hayatta hiçbir şey sıcağı sıcağına tam anlamıyla anlaşılmaz, algılanamaz. zaman geçtikçe, düşündükçe, yola yalnız devam etmeye başladığınızda kafanıza dank eder ayrılık.yere düşüp kalktığın anda anlamazsın dizindeki acıyı. kimseye tutunmadan bir yürü bakalım hasar var mı yok mu?...
oturup geçmişi anıp, geleceğe yandığınız zaman anlarsınız onu. yanınızdaki insanların teker teker kaybolmasıyla kendini hissettirir. halbuki onlar yanındayken belki de aklına bile gelmeyenler onların gitmesiyle su yüzeyine çıkar. hesaplaşmalar ,çatışmalar başlar kendi kendine. ne zaman dönüp baktığında kimse yoksa yanında, ne zaman telefonun çalmıyor kimse kapına gelmiyorsa asıl acısı o gün koymaya başlar. üstesinden gelmek kimi zaman zor olsa da alışılır. sonra bir bakmışsın içindeki acıyla birlikte odanda oturuyor, muhabbet ediyor, yemek yiyorsundur. alışmış, sahiplenmişsindir. kimi zaman da* bir anda büyümeye vesile olur. hayata, insanlığa başka bir gözle baktığını hissedersin sonrasında. geri dönmesi muhtemel olmayan ayrılık daha bir koyar adama. zaman geçtikçe alışmakla birlikte olgunlaşırsın.
ayrılığın getirdiği yalnızlık psikolojisi ve duygu yoğunluğu kaynaklı durumdur.ayrılık sebepleri boş gelir, saçma gelir.ancak son pişmanlık çoğunlukla fayda etmez.