ve yitirmeden yüzündeki anlık tebessümü bütün saatleri öylece dondurabilmek için çıldırasıya paraladım kendimi! cümlesiye insanı farklı alemlere götüren şarkı.yusuf hayaloğlunun mükkemel sözlerine ahmet kayanın mükkemmel müzikleri
ikisine de allah rahmet eylesin..
dinlerken yüreği alıp götüren harika bir parçadır. olsun güzel olsun ne olacaksa olsun dedirten yüreği koparıp tekrar yerine sokan parçadır.
beni içkiye alıştıran klasik ahmet kaya parçalarıdır. *
kısık sesle dinlenmez, sesin sonuna kadar açılması zaruridir. kulaklıkla dinlenmesi tavsiye edilir. mümkünse yalnız kalınabilecek bir köşeye çekilinir. yanında içkiye, sigaraya gerek yoktur. tek başına dağıtır insanı. şarkıdan sonra ağlanamaz bile. yüzde dağılmış salakça bir ifade bırakır biterüken.
allahım böyle bir şarkı da mı olurmuş dedirten şarkı. kelimelerin kifayetsiz kaldığı sözleriyle vurur insanı. hangi bir sözünün vurduğunu söyleyebilirim ki hepsi ayrı ayrı.... sanırım sözlerini tekrar copy paste yapmak en uygunu..ve yumuşacık ama isyankar bir sesle beraber ağlatan şarkı;
şimdi saat sensizliğin ertesi
yıldız dolmuş gökyüzü ay-aydın
avutulmuş çocuklar çoktan sustu
bir ben kaldım tenhasında gecenin
avutulmamış bir ben...
şimdi gözlerime ağlamayı öğrettim
ki bu yaşlar
utangaç boynunun kolyesi olsun
bu da benden sana
ayrılığın hediyesi olsun
soytarılık etmeden güldürebilmek seni
ekmek çalmadan doyurabilmek
ve haksızlık etmeden doğan güneşe
bütün aydınlıkları içine süzebilmek gibi
mülteci isteklerim oldu ara sıra, biliyorsun..
şimdi iyi niyetlerimi
bir bir yargılayıp asıyorum
bu son olsun be..bu son olsun!
bu da benim sana
ayrılırken mazeretim olsun!
şimdi saat yokluğunun belası
sensiz gelen sabaha günaydın!
işi-gücü olanlar çoktan gitti
bir ben kaldım voltasında sensizliğin
hiç uyumamış bir ben...
şimdi dişlerimi sıkıp
dudaklarıma kanamayı öğrettim
ki bu kızıl damlalar
körpe yanağında bir veda busesi olsun
bu da benden sana
heba edilmiş bir aşkın
son nefesi olsun...
kafamı duvara vurmadan
tanıyabilmek seni
beyninin içindekileri anlayabilmek
ve yitirmeden, yüzündeki anlık tebessümü
bütün saatleri öylece durdurabilmek için
çıldırasıya paraladım kendimi
lanet olsun!
artık sigarayı üç pakete çıkardım günde
olsun be! ne olacaksa olsun!
bu da benim sana
ayrılırken şikayetim olsun
'bu son olsun, bu son olsun'
dizelerini söylerken içimden sanki bir yıldız kayıyor gibi hissederim her dinlediğimde.
bir şeylerin son olması, sona ermesi hep hüzünlüdür, çok sevmediğiniz bir arkadaşınız bile olsa gitmesi az da olsa bi anlık hüzün vermesi gibi..
sevmek, alışmak ve kaybetmek hep hüzünlüdür hep..
şimdi saat sensizliğin ertesi
yıldız dolmuş gökyüzü ay-aydın
avutulmuş çocuklar çoktan sustu
bir ben kaldım tenhasında gecenin
avutulmamış bir ben...
şimdi gözlerime ağlamayı öğrettim
ki bu yaşlar
utangaç boynunun kolyesi olsun
bu da benden sana
ayrılığın hediyesi olsun
soytarılık etmeden güldürebilmek seni
ekmek çalmadan doyurabilmek
ve haksızlık etmeden doğan güneşe
bütün aydınlıkları içine süzebilmek gibi
mülteci isteklerim oldu ara sıra, biliyorsun..
şimdi iyi niyetlerimi
bir bir yargılayıp asıyorum
bu son olsun be..bu son olsun!
bu da benim sana
ayrılırken mazeretim olsun!
şimdi saat yokluğunun belası
sensiz gelen sabaha günaydın!
işi-gücü olanlar çoktan gitti
bir ben kaldım voltasında sensizliğin
hiç uyumamış bir ben...
şimdi dişlerimi sıkıp
dudaklarıma kanamayı öğrettim
ki bu kızıl damlalar
körpe yanağında bir veda busesi olsun
bu da benden sana
heba edilmiş bir aşkın
son nefesi olsun...
kafamı duvara vurmadan
tanıyabilmek seni
beyninin içindekileri anlayabilmek
ve yitirmeden, yüzündeki anlık tebessümü
bütün saatleri öylece durdurabilmek için
çıldırasıya paraladım kendimi
lanet olsun!
artık sigarayı üç pakete çıkardım günde
olsun be! ne olacaksa olsun!
bu da benim sana
ayrılırken şikayetim olsun
uzun bir süre sizi depresyon denen illetin misafir edeceğinin habercisi olan hediyelerdir. bu hediyelerin başında size sürekli "o"nu hatırlatacak olan bilimum şarkılar, kokular ve tabiki eşyalar gelir.
açılan kalbin yarasını temizlemek için kullanmak gerekir gözyaşını. bir nevi pansuman temiz kalması için diğer aşklara. ipin rengi de önemsizdir aslında. nasıl olsa kimse farketmeyecektir. her gün bir dikiş atılır kalbe, vericeği acıyı bildiğiniz halde günleri kovalarsınız dikişlerle taa ki en son dikişi atana kadar. bu son dikişle o'na da son vermiş olursunuz zaten. geriye kalan biraz kalbi dinlendirmek olur.
gerçekten sevdiğiniz, değer verdiğiniz biriyse; gözyaşı, uykusuz geceler, iştahsızlık, devamlı yalnız kalma isteği, acıklı şarkılar dinleme, hayalkırıklığı, umutsuzluk, umursamazlık...
ayrılık sonrası dinlenince gerçekten gözlere ağlamayı öğreten şarkı.
şimdi gözlerime ağlamayı öğrettim
ki bu yaşlar
utangaç boynunun kolyesi olsun
bu da benden sana
ayrılığın hediyesi olsun....
"şimdi saat sensizliğin ertesi
yıldız dolmuş gökyüzü ayaydın
avutulmuş çocuklar çoktan sustu
bir ben kaldım tenhasında gecenin
avutulmamış bir ben... "
ahmet kaya'nın yorumuyla da iyice mükemmelleşen bir yusuf hayaloğlu şiiridir.