Asuman : Elini tutuyorum, elimi bırakıyorsun. Gözüne bakıyorum gözüme bakmıyorsun.
Mükremin : Bilmiyorum Asuman bilmiyorum, doğrudur kalbimin eski çarpıntısını kaybettiği tüm aramalara rağmen bulunamadığı inkar edilebilir bir gerçek olsa niçin inkar edilmesin öyle değil mi, o ki inkar edilebilir edersin gider yok böyle bir şey dersin gider
Asuman : Bak ağzınla söyledin işte sonunda!
Mükremin : Ben konuşmak için en müsait yer ağız diye şey ettim ama..
Asuman : Beni artık sevmiyorsun öyle mi?
Mükremin : Ya seni seviyorum da seni sevmeyi eskisi kadar sevemiyorum. Hani eskiden seni sevmenin birbirimizi sevmenin yeşil gevrek bir tadı vardı. seni güldürmenin lezzeti damağıma yerleşir orada mutlu mesut yaşardı. yani bir şey olduğu vakit ilk bunu koşayım gideyim Asuman'a söyleyeyim tarzında bir haberci telaşı olurdu.
Asuman : Şimdi ne oldu peki?
Mükremin: Bilmiyorum Asuman bilmiyorum, kalbim bir kuyunun dibindeki suyun içinde nefes almaya çalışan bir gariban; yukarı tırmanmaya çalışıyor ama ne yapsın kuyunun duvarları düz, kuyunun duvarları ıslak..'
ben sana artık huzur veremiyorum; sana huzur veremeyince ben de huzur bulamıyorum. temelde sorun bende çünkü ilişki adına savaşmak için senin on birim enerjin varsa benim dört birim enerjim var; zamanlama hatası, üzgünüm. bu cümleleri söyleyen kişinin söylediğini sandığı şey elimden gelenin en fazlasını yaptım; elimden daha fazlası gelmiyor artık bu yüzden seni seviyorum ve ayrılmak istiyorum huzuru ancak böyle yakalayabiliriz. aslında söylenmek istenen ve terkedilenin doğru bir şekilde anladığı ise şudur: ben yeni heyecanlar için enerji tasarrufuna geçiyorum; huzur yeni ilişkidedir; anlam varsa huzur yoktur; sevgiye bu kadar anlam yüklemen senin sorunun, bu da sana tecrübe olsun canım; iyi günleer...