heryerde bir ayrılıktır gidiyor. ayrılmışsan ayrılmışsındır. en azından içinde onun olduğu bir dolu anın vardır. ölmüş bile olsa bir yerden sonra umutlar, pişmanlıklar biter. onu hayallerinde yaşatmaya devam edersin, en sevdiği yiyecek, en sevdiği çiçek, ayakkabı numarası hatta vücut ölçülerini de bilirsin (çoğu kişi için). kısaca sevdiğin kişiyi tanırsın. bir olaya nasıl tepki vereceğini, en sevdiği müzik tarzını bilirsin. bir de hiç açılamamış olduğunu düşün.
sevdiğin kadını/adamı tanımamak... bazen adını bile bilmezsin, ses tonunu hatta göz rengini. her saniye aklında 'acaba' ile başlayan onlarca soru geçer. acaba sevgilisi var mıdır? yanına gidip açılsam beni tersler mi? küsersin ona ama tavşan dağa küsmüş misali, ne senden haberi olur ne de aklından bir kerecik geçersin. yıllar sonra acabaların yerini keşkeler alır yavaş yavaş. keşke açılsaydım ona, ne olacaksa olsaydı? keşke kendime biraz güvenebilseydim? unutursun, unuttuğunu zannedersin bir bakmışsın başka bir kadına sarılmışsın, saçların beyazlamaya başlamış, alınında çizgiler... iki de çocuğun olmuş evlenmiş ikisi de, bir de torunun olmuş herkes huzur içinde ölecektir sen ise ukde ve pişmanlığınla verirsin son nefesini.
Ayrılık daha acı. Güzel şeyleri hatırlamak, yapılabilecek ama yapılmamış şeylere pişmanlık duymak hep kalır. Ama hiç tanımadığın birini sonsuza kadar düşünmezsin. Öyle kaybolur gider zaten.
ayrılık özgürlük, hiç birlikte olmamak kirlenmemektir erkekler için. bok var aşık oluyorsunuz gençler. kapris yapmaktan başka bi boka yaramayan kadınlarla neden hayatınızı harcıyorsunuz? manyak mısınız? aptal mısınız? basın lan tekmeyi!