ve ayrılık...
terkeden tarafın sadece kısa bir süre düşüncelere dalmasına neden, terkedilenin ise hayatını altüst eden, hayatının bir daha anlam kazanamayacğını düşündürten, aradan yıllar hatta başka sevdalar da geçse onunla ilgili kulağa çalınan bir haberle tekrar iyi-kötü heyecan uyandıran, sarhoş eden aptal eden aşk sonrası olgu.
arkasında kalanlara bakıp bakıp üzülürsünüz bir süre.. eliniz ayağınız yerinden kalkmaz. içinizden hiçbir şey yapmak gelmez. hatta olmaması gereken bir beklenti vardır sanki her an gelecekmiş gibi.. belki de hiçbir şeye dokunmayışınız bundandır.. bu zamanlarda daha bir derinden koklarsınız etrafı.. daha bir yakında gibi hissetmek için. bir süre sonra varolan kokunun da bitişine seyirci kalırsınız.. kızmaya başlarsınız kendinize çok hızlı tükettiğiniz için varolan kokuyu da.. zaman geçmek bilmez sanki.. şarkılarda umut ararken bir bakarsınız içli şarkıların arasında daha bir uysallaşmış daha bir kimsesizleşmişsinizdir..
yaşamak, tatmak için geldiğimiz olaydır. herkes bir gün bir şekilde yaşar bu anı. yaşam o an tekrar şekillenir sanırsınız ama aynı çizgide devam etmekte direnir hayat.
kaç gecenin çölüdür bu ayrılık
kaç şiirin dölüdür üstüme
örttüğün bu ince sessizlik
kalbim alış artık, kır kendini
kendi duvarında, sesini
kendi duvarına haykır.
tesadüfen birbirine rastlamış
başka başka aşklarsınız siz artık
geceyle gündüz gibi birbirine
ayrılmış. o ki rüzgar, bir zaman
senin çölünde kumlar uçurmuş,
o ki gece ve esmer, görmüyor
sahrayı, sesi içinde karışmış.
her ayrılıkta kendine saplanan bir hançer
kendi sabrını deneyen taş,
kendi uykusuzluğunda yatak oldun.
kül koy şimdi yanına korunun
seni kavuran onu da yakmasın.
aşkla besle kendini, gül yetiştir,
sardunya çoğalt.
ki, sen aşktan ve ayrılıktan
başka ne anlıyorsun.*
güneş doğar, bahar gelmiştir belki herkes şanliklerde eğlenir, önünde bir sevgili öpüşür belki, anlamsızdır herşey bir şeyler eksik ama ne? önceleri sessizsindir susarsın sayfalarca, içine akıtırsın göz yaşlarını... bir şarkı bir bir yudum bile yeter sana onu hatırlatmaya ve her defasında acı bir şekilde aslında hiç unutamadığını farkedersin. Ve korkarsın ya hiç unutamazsam diye ama bir yandan da garip bir keyif duyarsın bundan biraz sadist biraz hüzünlü yanınla onu düşünürsün... etrafındaki insanların değmezmiş naralaına isyan etmek gelir içinden ama isyanın kendinedir asında çünkü giden odur kalan sen ve yine üzülen sensindir ve hala giden o. sen ne olursan ol o hep giden, bırakan, ayrılan, bitiren, geri dönmicek olan ve ve bunun gibi milyonlarcası olacaktır. işte böyle düşüncelerin aklından her saniye geçebilme kapasitesine sahip olduğun zamanlardır ayrılık vakitleri öylede hızlı geçerki bu düşünceler kalbinden, mantığından, sen bile koşup yetişemezsin ardından...
2 bölüm komedi, behiç ak oyunu.
eskişehir büyükşehir belediyesi şehir tiyatroları' nın sahnelediği; özgür onan ve bilge cezayirli' nin rol aldığı oyunda, özgür onan izlenilesidir.
hayatta herseyin bir sonu oldugunu unuttugumuzda bize bunu tekrar hatirlatan olay. kabullenmesi zordur, çok da acitabilir bazen. fakat ayrilik olmasaydi, vuslatin tadina varabilir miydi insan.
kişinin kabul etmesi gereken hayat hakikatlerin birisidir. çünkü zaman insanlari değistirmekte ve yesterday sarkisinda izah edildiği gibi kendinizden bile zamanla ayrilip, gün gelip 'mazide oldugum adamin yarisi bile değilim' diyebilirsiniz. bianeylehen hiç bir sey sonsuza kadar sürmez...
hep dolu sanarsın ya sonra anlarsın yazdıklarının hiç bir anlamı olmadığını. aslında verdiğin mücadelenin ne kadar anlamsız olduğunu.farklı dillerde dolanan söylentiden ibaret kaldığını. herşeyin boş olduğunu. saniyelerle mücadele ederken her milisaniyenin biraz daha hislerini azaltma mücadelesini verdiğini ve kazanıpta tüm herşeyi sildirdiğini.
ne zaman bir parça dinlesem sol frame de görüp şaşırmama neden olan başlıklardan biri. kesinlikle dinlenmeli,özellikle de yağmur yağarken. özleniyor bu parça arada da olsa...
Duracağım burada
Gidişini seyredeceğim
Kıpırtısız, sakin gibi görüneceğim
Kavgasız olacak, fırtınasız olacak
Saçma sapan olacak
Organlarım birbirine vuracak
Arkandan sessiz bakacağım
Ben yine salağı oynayacağım
türkünün sadece keman ve piyano ile renkledirilmiş versiyonu ayrılık kadar hüzünlüdür. mutlaka dinlenilmesi gereken bir yapıt. dinlemek isteyenler için http://umutfm.com/izle.php?id=9044
en büyük ayrılık ölümdür daha büyüğü düşünülemez. sevgiliden ayrıldıktan sonra tabi ki acı çekilir ama bir yerde kendine acı çektirmekten vazgeçip gerçek dünyaya dönmek gerekir çünkü giden gitmiştir ve en önemliside artık sizi istemiyordur. o zaman üzülmek niye? niye sürekli kendini mahvetmeye çalışmak? en acısı ölümdür sevdiğiniz hiç beklemediğiniz bir anda hiç beklemediğiniz bir şekilde bir anda çıkar hayatınızdan gider geri gelmemek üzere. işte bu yaşarken ölmektir siz de ölürsünüz sanki onunla birlikte. ama ölüme bile alışıyor insanlar zamanla sevgili değil çocuğunun ölümüne alışıyor ki sevgili çok daha uzak kalıyor. sonuçta ne olursa olsun hayat devam ediyor ve bir süre sonra onu hatırlamadığınızı farkediyorsunuz..
bıtırmektır artık bırcok seyı kafanda,yuregınde...kaybolmaktır sonunu bılmedıgın yollarda...kımı zaman askı kımı zamansa hayatı terkedr gıdersın..bırısınden gerıye uzuntu,hayal kırıklıgı,acı kalır.sonra yavas yavas onlar da ayrılır senden ve sonlanır...ama hayattan bır kez ayrılırsın ve biter. (bkz: ölüm)