, sersem gibiydim. kadın ise işini görüyordu. sanki ben para alıyor gibiydim. "abla klima yok mu valla terledin ha" diyince tokadı bastı. "noluyor amk" demeye kalmadı kadın inlemeye başladı. bilen bilir* partnerim inlerse anında boşalırım. çok sürmedi ve yaklaşık 0.12 saniyede devrildim yanıbaşına. seni seviyorum diyecektim, vazgeçtim.
"ya abla sen ayda ne kadar kazanıyon" diye sordum. cevap vermedi. "belli ki az kazanıyor" dedim içimden. utandırmış mıydım acaba? tüh keşke sormasaydım. "olsun yav üzülme bizim eniştenin de işi yoktu boş geziyordu iki sene önce, aha geçen hafta passat aldı" dedim. sigarasını yaktı, duşa girdi. ben de güneşteki pantulun kuruyup kurumadığını kontrol ettim. nemli gibiydi. "neyse" dedim içinden, üzerimde kurur. annem hep öyle derdi.