“aynalar gibi yorgun
olsam da yine geçer
kim demiş bana durgun
söylesem bile duymaz
bir hiç için bana kal derken bile
aynalar gibi yorgun
bir gün için bana öl derken bile
sesler gibi suskun
ruhun akar gözümden
bakarım konuşamam
nasıl bir ben istersen
sonuna alışamam
bir hiç için bana kal derken bile
aynalar gibi yorgun
bir gün için bana öl derken bile
sesler gibi suskun
son bir kez yüzüme bakarken
aynalar gibi yorgun...”
insanın hayret etmemesi elde değil gerçekten.
sümüklü böcek kelimesi bile bir şiire bağlanabiliyor bu sözlükte.
sen benim sümüklü böceğimdin,
ürkek ürkek kabuğuna çekilirdin,
neden gittin amınakoyayım..
gibisinden.
inglişçesi mirrors olan korku filmidir. kadınlardan korkması gerektiğini düşünen erkeklerin fetiş malzemesi olarak kullanabileceğini düşündüğüm birkaç filmden oluşan seridir.
Eduardo galeano eseri.tarihe bir bakış hatta "neredeyse evrensel bir tarih".
Güzel bir cümle: ilk başta bizim ebemizi olan zaman, gün gelecek celladımız olacak. Dün, zaman bizi emzirdi ama yarın yiyecek.
sezen aksudan dinlendiğinde insanı hüznün karanlık sularına çeker.
aynalara bakamazsın bir süre. ama kaçamazsın da. yaşlanıyoruz bizim dönem, ufak ufak alışsak iyi olur.
Gülay'ın buğulu sesinden de, Volkan Konak'ın yanık sesinden de ayrı bir güzel giden parçadır.
ikisi de ayrı güzel, ayırt edilmesi bir diğerine haksızlık olur.
çöp kovasında girip, teslim olmuş bir şekilde ellerini havaya kaldıran bir adamın* kırk yıl düşünsem beni bu kadar hüzünlendireceğini düşünemezdim. beyoğlu'nda geçen gerçek bir aşk hikayesidir.
doz aşımında insanı hüzün komasına sokabilecek bir sese sahip olan intizar'ın, ömrüm senindir albümünde söylediği, ezgisi, müziği, geri vokalleri ve sözleriyle muhteşem olan şarkı.
&feature=related
aha sözlerini de yazdım. dinleyin lan, valla süper.
--spoiler--
Yar seni anlatmaya yetmiyor ki zaman
Aşkın tutku denen her halinde dolandım
En derin sevdamsın sen Otuzunda yılların
Belki de içindeyim koskoca bir yalanın
Sır tutmaz aynalar Diline dolar beni
Kaç zamandır beklerim Geleceğin günleri
Ya batar ya çıkarım Bu da deli cesareti
Bana rüzgarlar gönder Uçarı yüreğinden
Ben aşkı bitirmedim Vazgeçmedim sevginden
Bu şehir sana hasret Ölüyor kederinden
Elini çabuk tut yar Bak gençlik gidiyor benden
Sır tutmaz aynalar Diline dolar beni
Kaç zamandır beklerim Geleceğin günleri
Ya batar ya çıkarım Bu da deli cesareti
--spoiler--
bazen yetmezler kendinle yüzleşmeye...
bi yumruk atmamak için zor tutarsın kendini...
kırık olanları sanki sana dair daha çok şey yansıtır...
kimi zaman da karşılıklı ikisinin ortasında kalırsın...birine bakarken, arkadan diğerindeki de sana el sallar yüzünde pis bi gülümsemeyle...
ama en fenası, baktığında kendini değil de, o'nu görmektir...
uzun süren uğraşlar sonucunda boku çıkarılan türkü. (volkan konak tarafından seslendirilenden bahsediyorum) hep böyle olur bu ülkede, bir sanatçı kıyıda köşede kalmış bir şarkı ya da türküyü kasetine koyar. gayet de güzel yorumlar. işte ondan sonra -sanki sözleşmişler gibi- her önüne gelen icra eder eseri. "sen okuyamamışsın, bak böyle okunur o.." der gibi. madem çok seviyordun, sen bulup söyleseydin ya! işte aynalar da bu zihniyetin gazabına uğramıştır. volkan konak' tan sonra ferhat göçer söyledi, o söyledi bu söyledi..en son geçenlerde trt' de izledim. sinan özen de söyledi arkadaş. hem de aynen volkan konak gibi aralarda mikrofonu seyirciye uzatarak. ulan taklit olur da bu kadar mı olur be? üretme kabızları sizi!
nedense şu saatlerde dinleme ihtiyacı hissettiğim, insanı derdinden yaralayan şarkı. gülay yorumu yorum yapılamayacak kadar güzeldir, bir kez dinleyin derim.
"hüznüm sizde görünür,
saçım beyaz bürülür,
yaşarken de ölünür,
seyretmen beni, söyletmen beni, ağlatman beni
aynalar, aynalar.."