ayrılık acısı

entry167 galeri4
    26.
  1. Hem duygudur, hem ruh halidir. Zordur ama her aci gibi güc verir. Kötü de degildir.
    0 ...
  2. 27.
  3. zamanı alkolle marine etmektir...
    0 ...
  4. 28.
  5. Sigara gibidir, icine cekerken mutlu olursun, yokken arar, içine çekmeden duramassın. Bıraktıgın zaman ise acisi cigerden cıkar, ciğerin yanarda aman diyemessin.

    aşk en büyük alışkanlıktır, sevmiyorum sanırda biterse bitsin edaların bitene kadardır, sonrası zulüm. ayrılık olmadan aşk olmaz derler ya, her ayrılıkta biraz daha büyürsün, hani cocukken vız gelen şeyler buyudukçe daha buyuk yukler bindirir ya omuzlara; işte her ayrılıkta oyle büyütür de insanı, daha da zor olur işte.

    aman bee ne diyorum ben!!
    1 ...
  6. 29.
  7. 30.
  8. alısılması zor olan, yalnızken daha cok anlasılandır.
    2 ...
  9. 31.
  10. insanın saç diplerinden tırnak uçlarına kadar karıncalanma hissi yaratan bir daha asla tamamlanamayacağını, ömrünün geri kalanını hep bir yarım yaşayacağı hissini veren drumudur.
    0 ...
  11. 32.
  12. 33.
  13. atlatması en zor acılardan biri. ama tabi ki bunun da bir çaresi var. bir süre siyasetle ilgilenin anacığım, okuduğunuz, dinlediğiniz, seyrettiğiniz her şey siyasetle , politikacılarla ilgili olsun. çünkü aşkın, sevginin en uzak olduğu yer siyasettir bu ülkede.
    1 ...
  14. 34.
  15. 35.
  16. nazım hikmet şöyle der,

    "bir aşk için yapabileceğin her şeyi yaptığına inanıyorsan ve buna rağmen hala yalnızsan, için rahat olsun. giden zaten gitmeyi kafasına koymuştur ve yaptıkların onun dudağında hafif bir gülümseme yaratmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır. sen kendini paralarken o her zaman bahaneler bulmaya hazırdır. hani ağzınla kuş tutsan "bu kuşun kanadı neden beyaz değil?" diye bir soruyla bile karsılaşabilirsin.. iki ucu keskin bıçaktır bu işin. yaptıklarınla değil yapmadıklarınla yargılanırsın her zaman. bu mahkemede hafifletici sebepler yoktur. iyi halin cezanda indirim sağlamaz. sen, "ama senin için şunu yaptım" derken o, "şunu yapmadın" diye cevap verecektir. ve ne söylesen karşılığında mutlaka başka bir iddiayla karşılaşacaksındır. üzülme, sen aşkı yaşanması gerektiği gibi yaşadın.özledin, içtin, ağladın, güldün, şarkılar söyledin, düşündün, şiirler yazdın. "peki o ne yaptı" deme. herkes kendinden sorumludur aşkta. sen aşkını doya doya yaşarken o kendine engeller koyuyorsa bu onun sorunu. bir insan eksik yaşıyorsa, ve bu eksikliği bildiği halde tamamlamak için uğraşmıyorsa sen ne yapabilirsin ki onun için? hayatı ıskalama lüksün yok senin. onun varsa, bırak o lüksü sonuna kadar yaşasın. her zamanki gibi yaşayacaksın sen. "acılara tutunarak" yaşamayı öğreneli çok oldu. hem ne olmuş yani, yalnızlık o kadar da kötü bir şey değil. sen mutluluğu hiçbir zaman bir tek kişiye bağlamadın ki.... epeydir eline almadığın kitaplar seni bekliyor.kitap okurken de mutlu oluyorsun unuttun mu? kentin hiç görmediğin sokaklarında gezip yeni yaşamlara tanık olmak da keyif verecek sana.yine içeceksin rakını balığın yanında. üstelik dilediğin kadar sarhoş olma özgürlüğü de cabası.... sen yüreğinin sesini dinleyenlerdensin ve biliyorsun asolan yürektir.yürek sesi ne bilmeyenler, ya da bilip de duymayanlar acıtsa da içini unutma; yasadığın sürece o yürek var olacak seninle birlikte. sen yeter ki koru yüreğini ve yüreğinde taşıdığın sevda duygusunu. elbet bitecek güneşe hasret günler. ve o zaman kutuplarda yetişen cılız ve minik bitkiler değil, güneşin çiçekleri dolduracak yüreğini..."

    (bkz: acılara tutunmak)
    54 ...
  17. 36.
  18. 'ne yani n'olmuş? yalnızda yaşıyabilirim!' diye başladığınız bir günde, adımınızı attığınız her anda, yüreğinizin ayakkabının altında ezilen bir şey olduğunu farkedişinizidir. içinizin daha fazla duyguyla dolmasıdır, acının aşkı yenip üstüne bayrak diktiği zamanda olan duygudur.
    şarkıların size yeni bir ütopya yaratmasına, anılarınızın beyninizde tiyatro yapmasına izin vermektir.
    ne acıdırki beyininizi ve kalbinizi savaştırır. sizi dengesiz yapar... bunların hepsinin nedenidir ayrılık acısı..
    1 ...
  19. 37.
  20. insanı can evinden vuran, avaz avaz ağlatan his.
    0 ...
  21. 38.
  22. olur olmaz anlarda gözlerin dolar. boğazında bi şey düğümlenir. yutkunamazsın. yüreğinde ayrılığın ağırlığını hissedersin. acının yüreğinde somutlaştığını hissedersin. o kadar çok şey onu anımsatır ki, onu anımsatan bu anlarda gözlerin onu arar. beraber dolaştığınız yerler, gittiğiniz sinemalar, dinlediğiniz müzikler... bir arkadaşınızın cep telefon melodisi onunki ile aynı ise, her telefon çalışında yüreğiniz ağzınıza gelir. yollarda dolaşırken hem gözünüz onu arar hem de onunla karşılaşmak istemezsiniz. her cep telefonunuz çaldığında ya da bir mesaj aldığınızda, acaba o mu arıyor ya da mesaj ondan mı geldi diye düşünmeden, heyecanlanmadan edemezsiniz. onu tamamen unutup, hayatınızdan çıkartabilmek için, cep numarasını, iş telefonlarını silersiniz, msn kaydını silersiniz, mail adreslerini silersiniz. ama kendinizden bile saklayarak bir kenara gene de not etmeden yapamazsınız. onun haberi yoktur ama size verdiği kanadı kırık meleği hala boynunuzda taşıyor, her sabah bir umutla uyandığınızda meleğinizi öperek, onu uyandırıyorsunuzdur. olur olmaz anlarda aklınıza geldiğinde, o an ne yaptığını düşünüyor, mutlu olup olmadığını, hayatında başka biri olup olmadığını ve onun da sizi düşünüp düşünmediğini merak edersiniz. siz hala bu kadar onunla yatıp kalkarken, hala bu kadar onsuzken bile onunla yaşarken, onun ne kadar sizinle benzer duygular içinde olup olmadığını düşünürsünüz. bütün bunlar sizi üzer, gözleriniz dolar ve gene boğazınız düğüm düğüm olur. hıçkıra hıçkıra ağlayıp rahatlamak istersiniz ama bu da öyle kolay olmaz. hayat artık anlamını kaybetmiş, sizin için yaşamak anlamsızlıkla eş değer olmuştur. ne sinema, ne arkadaş sohbetleri ne de başka bir şeyden zerre keyif almazsınız. depresyon, bi süreliğine en yakın arkadaşınız olarak sizin misafirinizdir. kırık kalbinizi onarmaya çalışırsınız. ama bu o kadar kolay değildir. sizi seven herkesten bir takım tavsiyeler, öneriler gelir. sizi neşelendirmek, bitkisel hayattan çıkartmak için çaba gösterirler. ama tüm bunlar işleri daha da zorlaştırmaktan öte bir işe yaramaz. biraz yalnızlık biraz gözyaşı, biraz da zamana bırakmak... işleri yoluna koyacak, ruhunuzu acılardan arındırmaya yardımcı olacaktır. en önemli tesellilerinizden biri de, ayrılıktan sonra, ortada affedebilinecek bir sebep varsa ve birbirinizi gerçekten seviyorsanız, bir suçlu aramaksızın, haklı haksız düşünmeksizin, meleğinizi tekrar kazanabilmek için, gururunuzu, onurunuzu ve diğer değerlerinizi ayaklar altına hiç düşünmeden alarak, onu ikna etmeye çalışmanızdır. haklı olduğunuzu bilmenize rağmen bunu yapabilmek, ona verdiğiniz değeri ve sevginin en önemli göstergesidir. ararsınız, konuşursunuz, onu görmek, yüzyüze konuşmak istedğinizi söylersiniz. yüzlerce (evet, abartmıyorum!) kez özür dilersiniz (haklı bile olsanız). seviyorsanız, buna değer olduğunu düşünüyorsanız, onu sevdiğinizi haykırırsınız, onu tekrar kazanmak için, onu kaybetmemek için yalvarırsınız. bir daha... bir daha... bir daha... ona eğer hayatınızdan çıkarsa, bir daha hiç görüşmeyeceğinizi, bunu isteseniz de onunla arkadaş kalmayı başaramayacağınızı anlatırsınız, anlatmaya çalışırsınız. defalarca bunun son konuşma olduğunu söyler ama gene de onu aramadan edemez, bir kez daha konuşmadan yapamazsınız. 'artık bu konuşmalardan sıkıldığını, neden onu anlamadığınızı, ilişkinin bitmiş olduğunu neden kabul etmek istemediğini' size söylediğinde, beyninizden kaynar sular dökülür ama bunu da kaldırırsınız. en nihayetinde, artık günler sonra, yorulursunuz, ruhen ve bedenen bitkin düşersiniz. onun için, kendiniz için, sizin için elinizden geleni yaptığınızı düşünür ve artık tükendiğinizi hissedersiniz. bu kez gerçekten son kez bir konuşma yapıp, artık bunu ona direk söylemeden ama ima yollu (artık daha fazla seni rahatsız etmeyeceğim gibi) ifade edersiniz. msn'ini, cebini vb. her türlü kaydını sileceğinizi söyler, elinizden gelen her şeyi yaptığınızı ve artık sadece onun araması ile bir şeyler olabileceğini söyleyip... kapatırsınız.
    2 ...
  23. 39.
  24. bu ne boktan bir duygudur bilemedim.

    demekki o kadar boktan bir duygu ki, hakkında yazılamayacak kadar boktan yani.

    ama sözlük bende bok gibiyim inancın olsun.

    ayrılık acısı dedikleri şey, sanırım kalbe kanın gitmemesinden ibaret.

    kanım çekiliyor hissediyorum, barmak uçlarımda bir uyuşma..

    sanırım ölüyorum, ne oluyor bilmiyorum..

    ama hayatın son demlerinin, vücuda yansıması..

    ayrılık acısı, zor'dur..

    yalnızlık ise ondan daha da zor.
    1 ...
  25. 40.
  26. midedeki yanma hissi ile başlar.aklınıza ona ait anılardan başka hiçbirşey gelmez.en hisli şarkılar döner durur playlistte. sigara üstüne sigara yakılır. bir yerden sonra film kopar zaten.
    1 ...
  27. 41.
  28. paranormal activity'nin an itibari ile yaşadığı durumdur.yazar,kendisini sözlüğün bilgi dolu kollarına emanet etmiştir.

    (bkz: nefes alamamak)
    0 ...
  29. 42.
  30. Söylenecek çok söz varken, susmak zorunda bırakan acı.
    3 ...
  31. 43.
  32. hiç birlikteliğin söz konusu olmadığı, muhtemelen kısa sureli karmaşık ilişkilerde ne ad verileceği şaşırılan durumdur. ayrılık acısı desen gülmezlermi adama nereniz birleştiki diye. gülerler. gülsünler. hayır yani acıyorsa acıyordur bunun öylesı böylesımı var. acıyor. e istemiyor insan böyle olsun. böyle saçma sapan bir saçmalık hissetsin istemiyor insan.
    (bkz: lanet)
    4 ...
  33. 44.
  34. --spoiler--

    Unutursun unutursun
    Zaman geçer avunursun
    isyan etsen de derinden
    Hayat tutar ellerinden
    Bir gün gelir unutursun
    Önce yaşayamam zannedersin acından
    Ben de gidiyorum kalamam dersin kahrından
    Bunun için merhamet dilersin Tanrından
    Duymaz kimse sesini
    Bıkarlar gözyaşından
    Unutursun unutursun
    Zaman geçer avunursun
    isyan etsen de derinden
    Hayat tutar ellerinden
    Bir gün gelir unutursun
    Hani geçmeyecek gibi gelir günler
    Hiç aydınlanmayacak kapkaranlık geceler
    Kabuslar içinde dilin adını heceler
    Paylaşamazsın acını yalnız yaşanır dertler
    Unutursun unutursun
    Zaman geçer avunursun
    isyan etsen de derinden
    Hayat tutar ellerinden
    Bir gün gelir unutursun
    Sonra bir sabah uyanırsın hayata
    Bakarsın durmamış dünya dönüyor etrafında
    Anlarsın eskisi gibi olmaz bir daha
    Ama yepyeni bir güçle sarılırsın hayata
    Unutursun unutursun
    Zaman geçer avunursun
    isyan etsen de derinden
    Hayat tutar ellerinden
    Bir gün gelir unutursun

    O gün gelir unutursun.

    --spoiler--
    0 ...
  35. 45.
  36. severek ayrılmışsanız sonucu daha da acı olur.
    3 ...
  37. 46.
  38. durmadan neden böyle oldu diye olayı dramatize edersin salaklar gibi. erkekler için durum daha farklı, biz kızlar daha hassasız bu konularda.
    2 ...
  39. 47.
  40. Kaybetmek sevdiğini, ölüme benziyor. Bazen ölümden bile daha zor geliyor. Bir daha hiç güneş doğmayacakmış gibi, bir daha hiç nefes alamayacakmışsın gibi, bu acı ömrü törpülüyor. Herkes bu acı nasıl geçer diye soruyor? Öyle kolay geçmez! istiyorum ki, elimde sihirli bir değnek olsun, her birinizin kalbine dokunup, sileyim kederinizi ama olmuyor. Zamandan başka ilacı, çaresi yok bu eziyetin dostlarım! Ne çivi çiviyi söküyor, ne ateşi su söndürüyor. Sabretmesi zor olan saatlerin bitiminde, bir şekilde geçiyor. iz kalmıyor mu? Hem de öyle bir kalıyor ki! Kalp ağrısının benzeri bir ağrıyı, vücudun her hangi bir yanında çekmek mümkün değil. Ne kağıt kesiği, ne gece yarısı tutan azı dişi, ne taş döken böbrek, hiçbiri sevdiğini kaybetmenin yüreğe verdiği eziyeti vermiyor. O yüzden bir çözümü yok ayrılık acısının! Çekeceksin! Çivi çiviyi de sökmez üstelik bu durumda, gidip kendini boşuna rezil etmeyeceksin. Ayrılık sonrası neler yapabilir insanlar, tahmin etmek güç. Bir çeşit delilik hali, akıl sanki artık o kafanın içinde durmuyor. Mantık, aşkla çıkıp gitmişti zaten, üstüne ayrılık geldiğinde, bir daha dönmüyor. Her şeye rağmen, ağlayacaksa insan, bir aşkın ardından ağlamalı! Gözyaşı dediğin en çok aşkın finaline yakışıyor. Gözbebeğinden yüreğe akan o inci taneleri, gönlün üstünde zarif duruyor. Her insan, en az bir kere yaşamalı bu acıyı! Üstelik acısını da madalya gibi taşımalı göğsünde; bakınca uzaktan, bir kalp daha öğrenmiş sevmeyi demeliyiz. Alkışlamalıyız! Kimi sevdiğin, ne kadar sevdiğin, ne yaşadığın çok da önemli değil! Asıl olan aşktır, asıl mesele onu tatmaktır. Sahip olduğumuz her şey gibi, aşkın da bir bedeli var; çok da pahalı üstelik! Aşka inananlar, bu bedeli ödemeyi baştan kabul etmiş sayılır. Çektiğin acıları kendinde hazine edebildiğin sürece, ruhunu, özünü büyütürsün. insan, acı çekerse anlar başka birini. Onun gözleriyle bakabilmeyi öğrenir. Onun sızısını duyabilir içinde. Kendi başına geldikten sonra vazgeçersin eleştirmekten, yermekten, aşağılamaktan! Farkına varırsın hayatın, sevginin, onurun, erdemin ve en önemlisi kendinin! Ayrılık acısı çekmek, değerlendirir yüreği. Hayata tutunmayı öğrenirsin. Zoru seçen ama başaran ruhlardan olursun. Gelişirsin, değişirsin, pekişirsin. insan olursun yani, demini alırsın. Akıllıysan eğer, kalbine sevmeyi öğretirsin! Sonunda acı varmış! Sen kendine hazinesin, onu da aslanlar gibi çekersin.

    alıntı
    2 ...
  41. 48.
  42. öyle bir acıdır ki sana nefes aldırmaz, gözlerin bakar ama görmez..
    kalbinin ortasına bir sancı oturur ve gitmeye hiç niyeti yoktur..
    hayat böyle boş, bomboş gelir..
    nerden mi biliyorum? sorma be sözlük sorma işte..
    1 ...
  43. 49.
  44. dünya kupası'nın başlamasıyla unutulacak acıdır.
    1 ...
  45. 50.
  46. en iyi ilacın zaman olduğu söylenir ama çekeceksin o acıyı ve çekmek zorundasın. bırakın herşeyi, hissedin en derinde, böyle olması gerekiyordu diye anlamsız tesellilere verin kendinizi. ona ait olan hiçbirşeyi atmayın hep göz önünde olsun, baktıkça güzel günlerinizi hayallerini hatırlayın, ağlayın doyasıya, kimsenin ağlatamadığı sizi onun ağlattığını unutmadan aynaya baka baka ağlayın.

    ve zamanla azaldığını göreceksiniz acılarınızın, asla unutamayacaksınız onu bunu unutmayın ama artık acı vermicek hatırlıyor olmanız.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük