"hani bazen bir mekana girersiniz, duvar veya şahıslar yoktur, sadece ağızlar vardır aynı anda konuşup sana "hoş geldin" derler, "en sonunda geldin". sen çok teşekkür edersin orada olduğun için, hatta senin bile dikkatini çekecek kadar sıklıkta.
sesleri yankı gibidir ve büyük bir hoparlör kolonunun yüksek sesli bir müzikle titremesi gibi hareket ederler ağızlar. ama gürültülü konuşmazlar. hatta kulaklarınız her zamankinden rahat duyuyordur. sustukları zaman sanki havada çok yüksekteymişsiniz gibi bir uğultu vardır sadece".
(ruhi entimanoğlu adlı bir yemek eleştirmeninin, yüksek cemiyet dergisinin ocak 1928 sayısına yazdığı makaleden)