böyle birşey var ama söyleyeyim. askerdeyken erkan diye bir çocuk vardı birlikte, ikametgah fikirtepeydi; ben de ziverbey de oturuyorum. hani kalabalık istanbul milyonlar yaşıyor da bu kadar yakın oturduğun birisiyle en azından uzaktan karşılaşırsın veya yüzüne baktığında; o birşey anlattığında veya sen birşey anlatırken o duyduğunda ortak bir zerre olsun bulursunuz. denk gelir yani. ama erkan.. başka bir evrendendi. aramızda metreler varken, belli zamanlar aynı dükkanlara bakıp aynı yollarda yürüdüğümüz kesinken erkan neden bu kadar ilgisiz geliyordu, hep düşünmüşümdür.
askerden döneli 13 yıl oluyor. bunun temiz 3-4 yılı ben semtimdeydim. erkan benden geç terhis olmuştur ama illa ki karşılaşır, birbirimizi görmek istemesek de denk gelir gibi olurduk. yok arkadaş hiç olmadı. bir kere göztepe kavşağında uzaktan gördüm zannettim, şöyle bir yokladım. yanında birisi vardı, otobüse mi binecekti yürürken takılmışlar mıydı anlamadım. yürümedim yanına, oysa bile selam vermemek istedim.
sorumlusu olduğum alanda tek başıma nöbetteyken piç arkadaşlarından biriyle nöbet kulübesinde kova yapmıştı erkan. kazara rütbelinin biri gelse ağzıma sıçardı. hep böyle yakalanıp hayatımın zindan olduğu bir andan korkarak yaşıyorum, halbuki yakalansam ne bok olacak? ama bundan gıcıktım ona. nöbete de zor kalkıyordu erkan, bir kere ranzaya botumla kazara vurmuş gibi yaptım zıplattım yerinden şerefsizi.
vesselam bilmiyorum, erkan acaba uzaktan beni görüp o da kaçmış mıdır? ben artık kadıköy de değilim de, erkan hala orada mıdır?