yapılır. ben bunu yapmayan olduğunu sanmıyorum.terkedilen yapar bunu. terkeden ne yapacağını biliyodur, sürpriz yiyen terkedilen olur.
e terkedilenin terkedilme fiilini kabullenmesi- hele ki gerçekten bir sevgi bağı var idiyse- derhal olmayacaktır.bir ilişkiyi terkedilenin kafasında bitirmesi kişiye göre farklılık göstermekle birlikte, hiç bir insan evladı- aaa ayrılmak mı istiyosun, tamam hemen ayrılalım- diyemez, zaten diyorsa, orada hiçbi sevgi durumu yok demektir.
benim kendi açımdan, 18 yıllık evlilikten sonra terkedilmiştim, ve bana bu herhangi bir sebep gösterilerek de söylenmedi. en az 4 ay falan leyla gibi gezdim, sonra sonra - ki yakındda boşanma davası olacak- ilişkinin bittiğini kabullenme durumuna geçtim. ve eski eşimi cep telefonundan da sildim. bu benim için çok büyük bir adımdı. çünkü o yazılan uzun mesajları ben de yazıyodum, ama işte bu bahsettiğim "kabullenme süreci" derhal gerçekleşmiyo, bayaa bi zaman alıyo.
zor oldu, ama sonradan o 18 yılı ve evliliği çöpe atmayı başarabildim. benim açımdan 4-5 ay sürdü bu.
ama o arada o çok uzun mesajları yazarsın. sürprizi yiyen sensin çünkü. yazmıyosan, sen de bi anormallik var demektir. ben de yazdım, ama tabii, bi süre sonra bi halta yaramadığını anlıyosun. zaten oradaki esas problem "kabullenememe" problemi. "kabullenme" eylemini becerdiğin zaman, zaten kendiliğinden yazma işlemini bırakıyosun. hattta bir sonraki evrede yıllarını geçirdiğin şahsı cep telefonundan da siliyosun.
"ayrılma" durumu bir süreç, hele ev mev para falan varsa, işin içine onlar da giriyo. bisürü kanuni konu devreye giriyo, iş resmiyete dönüyo, duygusal süreç olmanın yanında bi de hukuki boyut kazanıyo...
harbiden de bu dünyadaki en boktan süreçlerden birisi, boşanma sürecidir sözlük. şu an onu yaşamaktayım, bunun böyle olduğunu, kendimden örnek vererek söyleyebilirim.
eğer sevdicek sizden ayrılmaya karar vermişse söylediği son sözlerin hiçbir anlamı yoktur.yine de terketmenin yarattığı vicdan azabını hafifletmek için aslında sizin ne kadar iyi bir insan olduğunuzdan dem vurabilir.fakat bu sözler kalbinizde açılmış yaralara yapıştırdığınız plastik yara bantlarından öteye gidemez.kulağınızda anlam veremediğiniz bir uğultu gibi izi kalır sadece...
en acınası mesajdır.
o son mesajda ilişkiyi kurtarmak için öyle saçma şeyler yazar kendinden öyle büyük tavizler verirsin ki geçmişe dönüp baktığında kendinden utanırsın.
şurada yazsalar bile okumam. çünkü "Ali ata bak" ," ata bak Ali" "bak Ali ata" gibi kelimelerin yerilerini değiştirip değiştirip durulan mesajdır. sonunda "biz arkadaş kalalım." cümlesi yer alır.
kadın bi bok yemiştir ve ilişki bitmiştir. erkek efendiliğinden ötürü susarak protesto etmiştir durumu ancak kadın , hakaret duyup laf işitip kendi vicdanını rahatlatmak için erkeği ufak dokundurmalarla taciz eder. ta ki uzuuun uzun laf yiyene kadar. sonra da kendini sağlama aldığı "dal"a "otur"ur.
aklıma gelmişken.. böyle bi tanesi vardı, bak dedim evlendikten sonra bile beni unutamıcaksın nolur terketme beni, ama nasıl ağlıyorum. ..mun kızı defoldu gitti. ve evlendi. bir patlamadan kıl payı kurtuldum, öldüm sanmış salya sümük nasıl ağladıysa, silmediği numaramdan bana ulaşıp zamanında yediği boku itiraf edercesine "evet eşref, çok korktum sana bişey oldu diye" demez mi! dedim sıçtım kızım azının orta yerine.
neyse uzatmiyim bu da böyle bir anımdı.
intihar dan önce son söz söylemek gibidir. Aslinda hersey A noktasindan B noktasina gitmek icin degilmidir, onuda hor görmemek gerekiyor cünkü yol bitmis. Simdi düsünüyor insan A noktasindan B noktasina giderken mutlu mu oldum yoksa yollar bozukdu diye eziyet mi cektim.
Bakıyorsun ki olan olmuş döküyorsun etekteki taşları. Ayların yılların birikimi var o mesajda kardeşim mesaj deyip geçme. Ama olur da barışırsan her cümlenin hesabı itinayla sorulur.
bazen o kadar güzel yazdığım ki, akabinde silmeye kıyamayıp screenshot alıp gizli dosyama koyduğum, yaratıcılığın en köklü olduğu anlarda ortaya çıkan başyapıtlardır.