buyrun işte neden geri kaldığımızın aleni ifadesi bir kampanyadır yukarıdaki...şekle takılmaktan öteye gidip içesel dönüşüm yapamadık ki dünya sahnesinde yer alalım?
hala 1990-2000 öncesi dünya görüşünü savunanları görmek ilginç. dünya artık insanları zorla aydınlık yapacağım veya aydınlara köle yapacağım görüşünden uzaklaştı bizde bazı troller veya dinazorlar yaşıyor.
şunu iyi bilinki allahın varlığına ve birliğine inanan ve istediklerini yaptan ve yasaklarından kaçan her türk insanı ölmedikçe dediğiniz medniyet saçmalığı olmıyacak inşallah. Allah(cc) bizi medenşyet uğruna haram yerlerini açanlardan korusun ve onları bizden uzak tutsun.
elin ricky martin 'i klibinde çarşaflı kadına rol verip özgürlük dersi işlerken bizim gazetelerimiz 'tehlikenin farkında mısınız' diyor. bazıları da 'kamal paşa 'nın neferleri ancak eşarp fetvası verir' diyor. özgürlük anlayışına bak! bi' nil karaibrahimgil kadar olamadınız lan! (bkz: çocuk da yaparım kariyer de)
"Düşünce özgrlüğü, bireysel özgürlükler!" diye kıçımızı yırttığımız günlerde hiçbir boka yaramayacak eylemdir. illa birileri haklı ya da iyi olmak zorunda değildir. Bırakın birey kendi iyisine uysun, siz de kendi iyinize uyun.
aydınlığı milletin götünü açık saçık görmekten başka birşey olmadığını bildiren kelime kirliliğidir. yobaz diye kınadığımız iran'ın bile bizden ilerde olmasının aydınım diye geçinen aşağılık pisliklerin söylediği cümledir.
aydınlık türkiye demek, herkesin özgürce düşündüğü ve giydiği bir türkiye demektir, başkasının kılık kıyafetine, fikrine karışmak aydınlık ve çağdaşlık değildir.
kişisel bir dışa vurum ve garabet örneği. bu ülkede başörtüsünü herkes siyasal simge olarak takar zaten. ananemizde, babanemizde başörtüsünü hep bu yüzden taktılar ama muvaffak olamadılar. hitler vari başlıklar sıçma moda oldu bu aralar. inanca saygılı olunmadan kimse çağdaş olamaz. bu tepkinin türban sözcüğünü yaratıp, bunu bu topluma karşı kullanan anglosaksonlara yapılması lazım. bez parçasına ve bunu inancı gereği kullananlara değil. suistimal edenler yok mudur.? elbette vardır. ama sen bilinçli bireyler yetiştiremezsen, bilinçli toplum yaratamazsın. sonrada böyle kendi içinde çözünürsün. ağzı olan konuşur, ama neye konuştuğunu bilmez. beyni bi yere odaklanır başka bişey görmez. kişisel kin ve duygularla hareket eder.