aynanın karşısına geçilir, yansıyan o güzel görüntü izleNiR; ama bir süre sonra işin rengi değişmeye başlar. surat yamulur, gözler çukur gibi görünür, çene kayar; değişik bir cesede benzersiniz.
gümüş ile sırlanan bir ayna hiçbir zaman mükemmel olamaz. illa ki bozuk bir yeri olur. uzun süre bakınca da ister istemez göz kayar, g.t oynar aynaya değil de aynaın arkasına odaklanır göz. sonra n'olur? vay efendim "cesede benziyo layn" deyip korkulur.
lisede kızlar baksın diye sabah sabah iki kilo jöleyi kafaya yediren ve bunun için üç saatini ayna karşısında geçiren ergen bu durumu farketmediyse kimse farkedemez.
aynı kelimeyi uzun süre söyleyince kelimenin anlamsızlaşması benzeri odaklanma sorunudur.
sorun sorun sorun sorun sorun... de bakayım, bir yerden sonra anlamını kavrayamaz oluyorsun. evet okudum, önlüğümü giydim, nasa'da çaycı oldum ama çekirdek çiptirip bunu düşünüyorum.
insanın düşüncelerinde daha farklı sonuçlara itebilecek odaklanmanın yarattıgı etkidir.
kendimden bikaç örnek vermek gerekirse; aynaya uzun süredir bakarken, birbiriyle konuşan tanıdıgınız bikaç kişiyi sessizce izlerken, canınızın sıkıldıgı anda çevrenizdeki insanları izlerken vs. yakalayan ve insana;
-ben kimim?
-bu insanlar kim?
-burası neresi, ne işim var burda?
-bunlar benim arkadaşlarım mı?
...
gibi sorular sordurtur. bi nevi beynin "reset"lenmesi desem yalan olmaz heralde. en fazla 4-5 dakika sürüp, insanı pili bitmiş bir robota çevirir. yine de alıştıktan sonra artık takmamaya başlarsınız...
insan kendisine yabancılaşabilir fazla bakmamak lazım.
kendinizle ilgili algılar ve aynada gördüğünüz kişiyle ilgili algılar birbiriyle örtüşmeyebilir ve sonuç olarak yabancılaşma yaşanır. bir süre sonra geçer ama.