aylak adam

entry259 galeri3
    199.
  1. hayatın bir kez daha tercihlerimizden ibaret olduğunu yüzümüze çarpan başyapıt.
    0 ...
  2. 200.
  3. -ben başkayım.
    +ben de başkayım.(fatma'ydı bu)
    -doğru, hep başkayız.ayak bastığımız her yer dünyanın merkezi oluyor.her şey bizim etrafımızda dönüyor..

    ***
    en az umutlanmaları gerektiği zamanlar en çok umarlardı.

    ***
    ''bugünkü benim son aldanışım olmayacak.insanlara güveniyorum.''eve varıncaya değin bu duyguyu içinde taşıdı.

    ***
    buraya bir kere gelmen gerekti.ya yeniden başlayacaktı, ya bitecekti.işte geldin, bitti.

    ***
    akşamları elinizde paketlerle dönersiniz.sizi bekleyenler vardır.rahatsınız.hem ne kadar kolay rahatlıyorsunuz.neden ben de sizin gibi olamıyorum?bir ben miyim düşünen?bir ben miyim yalnız?

    ***
    kim bilir, iç sıkıntısı olmasa, belki insanlar işe gitmeyi unuturlardı.''iş avutur'' derdi babası.o böyle avuntu istemiyordu.bir örnek yazılar yazmak, bir örnek dersler vermek, bir örnek çekiç sallamaktı onların iş dedikleri.kornasını ötekilerden başka öttüren bir şoför, çekicini başka ahenkle sallayan bir demirci bile ikinci gün kendi kendini tekrarlıyordu.yaşamanın amacı alışkanlıktı, rahatlıktı.çoğunluk çabadan, yenilikten korkuyordu.ne kolaydı onlara uymak.

    ***
    kişioğlu böyleydi.kimi dilenmek, kimi sadaka vermek zorundaydı.

    ***
    ne öğrettim ona?dünyada tanımadığı bir deli daha olduğunu.

    ***
    elindekileri karyolanın altına, boş bavula koydu.çevresine bakındı.yoktu.oturma odasını da aradı.orada da yoktu.bunca lüzumsuz eşya vardı da, neden en gereken, bir sigara küllüğü yoktu.kadınlar da böyleydi.dünyada gereğinden çok kadın vardı ama, yalnız bir teki yoktu.

    ***
    bu iki adam dünyada hoşgörü diye bir şey olmadığını bilmiyorlar.insan kendininkine uygun olmayanı bağışlamaz.biz, hoşgörüsü olmadığını bile bile, başkalarında kendininkinden ayrıyı bağışlamaya çalışana hoşgörülü diyoruz.

    ***
    olmuyordu, huzurunu yaşadığı günde bulamayan insana kurtuluş yoktu.

    ***
    ben, toplumdaki değerlerin ikiyüzlülüğünü, sahteliğini, gülünçlüğünü göreli beri, gülünç olmayan tek tutamağı arıyorum.gerçek sevgiyi.bir kadın.birbirimize yeteceğimiz, benimle birlik düşünen, duyan, seven bir kadın.

    ***
    kitaptaki c karakterini sabahattin alinin değirmen kitabındaki öykülerden birindeki karaktere benzettiğim film tadında yalın bir kitap.
    4 ...
  4. 201.
  5. alıp okuduktan sonra hediye ettiğim kitap. yusuf atılgan kitabı. o kadar güzel anlatmıstır ki bir insanın dusunceleri ve duygularındaki gel gitleri. kitapta cok fazla olay olmamasına ragmen sadece c'nin durumlar karsısındaki halleri, hayata bakıs acısı irdelenmesine ragmen kitap bir solukta bitiyor. tavsiye edilir, tabi bir c. askıyla yanıp tutusuluyor sonrasında benden söylemesi.
    2 ...
  6. 202.
  7. baş ucu kitabım. yusuf atılgan'ın en iyi eseridir. okunulası..
    1 ...
  8. 203.
  9. Kitap karakteri olarak bayıldığım ama sevgili olsa insanı çileden çıkaracak olan adamdır.
    2 ...
  10. 204.
  11. Bazen bay c olsım gelir. Tamda hayatıma bir b bulamadığımı ve bulamayacağımı hissettiğim anlarda olur bu. Bari derim bari hayatın boktanlığını gerektiği gibi karşılayabileyim
    2 ...
  12. 204.
  13. Yusuf atılganın yazdığı edebiyatımız adına çok önemli eserler arasında yer alan romandır.
    0 ...
  14. 205.
  15. Dünya edebiyatı için Yeraltından Notlar ve Yabancı kitapları neyse bu topraklar için de aylak adam o'dur. Bu, bay C'nin hikayesidir.
    Bay C, her şeyden ve herkesten farklı arayışlara sahiptir; ama hiçbir şey onun aradığı gibi karşılamaz onu. Bay C'nin psikolojisini anlamak zor olacak; ama bu kafayı yaşıyorsanız benden bir tane daha varmış diyeceğiniz biri.
    1 ...
  16. 206.
  17. -neden bu kadar kötümsersin ?

    -sen neden değilsin ? çevrene bakmıyor musun ? en mutlu görünenlerine bile ? bütün
    bunlar üç oda, bir mutfak, iki çocuk düşü ile başlıyor. sonra? haydi bayanlar, baylar! bu
    fırsatı kaçırmayın. siz de girin, siz de görün. üç perdelik dram. birinci kısım: dağlar dümdüz.
    ikinci kısım: ne çok tepe! üçüncü kısım : ova batak. bugünlük bu kadar baylar. iyi geceler.
    yarın gene bekleriz.
    2 ...
  18. 207.
  19. vasat yazar yusuf atılgan eseri.
    buram buram varoluş kokar.
    genelde ergen, edebiyat fakirleri okur. yazık.
    0 ...
  20. 208.
  21. Ne kimsenin yerdiği kadar kötü bir kitaptır, ne de kimsenin övdüğü kadar iyi bir kitaptır.

    Herkes kendinden bir şeyler görebilir çünkü olaylar çok yüzeyseldir. Başlangıcında bir şey anlamadığınız gibi sonucunda da bir şey anlamazsınız.

    Tek güzel yanı, kitapta isim kullanılmaması.
    8 ...
  22. 209.
  23. şu anda içinde bulunduğum ruh halini özetleyen romandır kendisi sadece paralı değilim.
    0 ...
  24. 210.
  25. onu ilk defa okuyacak olan insanları kıskanmama sebep olan başucu eseri.

    uzun zamandır bir şeyler karalamak istiyordum hakkında, fakat her seferinde kelimeleri geri alıyorum. bir şeyler eksik kalır diye ya da bu şaheseri sıradanlığa, alışılmışın kolaycılığına mahkum etmemek için.

    sonra dedim ki ne aksi hergele bir herifsin sen be. ne olur bu hayatta tutunacak bir şey bulsaydın?... (ama yine seni anlamazlardı sen de haklısın.)

    onu yeniden okumak için bir kez daha elime aldığımda c'nin silueti beliriyor ve kitabı elimden alıyor. biraz da bana b'yi hatırlattığı için, belki de ona hiç ait olamadığım için.
    3 ...
  26. 211.
  27. Bir gün bir sinema locasında karşılaşacağıma inandığım kurgusal karakter. Zira öykünün demirbaş iç mekanlarındandı sinema locaları.
    1 ...
  28. 212.
  29. camus'nün yabancı sıyla aynı kafada olan kitap.
    1 ...
  30. 213.
  31. 214.
  32. Iyi,gitsin.ileride 3 odali evinde sıkıldigi zaman beni dusunmeyecek mi? Yazik.
    2 ...
  33. 215.
  34. Yılda en az bir kere okuyun lütfen. Sakin kafayla.
    2 ...
  35. 216.
  36. yılda en az on kere okuyun, özellikle son cümleyi hatim edin.
    8 ...
  37. 217.
  38. Dün satın aldığım ve eve gider gitmez okumaya başladığım kitaptır. UYuyakalamasaydım sabaha kadar bitirmiş olurdum. Bir insanın varoluş mücadelesini çok güzel, ironik ve hüzünlü hepsi bir arada sunabiliyor.
    2 ...
  39. 218.
  40. --spoiler--

    ARAYIŞ

    Aylak Adam… Bir işi gücü, evi barkı olmadığı gibi bir adı bile yok. ‘C.’ Diyor Yusuf Atılgan ona.
    Monotonluğa, düzlüğe, alışkanlıklara tamamen karşı çıkan bir adam… Hem alışılagelmişin dışında,
    farklı olanı arıyor hem de doğru olanı… Sürekli bir arayış hâli içerisinde. Çabalarının nafile olduğunun
    da bilincinde üstelik, sonucu olmayacak bir mücadelenin peşinde. Kim bulabilmiş ki zaten? Hatta, kim
    zihninin derinliklerinde yatan kişiyi aramaya cesaret dahi edebilmiş? Toplumun her ferdi, en
    küçüğünden en büyüğüne bir tekdüzeliğin pençesinde kıvranmıyor mu? Bu soruya evet demek çok da
    doğru olmaz. Bu durumdan rahatsız veyahut şikâyetçi değiller çünkü. Farkında dahi değiller. Farklı
    olan iki kişi var yeryüzünde: birisi ‘ben aylakım’* diyen ‘C.’, öteki ise hiçbir zaman bulunamayacak
    olan aranan kişi… Evet, Aylak Adam çok farklı. Zengin değil, paralı. Tembel değil, aylak. Bazen tiksinti,
    bazen hayranlık, bazen acıma bazen de takdir etme şeklinde birbirine taban tabana zıt gelecek hisler
    uyandırıyor ‘C.’ üzerimizde. iki kişilik bir dünya istiyor, kesinlikle üçüncü bir kişisi veyahut üç odası
    olan bir dünya değil. Bu hâliyle katıksız yalnızlığı, anlamanın ve anlaşılmanın imkânsızlığını temsil
    ediyor. Evet, Aylak Adam kendisini ‘eli paketli’lerden farklı görüyor. Zaten, düşünebilen her insan
    kendisini farklı görmez mi? Çevresinde kimse onun gibi değildir. Onun haricinde herkes aynı düşünür,
    bir amaç uğruna yaşar. Çalışır, kazanır, sabreder, yaşlanır ve ölür. Mutlu yaşar, mutlu ölür.

    Matrix adlı
    film serisinde Cypher adlı karakterin Ajan Smith’e söylediği, ingilizcesi ‘Ignorance is bliss’ olan
    ‘Cehalet mutluluktur.’ sözünde özetlendiği gibi, farkında değildir dışarıdaki evrenin. Kendi küçük
    dünyasında tantanasız, sakin, huzurlu, köşeleri olmayan bir hayat sürer. “Dünyada hepimiz sallantılı,
    korkuluksuz bir köprüde yürür gibiyiz. Tutunacak bir şey olmadı mı insan yuvarlanır. Tramvaylardaki
    tutamaklar gibi. Uzanır tutunurlar. Kimi zenginliğine tutunur; kimi müdürlüğüne; kimi işine, sanatına.
    Çocuklarına tutunanlar vardır. Herkes kendi tutamağının en iyi, en yüksek olduğuna inanır.
    Gülünçlüğünü fark etmez. Kağızman köylerinden birinde bir çift öküzüne tutunan bir adam tanıdım.
    Öküzleri besiliydi, pırıl pırıldı. Herkesin, “-Veli ağanın öküzleri gibi öküz yoktur,” demesini isterdi. Daha
    gülünçleri de vardır. Ben, toplumdaki değerlerin ikiyüzlülüğünü, sahteliğini, gülünçlüğünü göreli beri,
    gülünç olmayan tek tutamağı arıyorum: gerçek sevgiyi! Bir kadın. Birbirimize yeteceğimiz, benimle
    birlikte düşünen, duyan, seven bir kadın!” Arıyordu hep gözleri. Tramvayda, sinemalarda, sahillerde, lokantalarda, kalabalıklarda
    aradı. Kahvehanelerde, okul köşelerinde bekledi. istedi gelecek olanı. Çağırdı kendince. Hareket eden,
    bekleyen kalabalığın içinde O’nu aradı.Çokça bir şey değildi aslında istediği. Anlamak ve anlaşılmak istiyordu. Belki o da farklı
    değildi? Herkes gibi güvenebileceği, onu anlayabilecek, onunla birlikte hareket edebilecek birisini
    aramıyor muydu? Kendine ait bir dünyası onun da vardı. Evet, başkaları gibi hep aynı lokantada
    yemiyordu belki ama hep farklı lokantalarda yiyordu. Onun da hayatında hep bir ‘hep’ kelimesi
    oluyordu. Belki de O’nu bulamaması C. için daha iyi oldu. Herkesten farklı olduğunu düşünen, bazı
    şeyleri sadece kendisinin görebildiğine kendini inandırmış olan C. kendisi gibi farklı olduğunu düşünen
    bir kadınla birlikte olduğunda birbirlerine ne kadar katlanabileceklerdi? Toplumun en küçük birimi
    olan kadın erkek birlikteliği de mekanik bir sistem gibi değil midir? Eş zamanlı hareket eden ve birbirini döndüren iki dişli gibi. Bir dişin diğerinden sonra gelmesi, önden gideni desteklemesi ve
    arkadan gelenden destek alması ile mevcudiyetini sürdürür bu sistem. Peki, dişleri tam üst üste
    gelecek şekilde aynı olan iki dişli düşünelim, bu sistemin hareket etmesi mümkün müdür? Elbette
    değildir.

    Aylak Adam farkında mıydı bilinmez ancak insanı hayatta tutan tekdüzelikler ya da farklılıklar
    değildir. insanı yaşama bağlayan şey arayışlar ve arzulardır. Aylak Adam’ı da her gün yatağından
    kaldırıp nefes almasını sağlayan şey aslında aradığı ‘O’ kadın değil o kadını arama durumudur.

    --spoiler--
    2 ...
  41. 219.
  42. farklı bir kitaptır kendileri. ya çok beğenirsin yada bu ne lan sik gibi kitap dersin. ben çok beğenenlerdenim. tavsiye edilir.
    2 ...
  43. 220.
  44. Türk edebiyatı denince akla ilk gelenlerdendir böyle orjinal bir eser daha görmedim.
    Not: biçimsel anlamda sofistike bir kitaptır bana göre ve teknik olarak birkaç ilk yaşamıştır bu sebeple her kültür düzeyine hitap edecek tarzda değildir ilk okunuşta kitabı anlamaz bırakabilirsiniz)
    1 ...
  45. 221.
  46. ''Ağaç dalındaki, gövdeden ayrılma eğilimini fark ettin mi bilmem? Hep öteye öteye uzar. Gövdenin toprağa kök salmış rahatlığından bir kaçıştır bu. Özgürlüğe susamışlıktır.''
    1 ...
  47. 222.
  48. yusuf atılgan' ın en popüler kitabıdır. içerisinde "ç" karakteri vardır.

    "Dünyada hepimiz sallantılı, korkuluksuz bir köprüde yürür gibiyiz. Tutunacak bir şey olmadı mı insan yuvarlanır. Tramvaydaki tutamaklar gibi. Uzanır tutunurlar. Kimi zenginliğine tutunur; kimi müdürlüğüne; kimi işine; sanatına. Çocuklarına tutunanlar vardır. Herkes kendi tutmağının en iyi, en yüksek olduğuna inanır. Gülünçlüğünü fark etmez. Kağızman köylerinden birinde bir çift öküzüne tutunan bir adam tanıdım. Öküzleri besiliydi , pırıl pırıldı. Herkesin, “- Veli ağanın öküzleri gibi öküz, yoktur, ” demesini isterdi. Daha gülünçleri de vardır. Ben, toplumdaki değerlerin ikiyüzlülüğünü, sahteliğini, gülünçlüğünü göreli beri, gülünç olmayan tek tutamağı arıyorum: Gerçek sevgiyi! Bir kadın. Birbirimize yeteceğimiz, benimle birlik düşünen, duyan, seven bir kadın!"
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük