yedigimizi yanimizda tutuyor, yemedigimizi kimsenin ulasamayacagi derin dondurucularda yarin nöbetlerine amade bekletiyoruz.
etiketleriyle birlikte yiyoruz her seyi, yine de ruhumuz duymuyor.
ne götürsek dünyadan kar diyor icimizin sesi, ne yersek ganimet...
kiyiya köseye saldigimiz madde tepeleri irilestikce ömür cüzdanindaki akceler azalip kücülüyor.
satinalma gücümüzün bir ömürden daha fazlasina güc yetirememesi canimizi en esasli yerinden siddetle sikiyor.
evde yediğimiz yemeği dahi biriyle konuşurken söylemek zorunda kaldığımızda 'ayıptır söylemesi' derdik.çünkü yemekte şunu yedim, bunu yedim demek görgüsüzlük olarak kabul edilirdi.
mesela;
x:karnım dün akşamdan beri çok ağrıyor
y:akşam ne yedin?
x:ayıptır söylemesi biber dolması yedim
ama bugün geldiğimiz cinnet noktasında artık birçok şeyin söylenmesi ayıp olmuyor.bir genç şarkıcı kız canlı yayında ben zaten bakire değilim diyebiliyor pat diye.
değişik bir kavramdır bu. arkasına sığınmak bazen de bilerek yapmak gayet eğlenceli olur çoğu zaman. ayıp kavrtamını tam çözemediklerinden çoçuklar çık yapar bunu.
-oğlum niye dövdün arkadaşını.
+örrtmenim ayıptır söylemesi ananı hoplatırım dedi bana.
-aferin oğlum. bi daha döv.
+abi ayıptır söylemesi bi ishal olmuşum bi sıçıyorum göreceksin. resmen su.
+ allah belanı versin yemek yiyoruz di mi?!!