önce özgürlük hissedilir, yapılacak milyon tane atraksiyon düşünülür, mesela maça gidilir gece geç dönülür ve telefon arası olmaz, rahatça ve saatlerce pes oynanır ama ertesi gün sabah dank sesiyle yataktan kalkılır, şarkılar seni anlatır ve en yakın dost efes olur, tekirdağ olur sonra erkek erkeğe güneye kaçmak için planlar yapılır biraz su serpilse de gönüllere sonuçta hayat yavanlaşır.
ilk aşama= kızgınlık, acı ve yürek ağrısının bir arada yaşandığı aşamadır.
ikinci aşama= acının yavaş yavaş dindiği, kendini suçlamaların başladığı aşamadır.
kişi "ya hata biraz da bende mi acaba?", "haksızlık ettim ona" gibisinden bir tutum içerisindedir. yaşanmış her kavgadan kendini sorumlu tutar.
en zor olan aşama budur. saç uzatırken, saçın şekil almadığı dönem gibidir. kulak arkası olmaz, taranmaz..
ne toplanacak kadar uzun, ne de taranacak kadar kısadır.
üçüncü aşama= her şeyin yoluna döndüğü aşamadır. ansızın bastıran moral bozuklukları hariç, her şey normale dönmüştür.
asexüel olduğunu iddia etmek. yok öyle bi' şey mal. verseler eski sevgilini çatır çatır, afedersiniz seviyeyi düşürdüm bi' an kendimi kaybettim ahahah. neyse ne diyordum, gelse sevişirsin dimi sinsi? yok öyle bi' şey.
ergen dönem içinde, içine içtenlikle düşülen vaziyet. hadise bir erkek ve bir kadından müteşekkildir. asırlardır, müthiş ve şaşılacak bir iradeyle ilk halini koruyan bu durum, belli ki bir o kadar daha damarlarımızda veba misali yer bulacaktır. mevsimsel istatistikleri araştırılmalıdır. sonbahar ve kış mevsimlerinde, bu sendroma düşenlerin artışı hem ülke hem de dünya ekonomisine ciddi zararlar vermektedir. hükumetlerce kurulan komisyonlar tarafından, derhal kurutulması gereken bataklıktır.
insanlığı bu bataktan kurtarmalı. derhal!
(bkz: sevdatesi)