çöp kovasında girip, teslim olmuş bir şekilde ellerini havaya kaldıran bir adamın* kırk yıl düşünsem beni bu kadar hüzünlendireceğini düşünemezdim. beyoğlu'nda geçen gerçek bir aşk hikayesidir.
Gülay'ın buğulu sesinden de, Volkan Konak'ın yanık sesinden de ayrı bir güzel giden parçadır.
ikisi de ayrı güzel, ayırt edilmesi bir diğerine haksızlık olur.
sezen aksudan dinlendiğinde insanı hüznün karanlık sularına çeker.
aynalara bakamazsın bir süre. ama kaçamazsın da. yaşlanıyoruz bizim dönem, ufak ufak alışsak iyi olur.
Eduardo galeano eseri.tarihe bir bakış hatta "neredeyse evrensel bir tarih".
Güzel bir cümle: ilk başta bizim ebemizi olan zaman, gün gelecek celladımız olacak. Dün, zaman bizi emzirdi ama yarın yiyecek.
insanın hayret etmemesi elde değil gerçekten.
sümüklü böcek kelimesi bile bir şiire bağlanabiliyor bu sözlükte.
sen benim sümüklü böceğimdin,
ürkek ürkek kabuğuna çekilirdin,
neden gittin amınakoyayım..
gibisinden.
inglişçesi mirrors olan korku filmidir. kadınlardan korkması gerektiğini düşünen erkeklerin fetiş malzemesi olarak kullanabileceğini düşündüğüm birkaç filmden oluşan seridir.
“aynalar gibi yorgun
olsam da yine geçer
kim demiş bana durgun
söylesem bile duymaz
bir hiç için bana kal derken bile
aynalar gibi yorgun
bir gün için bana öl derken bile
sesler gibi suskun
ruhun akar gözümden
bakarım konuşamam
nasıl bir ben istersen
sonuna alışamam
bir hiç için bana kal derken bile
aynalar gibi yorgun
bir gün için bana öl derken bile
sesler gibi suskun
son bir kez yüzüme bakarken
aynalar gibi yorgun...”