2004 yilinda aydin dogan genc iletisimciler yarismasi odul toreninde esek olusu gibi heykeli aldigimda karsimda oturan kendisi heykeli nasil kaldirmam gerektigini buyuk bir hararetle-sanki kendisi almis gibi-ellerini yukari kaldirarak bak boyle sallaman gerek gibisinden hareketler yaparak gostermeye calismisti. komik bir andi tabiiki. ona noluyorsa. saka bir yana, paragoz bir adamdan beklenecek bir hareketti aslinda. o an onun gozlerindeki hirsi gercekten gormustum. helal olsun, tum medyayi almasindan sonra sira sanirim tepemde duran ve duserse kafami kirmasi kacinilmaz olan muhtesem heykelcigime gelecek. vermem ama.
okulunda okuyan insanların bile sevmediği, bırakın öğrencileri öğretmenlerin bile eleştirdiği, medyayı tekelleştiren, hükümet yanlısı yayın yapan, zamanında Mesut Yılmazla kanka olup; 2002 yılında Tayyip'le ortam yapan ve dsp-mhp-anap koalisyonunu yıkan adam.
edıt: öğretmenler konusunda yanılmışım. bazı öğretmenler de tıpkı onun gibi. yazık ki bize onların verdiği eğitimle gazeteci olmaya çalışıyoruz.
gözü milletin cebinde olan herif.örneğin embesil tipli hatunların çıktığı garip kanallarda angutça sorulara cevap verecek kerizleri yolar,dandik petrol satarak devleti vergi kaybına uğratır,bütün medyayı tekeline almak ve doymak bilmeyen hırsını bu ülkenin insanları üzerinde kullanır..
kızlarını sosyetenin en zengin ailelerine gelin veren medya patronu. ayrıca son derece akıllı, servetini akp hükümetine de yar etmeyecek kadar sinsi. bu hükümet sayesinde medyadaki rakipleri tek tek kanallarını satmak yada tmsf'ye devretmek zorunda kaldılar.
kızları için;
arzuhan doğan- yalcındağların gelini
hanzade doğan- boynerlerin gelini
begüm doğan-faralyalıların gelini
vuslat doğan-sabancıların gelini
bir ülkenin ulusal medyasının yarısından fazlasına sahip olmak cumhuriyetlerde değil olsa olsa tekeliyetlerde rastlanabilecek bir durumdur. soyvetler birliği dağıtıldıktan sonra arkasına aldığı abd desteğiyle sıçanlar gibi halkın petrolünü, medyasını zimmetine geçiren roman abramovic'ten, mikhail khodorkovsky'den, boris berezovsky'den, vladimir gusinsky'den hiçbir farkı yoktur nazarımda...
televizyonda kendisi hakkında yapılan yorumlara hemen telefon ile canlı bağlanıp cevap veren kişi.
bir çok kişi kendisi hakkında atıp tutuyor ama canlı bağlandığında herkes dut yemiş bülbüle dönüyor. hatta ağlayanlara bile rastladık.
hiç kimse günahsız değil, aydın doğan da değil. ancak aydın doğan'ın ticari başarısı onun aynı zamanda en zayıf noktası. çünkü herkes, bu kadar zengin olmak için ya koç'un oğlu olmak gerektiğini sanıyor ya da kaçakçılık-hırsızlık yapmak gerektiğini sanıyor. Aydın Doğan hırsızlık yapmadığı için başka şekilllerde kendisine saldırılıyor. kimileri koç'un oğlu diyor, kimileri kıtlık zamanında birşeyler yapmış diyor, kimileri devletle göbek bağının oldugunu söylüyor. böyle diyenlere ben de diyorum ki, devletle göbek bağı kurmak kolay sen de kur da görelim. ayrıca devletin başına askerden tutun da, sağcısı solcusu, dincisi herkes geçti. bir tanesi bile niye adam hakkında bir işlem yapmadı. demek ki bazı şeyler sehir efsanesinden ibaretmiş. Poaş olayını argüman olarak sürerseniz ben de derim ki, aydın doğan, poaş'dan önce de zengindi. ayrıca koç'un oğlu olmak da kötü birşey değil ki. sizin dedeleriniz para biriktirmek yerine har vurup harman savurduysa, mecidiyeköyden arazi kapatmadıysa suç kafasını kullanan vehbi koç'da mı, aydın doğan'da mı.
aydın doğan'ın (ticari) zekasını kıskanmak yerine adamın nasıl çalıştığını görün. çevresinde topladığı cevherleri görün. yaptığı işler hakkındaki engin bilgisini görün.
çevremde gördüğüm kadarıyla herkes kurumsal firmalara gireyim çalışayım istiyor. niye böyle istiyor, çünkü az çalışalım öz çalışalım servise binelim ay sonunda maaşımızı alalım diyor. bunu başaramayanlar da devlete kapak atayım diyor. kimse girişimci olmaya çalışmıyor. birinci evi olanlar hemen ikinci evi almaya çalışıyor. müteşebbis olayım, iş hayatına gireyim, insanlara ekmek kapısı olayım demiyor. işsiz kalanlar da devlet bana iş versin, büyük firmalar yatırım yapsın yeni iş sahaları açsın diyorlar. hep bana hep bana. ben ülkeme ne verebilirim, insanlar için yeni iş sahaları açabilir miyim diyen yok. tamam herkesin çok parası yok, herkesin iş kurmasına da gerek yok, ancak iş kurmak için illa da süper paralara gerek yok. ufak ufak başlarsın. biryerlerde çalışırken de iş kurabilirsin. bu iş olayı başlı başına bir tartışma konusu, sadede gelirsek, aydın doğan devlete kapağı atayım biryerde sabit parayla çalışayım dememiş kendi hayallerinin peşinde koşmuş. taktir edilecek bir özellik. keşke herkesin dedesi babası böyle koşsaymış.
internet sitelerinde duyduklarımızı doğru kabul etmek yerine en azından olaylara şüpheci yaklaşalım. adam başarmış.
tamam basında tekel oluşmasın bunu herkes ister. ancak böyle istiyorsan hürriyet gazetesi almazsın, sitesine girmezsin, televizyonunu seyretmezsin olur biter. yani adama iftira atmakla olmaz bu işler. bir sürü alternatif tv, gazete dergi var. git onları oku, izle. gücün varsa da kendi tv'ni gazeteni kurarsın, biraz fakirsen de kendi web siteni kur. ama vizyok yok işte... aydın doğan'da bu vizyon var, sevseniz de sevmeseniz de.
poaş'ın vergi borcu indirilmesin. ama poaş borcunu indiren maliye'nin hiç mi suçu yok. ayrıca çevrenizdeki firmalara bir bakın, her taraf vergi ödememek için faturasız iş yapanlarla, herşeyi gider gösterenlerle, çalışanının ssk'sını bile ödemek istemeyen firmalarla dolu. Bir patronun vergi borcunu indirtmek istemesinde bir sorun yok. sorun bunu indiren siyasi iradede. eger hesap soracaksak, kanun yapıcılardan ve uygulayıcılardan sormalıyız. kanunda açık bırakırsan birileri kullanır.
son söz olarak şunu söylemek istiyorum. aydın doğan sütten çıkmış ak kaşık olmayabilir ancak kömür karası da değil.
isim benzerliğinden kaynaklı tanıştırıldığında şaşırılan yaba yayınevi sahibidir. tiyatro yazarı ve yönetmenidir. aynı zamanda öykü hikaye yazarıdır. bildisi ile çok defalarda kolibandı nı şaşırtan hoş muhabbet abidir. kamburu çıkmış beline rağmen kitaplara kötü davranan birini dövecek kadar enerjiktir. ellerinden öpülesidir.
türkiye'ye en büyük zararı veren insanların başındadır. o olmasa johnnylerin türkiye'de rant sağlaması baya bir zorlaşır. bop'un kilit adamlarından biridir ayrıca. new world order'ın turkish sector'unu yönetecek olan şirket muhtemelen bunun veliahtlarından birinin olacaktır.
(bkz: aldous huxley)
(bkz: brave new world)
d&r'ın sahibi olduğundan dolayı, "patronum" diye tabir edebileceğim kişi. ayrıca hakkında girilen kötü entrylerin, harbiden de götümüze girebilmesi yüksek ihtimaldir. (bkz: yazılı ve online medya)
kimi gazetelerinde sağdan, kiminde soldan vuran, uyanık geçinen gazete sahibi...
en büyük kötülüğü radikal gazetesine yapmıştır. nisbeten aklı başında devam etmekte olan radikal gazetesini, 2002 seçimlerinden hemen sonra AKP'nin rotasına sokmuştur.
hükümetle olan ilişkisinin gerginlik durumuna göre, rota değişikliklerini çok rahat yapabilmektedir.
türkiye'nin en çok tenkit edilen simalarından biridir.
biz, "okumuş çocuklar", "muhalif gençlik" de sıkça tenkit ederiz.
ancak;
gazetesini almaya, haberine inanmaya, dizisini pohpohlamaya devam etmekte de pek mahirizdir.
radikal alıp entel takılan, hürriyet'in haberleriyle başlıklar açan, kurtlar vadisi'yle ilgili yüzlerce entry giren de yine biziz.
ertuğrul özkök gibi de izah edebilirim:
"gelin itiraf edelim; aslında hepimiz aydın doğan'a bayılıyoruz."